~GÜLLERİN YANSIMASI~birlik

20 5 3
                                    

Yazık olacak? Yakında öğreneceksiniz? Daha birçok anlamsız cümle... Neden bizi seçtiler en ufak bir fikrim bile yoktu. Biz ne yapmıştık ta bize bunu yaşatma istiyorlardı.? Galiba buradan kurtulmak için Enes ile birlik olmalıydık çünkü şu an tek uyanık olanlar bizdik, sadece ikimiz. O ve ben.
"Enes ben-" derken "Kapa çeneni!" diye haykırdı. Neden olduğunu ikimizde biliyorduk. Anlamadan inatla bir çocukla öpüşmüştüm ama onun doğru söylediği bile kanıtlanmamıştı, bu yüzden ona kendimi affettirmek için çabalamamalıydım. Ona doğru döndüğümde bana bakıyordu ama ben baktığım anda kafasını sol tarafa doğru çevirdi ama ben hala ona bakıyordum...
Tamam artık kabullenmiştim, pişmandım Poyrazla onları kıskandırmak istememeliydik ama Enes'in beni asla affetmeyeceğini de adım gibi biliyordum. Kafamı öne doğru çevirdim. Bağlı olan ellerime baktım kan içindelerdi. Enes o anda bana doğru döndü, ellerime baktı, "Getir" dedi sakin ama sinirli bir ses tonuyla. Ellerimi kucağına doğru uzattım. Bağlı olan ellerini kullanarak beni sandalye den kendisine doğru çekti. Çok yakındık, bana doğru baktığında gerçekten çok yakışıklı olduğunu bir kez daha fark etmiştim. Ellerime baktı, ellerini bağlı olan ellerime getirdi ve ipleri biraz uğraşarak açtı. Sanırım yapmam gereken şeyi biliyordum. Kan içindeki ellerimi Enes'in bağlı olan ellerine doğru getirip ipleri zorlukla açmaya çalışıyordum. En sonunda da açabilmiştim. Birbirimize uzun uzun baktık, sonra Enes güçlükle ayağa kalkmaya çalıştı ama başaramadı çünkü ayakları da bağlıydı. Ayaklarına doğru güçlükle uzandım. İpleri açmaya çalıştım, en sonunda da açtım. Enes ise ayağa kalkıp benimkileri de açtı. Ayağa kalktığım anda tam yere düşecekken Enes beni tutmuştu, daha doğrusu tutamamıştı. İkimizde beraber yere düştük. Ben alttaydım o ise üstte. Birbirimize bakıyorduk, ve bir süre boyunca aynen öyle kaldık. En sonunda ise Enes benim üzerimden yavaşça kalktı ve ona ayrı bir hava katan saçlarını hızlıca düzeltti. Sonra ise bana elini uzattı. Eline baktım ve daha sonra yüzüne "Tamam ne yapıyorsan yap!" dedi ve tam elini çekecekken tek başıma kalkamayacağımı anlayıp elini tutarak kendimi yukarı çektim. Ellerime baktı, "Otur" diyerek kafasıyla sandalyeyi işaret etti. Oturdum ve o da yere, dizlerinin üstüne çöküp ellerimi tutarak yaradan  ve kandan ten rengimin zor belli olduğu ellerime baktı ve, "Bekle" Dedi azarlar bir ses tonuyla. Sanki suç benim de, ellerimi de ben bu hale getirmişim gibi konuşuyordu. Yerde ki kolonya şişesini gördü ve eline alıp benim yanıma gelmişti. Neden olduğunu anlamıştım. O kolonyayı elime dökerse çığlık atardım, "Sakin onu benim elime dökmeyi aklından bile geçirme!" Dedim ama sanırım biraz sert olmuştu. Sırıttı, "Dökmemem için bir neden var mı? En azından iyileşeceksin. Bunu da yapmayabilirdim;)" Gerizekalı, kanları bile temizlemeden kolonya dökecem diyo. Beyinsiz orangutanın teki bu. "Bi kanı temizle o zaman" dedim "Hee tamam" Dedi ve cebinden bir peçete çıkardı. Umarım onunla bir yerini silmemiştir. "Onunla bir yerini silmedin dimi" sırıttı, "bilmem, sence" aslında doğru, o bana neden iyilik yapsın ki? Ben bunu aklımdan geçirirken o elinde ki mendille elimde ki kanları siliyordu bile. "Tekrar soruyorum, o mendili ne için kullanıyorsun?!" Artık söylemezse yüzüne fırlatacaktım mendili, "sence;)" Dedi ve silmeye devam ederken elinden mendili alıp yüzüne doğru fırlattım, "kızım sen napıyorsun?!" Diye bağırdı, "Söyleyecek misin?" Dedim. "Otelden çaldım ve kullanmadım merak etme!" Diye anırdı. En azından bişi yokmuş, buna sevinmiştim, "Baştan niye söylemiyordun acaba?" Diye bağırdım ama o yine anırarak cevap verdi, "Ulan ben nerden bileyim mendili yüzüme fırlatacağını! Hem yüzümde kan var mı?"
Dedi. Şu an sırf onu sinirlendirmek için yalan söylerdim ama hiç uğraşamazdım, "yok" Diye cevapladım. Elimi tekrar tuttu ve kolonyayı eline alarak elime boşalttı. O anda tam bi çığlık atacakken Enes eliyle ağzımı kapatıp üstüme atlamıştı. Üstümdeydi yavaşça elini çekip işaret parmağını dudaklarıma götürdü. Neye uğradığımı şaşırmıştım. Yavaşça benden uzaklaştı ama hala dizlerinin üstünde yerdeydi. Beklemediğim bir şekilde belimden tutup hızlı bir şekilde beni kendisine doğru çekti. Çok yakındık. Dudaklarınızın arasında milimetreler vardı sadece, bana biraz daha yaklaşıp bir anda ittirdi. Onun ittirmesiyle yine tam düşecekken yine belimden tuttu ama bu sefer ayağa kalkıp beni kendine çekmişti. Yerdeki kolonyaya uzandı ve yerden alıp kalan 5 mililitreyi de elime döktü.

2 saat sonra

Elim en sonunda kabuk bağlamıştı, Enes ise kafasını bacaklarıma yaslamış, ayaklarını da sandalyeye uzatarak uyuyordu. İlk kez gözümün önünde uyuyordu. BENİM KUCAĞIMDA UYUYORDU!
Elimin ise her yeri kıpkırmızıydı yani tamamı. Şuna şükretmeliydim ki sadece sol elim kan içindeydi, sağ elimde bişi yoktu.

GÜLLERİN YANSIMASI(devam etmiyorum isteyen olursa finali yazarım)Where stories live. Discover now