TÇ-13

354 40 8
                                    

Yeşim gelmişti. İkimizi gülerken görünce belli bir süre bakışlarını üzerimizde gezdirdi sonra ise omuz silkip "Pınar Hoca sizi çağırıyor." diye söyledi ve konteynırdan çıkıp gitti.

"Zümrütle olan meseleden dolayı çağırıyor olmasın?" dedi Selin

"Konuşmak isteseydi şimdiye kadar konuşurduk." dedim ve yataktan kalktım.

Konteynırdan çıkıp hocaların bulunduğu yere doğru giderken bakışlarımı ilk olarak Yeşim ve Zümrütte gezdirdim hamakta oturup bana bakarak konuşuyorlardı. Diğerleri de ayrı ayrı takılıyordu.

"Hocam bizi çağırmışsınız." dedi Selin, Hocaların yanına geldiğimizde.

"Voleybola siz gittiğiniz için devam etmedik şimdi saklambaç oynayacağız siz ortalıkta yoktunuz bizde çağıralım dedik." dedi Pınar Hoca

Zümrüt ile yaşanan olaydan dolayı fırça yiyeceğimi düşünürken Pınar Hoca'nın söylediği şey içimi rahatlatmıştı, artık kötü bir şey yaşamak istemiyordum. Pınar Hoca diğerlerini yanına çağırırken bende Selinle az önce konuştuğumuz olayı düşünüyordum. Çağatay, Selinin demesine göre bana aşıksa bu oyunda bana bir yakınlık gösterebilirdi.

"Bu sefer takım olarak ayrılmayacağız bir ebe seçeceğiz. Kim ilk ebe olmak ister?" dedi Ahmet Hoca.

"Ben olmak istiyorum hocam" diye söylediğinde Efe, yanıma gelip kulağıma "İlk seni bulacağım" dedi. Onun bu hareketini anlamlandıramazken herkes saklanmak için oyun alanından uzaklaşmaya başlamıştı.

"OTUZA KADAR SAYIYORUM!" dediğinde Efe, henüz saklanacak bir yer bulamamıştım. Mutfak için kullanılan konteynırın içine saklanmayı düşündüm sonra vazgeçtim ormanlık alana doğru ilerlediğimde çalılıkların fazla olduğu bir kısım gözüme ilişti hemen onun arkasına saklanıp Efe'nin saymayı bitirmesini bekledim. Onun beni bulmasına izin vermeyecektim, ikinci ebe ben olmayacaktım.

"YİRMİ DOKUZ!"

"OTUZ!"

"GELİYORUM!" sayma işlemi bittiğinde Efe'nin bizi aradığını anladım. O sayana kadar fazla uzaklaşamadığım için sayı saydığı ağaca yakın bir yerde saklanıyordum. Benim geldiğim yere ters istikamette ilerliyordu. Benden uzaklaşınca çalılıkların arkasından çıkıp sobe yapmak için koştum ben koşarken beni fark edip oda koşmaya başladı. Elimi ağacın üzerine koyup sobe yaptığımda oda elimin üzerine elini koydu kafamı ona doğru çevirdiğimde bana öyle derinden bakıyordu ki bakışları altında eziliyordum sanki.

"Sobeledim." dedim zafer kazanmış bir edayla gülümseyerek. O gülmeme karşılık gülümseyip gözlerini gözlerimde gezindirdi. Ellerimiz hala birbirinden ayrılmazken ellerimizin üzerine bir el dokundu. "Sobee" dendi. Ağacın arkasına bakıp Selin'in olduğunu görünce hızlıca elimi çektim. O ağacın arkasından çıkıp yanımıza geldiğinde Efe afallamış bir şekilde bir bana bir Seline baktı.

"Ben nasıl fark edemem bunu" biz onun bu haline gülerken oda arkasını dönüp ebe aramaya gitti. Sobelenen çıkana kadar hamakta oturup Selinle sohbet ettik.

"Ben sadece Çağatay senden hoşlanıyor diye düşünürken Efe ortaya çıktı. Bir bu eksikti." dediğinde Efe'nin bana olan bakışlarını düşünmeye başladım öyle güzel öyle derinden bakıyordu ki etkilenmemek elde değildi. Selin'in kolumu cimciklemesiyle kendime gelirken bakışlarımı ona çevirdim.

"Ne yapıyorsun ya canım acıdı" kolumun acısı geçene kadar koluma masaj yaptım. Annemden daha iyi cimcikleyen varmış meğer.

"İki saattir sana bir şey anlatmaya çalışıyorum dinlemiyorsun."

TAKINTILI ÇOCUKOnde histórias criam vida. Descubra agora