Rose suratındaki gülümsemeyle birlikte Gogill'e bakmayıp bırakıp tekrar Aida'ya döndü. Soruyu ikinci kez tekrarlamasına takılmamış gibiydi. Aida'nın herhangi bir hareketinden de şüphelenmek için bir nedeni yoktu. "Şu sıralar Yasak Orman'daki yaratıkları araştırmaya sardım." diye cevapladı. Aida aslında bunu araştırmadığını tahmin etti. Yine de emin olamadı. Kadın o kadar teklemeden, surat ifadesinde bile hiçbir şey değişmeden ve kendinden emin cevaplamıştı ki Aida bilemedi.

"Nereden esti?" diye sordu. Tabii ki alacağı cevabın net bir itiraf niteliğinde olacağını düşünmüyordu ancak kadını bocalatacağını düşünmüştü. Bunun üzerine, Salak, diye geçirdi içinden. Sence kadın gerçekten Rowena Ravenclaw'sa böyle bir şeye düşebilir mi?

"Sihirli yaratıkları hep merak etmiştim zaten." diye yanıtladı kadın da. "Çok derin bir deniz olduğunu düşünüyorum."

Akabinde Aida cevap vermedi, sadece kafasını sallayıp katıldığını belirten bir harekette bulundu. Bütün bunları kendi başına çözebilmesinin çok bir imkanı yoktu. Aklına Tom'la konuşmak geldi ama bu seçeneği hemen eledi. Çocuğun nasıl tepki vereceğini kestirememekle birlikte, kendisiyle konuşup konuşmayacağı da kesin değildi. Ters tepme ihtimali çok yüksekti.

Sonrasında gün olağan seyirinde akmaya devam etti. Girilip çıkılan dersler, verilen tonla ödevler ve öğrencilerin arasında derste gerçekleşen küçük atışmalar. Aida için farklı ya da tuhaf denebilecek hiçbir şey yoktu. Normalde her olduğu ortamda bir kaosa ve gerginliğe sebep olan Nagini'nin de bulunduğu iksir dersi bile çok sıradan geçmişti.

Akşam yemeğinde Riddle'ın Slytherin masasında değil, kendi masalarında Rose'un yanında oturduğunu gördüğünde adımlarını hızlandırdı. İkili yemeklerini ortalamış hatta bitirmek üzere olabilirdi. Onlarla bir arada olma fırsatını tepmek istemediğinden acele etti.

Yanlarına vardığında nefes nefese bir şekilde, neredeyse bayılır gibi oturağa oturduğunda ikisinin de kendisine dönen bakışları soru işareti doluydu. Riddle, farklı olarak büyük bir hiddetle bakıyordu. Kendisini gördüğü anda gözleri kararmıştı sanki.

"Afiyet olsun." dedi apar topar. "O kadar acıktım ki, kelimenin tam anlamıyla koşarak geldim."

Riddle cevap vermezken Rose güldü. Davranışlarının Tom'un yanında çok daha fazla ve samimi olduğunu o noktada fark etti. Kadının yüzünde gülücükler açıyordu.

"Sizi epeydir bir arada görmüyordum." diye ortaya tekrar bir yem attı Aida. Riddle'ın diken üstünde olduğunu fark edebiliyordu. Çocuğun gözü sık sık kızın boynuna dolamış olduğu fulara kayıyordu. Aida'nın söylediği herhangi bir şey üzerine karşıt bir cevap vermeye hazır görünüyordu.

"Sabah sana anlattığım sebeplerden." dedi Rowena hızla. Sanki düşünüp başka fikirler üretmelerine izin vermek istemiyor gibiydi. "Kendimi sadece derslerden ve arkadaşlarımdan değil; Tom'dan da soyutladım istemeden."

Aida için ikilinin arasındaki dinamik anlaşılmaz bir durumdaydı. Sevgili olduklarını düşündükleri dönem akabi ikisini bir arada görmemeye başlamıştı. Bununla birlikte Riddle'ın o sevecen hâlinin yok olduğunun da en büyük kanıtı kendisine saldırışıydı.

Rowena için de durum farklı sayılmazdı. Tom'a sevgiyi öğretmenin en kolay yolunun onunla romantik bir ilişki kurmak olduğunu düşünmüştü. Gerçek olmayan bir davranışın sonuçlarının daha ağır olacağını hesaplayamamıştı. Romantik bir yaklaşım yerine sadece arkadaşı olarak yaklaşsa işlerin daha kolay olabileceğini düşünememişti. Romantik olarak yaklaştığı takdirde işlerin daha hızlı ve kesin olacağını düşünmüştü. Salazar Slytherin'in kendi üzerindeki etkisiyse bütün bu düşüncelerin çöpe dönüşmesine neden olmuştu. Adamın duygusal ve geçmiş üzerinden konuşmalarının hepsinden etkilenmiş, tam bir görev kadını olarak davranması gereken noktada bunu koruyamamıştı. Tom'la araları açılırken ve Tom, eskisinden de kötü bir şekilde kendisini içine kapatırken kendini çaresiz ve salak gibi hissediyordu. Tom tarafından fark edilmediği için endişelenmesi gereken bir şey olduğunu düşünmüyordu. Ama artık bu raddede, rol yapmak çok daha zordu.

salazar // dramioneWhere stories live. Discover now