...

"Knk 7 kere öğürünce kusuyormuşsun." Dediğimde. Sevil güldü. Denicem bir gün 7 kere öğürmeyi.

"Felsefe de ne çekilir ha" dedi sevilin yanında oturan haziran. Evet evet ismi haziran.

"Keşke hoca olmasa da yakışıklı karizmatik yunan boy edebiyat hocam girse."

Bana bir bakışları var. Side eyes ile 'yav he he' bakışı karışımı. "Tamam ya girmesin." Dedim. Pısmıştım.

"Kankam o sana bakmaz. Üzülme diye kaç kere söylüyom." Sevilinde önünde oturan halime konuşunca bakışlar ona döndü.

Evet o yüzden rüyamda parmaklarını- ah neyse

Şaka yaptığımı bir türlü anlamıyor. Sürekli edebiyatçıdan bahsettiğimden ciddiye alıyorlar ve ben de bu oyunu bozmuyordum.

Tam bu sırada felsefecinin sınıfa girmesiyle konuşmamız bölündü. Hoş ne diceğimi de bilmiyordum.

Hoca öğretmenler masasına yerleşti. Tabi ayağa kalkıp saygı göstermeyi unutmadık. Hiç kalkmamazlık yapmam şahsen.

"Yoklama alıp derse geçeceğiz arkadaşlar."

Geçelim hocam. Geçelim. Ama keşke gelmeseydiniz.

30 moment later

"-bu sayede platonun anlayışını savunmayan aristothales varlıklar sadece gördüklerimizdir. Yani bu dünyada olan varlıklar gerçek varlıklardır demiştir."

Herkes dersin ilk 10 dakikasından sonra kopmuş uyuyorlardı. Hoca da onları takmadan devam ediyordu. Orta yaşlıydı zaten. Bir kızdı mı saklanacak yer arıyordunuz. Öyle de fena.

"Sormak istediğiniz soru yoksa eğer arkadaşlar bu dersi burda bitiriyorum. Dinlenebilirsiniz."

Sağol hocam. Başımı sıraya koydum. Duvar kenarı 3. sırada oturuyordum. Ya arkada oturacaktım ya da ortalarda. Arka çok uzaktı tam göremezdim. Bende buraya oturmaya karar verdim. Duvar şarttı. Yanıma da melek vardı. Şans eseri yanıma oturduğunda tanışmıştık. Tipik sınıf arkadaşılarımdandı.

"Felsefeden sonra ne var?" Melek konuşunca sırada başımı onun tarafına çevirdim.

"Aleminyumun dersi." Amma papaz olmuştum o hocayla. Altı üstü ödev yapmadık. Takık.

"Offf daha çok var"

"Aşkım daha burdayız. Sabaha kadar." Güldü.

Sağ kolumun üzerine yattım. Çabuk uyuşuyordu ya. Bide bugün dershane var.

Oflayıp gözlerimi kapattım.

...

Koşarak gelen melek bana sarılınca afalladım. "Noldu kız?"

"Son derssss." Güldüm. Sonunda bitmişti.

Önden Sevil dönüp "kanka çıkışta yemek mi yesek?"

"Kanka dershaneye gidicem ya."

"Yarın peki yarın olur mu?" Bi düşününce yarın cumaydı ve son. Cumartesi pazar dershane vardı.

"Tamam lan anama sorarım."

"Tamam." Önüne dönüp ders kitaplarını çıkardı.

Bu sırada melek de benden ayrılmıştı. Sonunda eve gidicem. Ama dershanede de uyudum mu tamamdır. Kıraç hoca da beni nah uyutur.

Sınav senesi diye kasmaktan çok yoruldum. Kas kas kas kas bir yerde de vücut dinlenmek istiyordu.

Bende sıkılıyorum. Bende bunalıyorum. Ağlamak istiyorum. Derimdeki sayısız çizik, atmadığım çığlıklara dönüşmüş durumda. Bunu engellemek istiyor muyum? Bilmiyorum.

AH BE HOCAM!?+18Where stories live. Discover now