"Yosun ?"

"Kız kardeşim." Şaşkınlık içerisinde baktım.

"Kız kardeşin olduğunu bilmiyordum."

Az önceki gülümsemesi yok oldu. Soğuk bakışları geri geldi. "Birbirimizin hakkında ne biliyoruz ki ?" diye sordu sanki bunun suçlusu benmişim gibi.

"Tanımak ister gibi söyledin ?"

Arabayı hastanenin bahçesine park etti ve bana döndü. Kendi kemerinden kurtulup benimkine attı elini. Yüzünü yüzüme yaklaştırıp gözlerime daha yakından ve daha anlamlı baktı. "Ezberlemek isterdim seni, herkesten iyi bilmek..." Kemeri çıkardığında dair sesi duyunca almayı unuttuğum nefesi hatırladım. "Siktir et" diyerek bıraktı kemerimi. "Sen istemiyorsun, benim ne istediğimin önemi yok."

Arabadan indiğinde aynısını yapmak için hareketlenemeden benden tarafa dolandı ve kapımı açtı. Sormadan kucağına aldığında ondan çekinmediğimi fark ederek kendime hayret ettim. Evet yakınımda olduğu her an heyecanlanıyordum ama rahatsızlık hissetmiyordum. İstemsizce yine kokusuna odaklandım. Beni acildeki yataklardan birine bırakana kadar kollarında olmanın keyfini çıkardım. Serum takılırken ayakkabılarımı çıkardı ve uzanmama yardımcı oldu.

Benimle ilgilenen doktoru tanıyordu. Hemşireyi de öyle. Buradaki her hastane çalışanını tanıyor gibi bir hali vardı. Meraklanarak "Buraya sık mı geliyorsun ?" dedim sorumun saçmalığına istemsizce gülerek. "Hastaneye ne kadar sık gelinir tabi orası da ayrı ama.."

"Hastaneye sık gelmek için iki sebep biliyorum." Yatağımın yanındaki sandalyeyi çekip oturdu ve sırtını geriye verdi yayılarak. "Ya hastasındır ya da-"

Devamını getirmesine kalmadan resmen sıçradım yataktan. Kaşlarımı çatmıştım. Ani tepkimle o da doğruldu ve endişeme anlam veremiyor gibi baktı. "Hasta mısın ? Ciddi bir şey mi?" Kara gözleri sözlerimden sonra buğulandı. Öyle bir baktı ki sessizliğe gömülmesine dayanamayarak elimi koluna atıp onu biraz daha çektim. "Cevap versene ciddi bir şey mi var ?" Değerli bir şeye bakıyor gibi bakmaya devam etti. Şaşkındı ama bakışlarında halimden zevk aldığını haykıran bir taraf da vardı. "Yaman" diye çıkıştım bu kez.

"Fındık burnunu ısıracağım ha" dedi bir anda.

Ben sesimi kestim bu lafıyla. Gülümsedi. "Hasta değilim, sözümün devamını dinlemeyecek kadar sabırsızsın. Hastaneye bu kadar sık geliyorsan ya hastasındır ya da doktor." Göz kırptı. "Stajımı burada yaptım."

"Oha" Geceleri her zaman olduğumdan daha alıktım. Tüm aptallığımla devam ettim. "Hiç doktor tipi yok ki sende."

"Doktor tipi ne kızım ?"

Kısa bir an düşündüm. "Doktorlar işte aklı başında ve çalışkan olurlar. Senin gibi şey-" En sonunda kendimi durdurmayı başararak sustum ama Yaman durmadı. Sandalyeden kalktığında tüm heybetiyle hastane yatağındaki bana yukarıdan baktı. Kendimi fazla ufak hissettim. Beni daha da alaşağı etmek istercesine iki kolunu iki yanımdan yatağa yaslayarak üzerime eğildi ve yüzünü yüzüme yaklaştırdı. "Benim gibi ney ? Neyim ben ?"

