~GÜLLERİN YANSIMASI~

39 10 6
                                    

BU KİTAPTAN DEVAM ETMİYORUM GECENİN HİLALİ ADLI KİTABIMI TAVSİYE EDERİM








Sabah uyandığımda gözlerimi yatağımda açmayı planlıyordum. Öyle olmadı... İnsanların neden korku filmlerinden korktuklarını hiçbir zaman anlamamıştım, ama artık çok iyi anlıyorum.

Hayattan nefret ediyorum! Neden bir şey başarmak için neden bu kadar çalışayım ki? Üstelik bu gün New York'a gidiyorum.

Uyandım ve bu günün yurt dışına gidecektim. Pijamalarımla bitkin bir şekilde kapıya doğru ilerledim. İçeriden babamın "Günaydın!" diyen sesini duydum. "Sizede günaydın" diyerek anneme kahvaltıyı hazırlanmasında yardım etmeye başladım. Babam "valizlerini hazırladın mı kızım?" Diyen sesini duydum "hazırladım baba kahvaltımı yapıp havalimanına gideceğim." Diye yanıtladım.
—İstersen seni bırakayım.

—Yok baba ben taksi ile giderim.

Tam babam konuşacakken annemin "kızım baban bıraksın işte başına birey gelir" dediğini duydum. "Anne ben 15 yaşındayım, kendim giderim" dedim, "iyi sen bilirsin"
Yaklaşık 5 dakika sonra kahvaltımı bitirdim, ve odama gidik üstümü değiştirdim. Üstüme yeşil kısa kollu bir t-Shirt ve altıma kısa şort giydim, üstüme bayaz ince bir gömlek aldım ve telefonumu çantama koyum valizlerimi alıp odamdan daha sonrada evden çıktım. Dışarıya çıkacakken annem kapıya doğru koştu "Mevsim, kızım saatini unuttun!" Diye seslendi, "AA unutmuşum sağol anne" dedim ve onlara son kez sarılıp taksi bulmaya gittim. İzmir de taksi beklemek büyük sıkıntı 10 dakikadır bekliyorum ve hala daha gelmedi. Aklımdan "ya uçağı kaçırırsam ne olacak?" Diye şeyler düşünürken 2 dakika sonra bir taksi tuttum. "Abi T***** A*****s havalimanına gidiyorum" dedim ve parayı uzattım. Şoför paraya uzun uzun baktı ve konuştu "Bahsettiğin havalimanı biraz uzak 50₺ Fazla verebilir misin?" Dedi. Sabah sabah olay çıkarmamak için teklifi kabul ettim. Yolda gidiyorken bir hem nasıl bu ülkeden ayrılacağımı, hem de nasıl yabancı ülkede asla sizin dilinizi konuşmayan, kim olduğunu bilmediğim birçok insanla nasıl anlaşabilirim ki?

"Verme dünyaları alsan da bu cennet vatanı..."

Gözümden bir damla yaş aktı. 15 yıldır bağlı olduğunuz ülkeden nasıl ayrılabilirdiniz ki? Bu gerçekten zor. İçimden yol boyunca içimden İstiklal Marşımızı okudum.

"KORKMA! Sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak...

2 dakika sonra havalimanının önünde durduk, Ücreti verip hemen oradan uzaklaştım ve havalimanına adımlarımı attım.
Kontrol ve pasaport işlemlerinden sonra Freeshop'da dolanmaya başladım, paramın yetmeyeceği kadar yüksek markalarda dikkatlice dolanmaya başladım. En üstte en çok istediğim parfümlerden birini gördüm ve almak için çabaladım. Boyumun 1.70 olmasına rağmen yetişemediğim sorunun bende değil bunu buraya sokan kişilerde olduğunu düpe düz kanıtlıyor. Tam yetişecekken parfümün üstünde bir el olduğunu gördüm. Arkamı döndüğümde ise bana kocaman çekik gözlerle bakan bir kişi gördüm. Adam benim yaşlarımda genç ve oldukça yakışıklıydı, daha çok bir anime karakterini andırıyor ve buralı gibi gözükmüyordu. Parfümü yavaşça eline aldı ve bana doğru uzattı, "Bunu mu istemiştin?" Ciddi gözlerle çocuğa dik dik bakıyordum. Bu çocuk ya Koreli ya da Japon'du "Ah, evet bu teşekkür ederim." Dedim ve üzerimden çekilmesini bekledim. ÇEKİLMEDİ!
"Çekilir misiniz?" Dedim ve dememe kalmadan önümden hızlıca çekildi. "B-ben gerçekten üzgünüm, çok özür dilerim!" Tamam bu kadar yalvarmaya gerek yoktu kabuk edelim, ve şimdi ise ben kendimi suçlu hissediyordum. "Şey, şey işte.. benim gitmem gerekiyor uçağımı kaçırıcam, ee neyse hoşçakal." Dedim ve koşarak oradan uzaklaştım. Tanrım ben tam bir salağım çocuk kim bilir benim hakkımda ne düşünmüştür!
Saatime baktım sadece 5 dakika kalmıştı, maraton koşuyorsun gibi uçağa doğru fırladım. Uçağa girince koltuğunun en arkada olduğunu gördüm. "Kahretsin tam da toiletin yanında!" Bunu dışımdan söylemiştim. Herkes bana bakıyorken hemen gözden kaybolup en arkadaki, toiletin hemen yanındaki koltuğuna oturdum. Türkiye'nin en iyi havalimanındayım ama tabletin yanında oturuyorum. Dış hatlara uçuş ve Amerika'ya uçuş İstanbul'da olduğu için 1 buçuk saat uçakta kalacak sonrada İstanbul'daki aynı havalimanına aktarma yolcu olarak geçecektim. Koltuğun üzerindeki kullanılmamış kulaklığı takıp televizyondan fantastik bir film açıp izlemeye başladım.ve tam o sırada yanıma oturan adam yerimden fırlamama neden oldu. Adam simsiyah, aynı imamlar gibi giyinmiş biriydi. Aslında sevindim, yol boyu film izlemekten se biri ile sohbet etmek daha iyi olurdu. Adam yanıma oturdu, bende bir muhabbet açmak için "Merhaba!" Dedim, Adam duymuş olacak ki başını bana doğru çevirdi. Buralı olmadığı çok belliydi ama Türkçe bilir diye düşünmüştüm. Kafasını tekrar öne doğru çevirdi. Bu seferde "Hello!" Dedim. Hiçbirşey yapmadı. Ardından hallo, hola gibi diğer dillerde merhaba anlamına gelen şeyler söyledim ama soğukkanlılığını korumaya devam etti . En son "Bonjour!" Dedim ve yerinden sinirli bir şekilde kalkıp yan koltuğa geçti. Yan koltuğa geçtiği ve anons edilmeye başladı.
Anons bittikten sonra yaklaşık 10 dakika geçti ve sonunda kalkabildik. Kalkarken 6 yıldır uçağa binmediğim için biraz sarsıldım ve midem bulandı.

GÜLLERİN YANSIMASI(devam etmiyorum isteyen olursa finali yazarım)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin