TÇ-21

235 28 5
                                    

Araba nereye geldiğimizi bilmediğim o yerde durduğunda gücümün yettiğince başımı kaldırıp camdan dışarı baktım. Depo tarzı bir yerdi burası.

Babam arabadan inip arka kapıyı sertçe açtı. "İn lan aşağı piç" 

Uzandığım koltuktan yarı oturur pozisyonda kalktığımda karnım aşırı ağrıyordu. Regl olduğum ilk günler ağrıdan yerimden kalkamazdım şimdi üstüne babamdan dayak bile yemiştim. O, arabadan çıkmadığım için sinirlenirken ayaklarımdan tutup beni kendine doğru çekti. Saçlarımdan tutup beni deponun içine kadar sürükledi. Ben halim olmadığından ayakta duramayıp yere düşerken o tekrar tekmelemeye başladı. 

"Burada bir süre kal bakalım aklın yerine gelecek mi? Benim sözümden çıkmak neymiş göstereceğim sana"

Tekmelemeyi bırakıp arkasını dönüp çekip gitti. Beni buraya bu soğukta kilitleyip gitti.

Çok soğuktu, üşüyordum. Yediğim dayaklar, atılan yumruklar canımı öylesine acıtmıştı ki ölümü ensemde hissetmiştim. 

Daha gerçekleştirmek istediğim birçok hayalim vardı. Üniversiteden mezun olacaktım, kurslara gidip kendimi geliştirecektim, sosyal çevre edinecektim, sevdiğim çocukla mutlu bir beraberlik kuracaktım. Ailemin bana yaşatamadığı hayatı kendi çabamla yaşayacaktım.

Hayallerimi gerçekleştirmeden ölmek istemiyordum.

***

Selin'den... 

"Açmıyor mu?" hayır anlamında Çağatay'a kafa salladığımda sinirden konteynırda volta atmaya başladı.

"Hayır yani bana söylememenizi anlamıyorum şimdi iyi mi oldu?"  derken gözleri yuvasından fırlayacak gibiydi

Alara'nın bana attığı mesajdan sonra uzun bir süre beklemiştim ama ondan bana herhangi bir mesaj ya da arama gelmemişti. Babası ile durumunu bildiğim için endişelenmiş Çağatay'a haber vermek zorunda kalmıştım. 

"Alara öyle istedi Çağatay benim yapabileceğim bir şey yok."  dedim omuz silkerek.

"Onu bir göreyim bana haber vermeden gitmek neymiş soracağım ona"  cebinden telefonunu çıkarıp telefon ekranını delercesine bir şeyler yazmaya başladı. Sinirden elleri titriyordu. 

"Çağatay sakin olur musun lütfen? Sana baktıkça geriliyorum."  telefondan kafasını kaldırıp büyük iki adım atıp yanıma geldiğinde nefesi yüzüme çarptı. 

"Ona bir şey olursa eğer seni de mahvederim Selin."  arkasını dönüp tam gidecekken kapının ağzında durdu bir süre öylece kalınca yanına gittim. Eli kalbinde, gözlerini yummuş hareketsiz bir şekilde dikiliyordu. 

"Çağatay iyi misin?" onu kolundan tutup yatağa oturtturmak istedim ama benim onu çekmeme karşı direnip öylece durmaya devam etti. Yüzü terlemeye başlayıp derin nefesler alıp vermeye başlayınca endişelenmeye başlamıştım. 

"Çağatay!?" o gözümün önünde yere düştüğünde ağzımdan bir çığlık kopuverdi. "ÇAĞATAY!?" bende yere eğilip yüzünü avuçladığımda gözleri hala kapalıydı. Kollarını tutup onu sarstım ama gözlerini açmadı. 

Telaşla ne yapacağımı bilemezken kalbim korkuyla çarptı. Ayağa kalktım ve konteynırdan çıktım "YARDIM EDİN!" sesimi duyan herkes buraya toplandığında Çağatay yerde titremeye başlamıştı. 

Çaresizliği ilk defa bu kadar yoğun hissediyordum. Bir tarafta sevdiğim arkadaşım bir tarafta onun sevdiği kötüyken ben ne yapacağımı bilemez halde konteynırın köşesine oturup ağlamaya başladım. 

TAKINTILI ÇOCUKWhere stories live. Discover now