Gözlerimi kaçırdım ama kaçırdığım tarafa başını eğdi ve göz temasımızı kesmedi. Pes ederek "Serseri" dedim tek kelimeyle. "Yani giyim tarzın, davranışların falan." Yanaklarımı şişirerek ofladım. "Allah allah ya sen hiç kendine dışarıdan bakınca akıllı uslu birini görüyor musun ? Ben görmüyorum." Uzak tutmak isteyerek kaldırdığım kolumu benden hızlı davranıp yakaladı bileğinden. Ben ani tutuşuna şaşırırken o elimi yavaşça aşağı indirdi ve "Dikkat et" diye uyardı. "Damar yolunu zorlama morarmasın." Sonra dik dik bakmaya devam etti yüzüme. "Uykun olunca hep böyle misin sen ?"

"Nasılım ?" Bu kez sorgulayan taraf bendim.

"Düşünmeden konuşuyorsun" dedi. Haklıydı. Utanarak başımı eğdim biraz. Normalde olmayacağım kadar açık sözlü ve boşboğazdım çünkü hala daha uyku sersemi hissediyordum kendimi. Zaten bu gece tümüyle hayal ürünüm çıksa da şaşırmazdım. Her an Gökçe'nin koltuğunda gözlerimi açıp bu nasıl bir rüya diye sitem edebilirmişim gibiydi. Yatağa yaslı ellerinden birini çekti. Çene hattıma sürdü elinin tersini. Başım yine havalanarak yüzüm ona döndüğünde "Bu halini daha çok sevdim" dedi. "Benimle düşünmeden konuş sen hep."

Utancımı gizlemek için duygusuzca bakmaya çalıştım. "O niyeymiş ?"

"Ancak o zaman şu kafanın içinde dönenleri öğrenebilirim de ondan." Şakağıma çıkardığı elini hissettim. "Mesafelerinden arınman için illa seni gecenin bir yarısı uykundan yeni uyanmışken kucağımda hastaneye getirmem mi gerek ?"

"Gizlediğim bir şey yok."

"Hadi ya, niye beni istemediğini söyledin de ben mi duymadım ?"

Sabırla derin bir nefes aldım ama yakınlığı yüzünden kokusu burun deliklerimden en içime nüfuz etti. Sonra bir anda nefesimi tuttum. Yanaklarım kızaracaktı kesin. "Duygular gelip geçicidir" dedim en sonunda. "Üzerine düşünmezsek unutulur gider."

Kaşları havalandı. "Ha o kadar kolay yani."

"Neden olmasın ?"

Hiç beklemediğim bir şey oldu bir anda. Alt dudağım ve çenem arasındaki oyuğa kalın dudaklarını bastırdı ve sertçe öptü. Benim ağzımdan bir hıçkırık kaçarken geri çekildi ve gözleri dudaklarımdayken konuştu. "Sana dokunurken hep daha fazlasını istemem gelip geçici mi Laçin ? Yakınındayken bu kadar iyi hissetmem ?" Yaklaşarak yanağını yanağıma yasladı ve kulağıma değen dudağını hissettim. Kendimi tutamayarak yanağımı sürttüm yavaşça yanağına. Kedi gibi sokuldum biraz daha. Bu sefer damar yolu açılmamış elim omzunu buldu ve sıktım orayı. Bana bu kadar güçlü şeyler hissettirebilmesi korkunçtu, dehşet veriyordu.

Bana acımayarak en etkileyici ses tonuyla devam etti. "Seni düşünmemenin bir yolu mu var kızım... aklımı spor salonunun kapısından içeri girdiğin ilk andan beri rahat bıraktığın yok ki unutayım."




❤️‍🔥

Bu senenin son gününde size diyeceğim şey şudur ki hayat çok kısa, en güzel şekilde yaşanmalı.

Mutlu yeni yıllar 🕯️

Panduf | TextingWhere stories live. Discover now