4.Boğulmak mı,ölmek mi?

Start from the beginning
                                    

Büyü yaparak.

Hayır, tabii ki büyü yaparak sebep olmamıştım ama ona benzer bir olay yaşanmıştı.

Sınıfta sıralarla ilgili bazen fazla kavgalar olurdu. Öğretmen, bu tür kavgaları sonlandırmak için kura çekerek sıra arkadaşımızı ve oturacağımız sıra sayısını seçmemizi söylemişti. Böylece sınıfta bir kura çekme oyunu düzenlendi, ardından çocuklardan bazıları kutuya atılmış, kura çekmeyen çocukların isimleri yazılı kağıtlardan birini çekiyor ve birlikte oturacakları kişileri belirliyorlardı.

Aşık olduğum çocuk kağıt çekerken, ismimin yazılmasını o kadar çok istemiştim ki, gerçekten de çektiği kağıtta benim ismim çıkmıştı ve o günden sonra aynı sıra arkasında oturmuştuk.

Birlikte oturduğumuz zamanlarda ara sıra ona bakar, hayaller kurardım. Hayallerim de benim gibi çocukça olurdu tabii ki.

Mesela ben hiç salıncakta sallanmadım, kocaman bir bahçemiz vardı ama ağaçlardan birinin dalına salıncak yapabilecek, yakınımda olan babam yoktu. Büyükbabamsa çok yaşlı olmasa da ellileri geçtiği için hiçbir zaman ondan böyle bir şey istemedim.

Parka giderdik fakat inadımdan mı yoksa ilk salıncakta sallandığım anın özel olmasını istediğim için mi bilmiyorum ama birisinin beni sallamayacağını bildiğim için yanına bile yaklaşmazdım.

Aynı zamanda ben hiçbir zaman kaydıraktan da kaymadım. Bunun sebebi, küçükken beni tutacak birileri olmadığı için korkmamdı. Öylece uzaktan izlerdim kayan çocukları. Büyüdüğümdeyse istemedim.

Ya da mesela hiç pamuk şeker yemedim, doğum günümü bile bir kez olsun kutlamadım hayatımın 'Mavi Gül' adlandırdığım parçasında.

Ve ben o çocukla hayallerimin gerçekleşme hayalini kurdum. Mesela bir keresinde bana gülümsediğinde birlikte pamuk şeker yediğimizin hayalini kurmuştum. Bir keresindeyse herkes doğum günüyle ilgili konuşurken benden doğum günümün ne zaman olduğunu sormuştu ve ben ilk kez onunla birlikte kutladığımı hayal etmiştim.

Bunun bile elde edilemez olduğunu ise sınıftaki kızların benim Murat'a karşı olan hislerimi fark edip ona söylediklerinden sonra anlamıştım.

Ardından herkes öğrenmiş, alayları birbirine karışmış, ben yine yalnız başıma kalmıştım. Ama alışık olduğum ve aldırmadığım için dokunan alaylar değil, Murat'ın söylediği bir cümle olmuştu.

Başıma silah da dayasalar seni sevmem demişdi alayla.

Hem de herkesin içinde ve benim gözlerimin içine bakarak söylemişti.

Sadece buruk bir şekilde tebessüm ederek karşılık vermiş, tek kelime dahi etmemiştim. Ve anlamıştım, sadece Murat değil, onunla kurduğum için benim tüm hayallerim elde edilemezdi. Zaten sonradan anladığım başka bir gerçek de aslında onu değil, onunla ilgili kurduğum hayalleri sevmemdi.

Hayatımın ikinci parçasıysa 14 yaşından 16 yaşıma kadar olan kısmıydı ve önemsizdi.

Akıl hastanesinde her gün sıradan, bir o kadar da sıradan olmayan bir şekilde geçerdi. Gündüzleri hemşirelerin gözetimi altında ilaçlar içer, arada izinli zamanlarda bahçeye çıkar, yemek vakitlerimizde yemeklerimizi yerdik.

GÖLGELERİN KAÇIŞIWhere stories live. Discover now