-10-

945 79 4
                                    

"Yoksa dünyaya gelişimin biricik nedeni, varlığımın yalnızca bir yalan olduğu sonucuna varmak için mi?"
yeraltından notlar/dostoyevski

&

Yavaşça gözlerimi aralayarak pencereden dışarı bakıp saatin kaç olduğunu anlamaya çalışıyordum. Yanımda bana sırtını dönmüş bir Alparslan başta afallamama neden olsa da zihnimi hemen toparlamıştım. Fazla hareket etmeden yanı başımdaki komodinin üzerindeki saate baktım.

"03.52"

Bu kadardı işte uykum. Geceler yasak meyve gibiydi. Önceden bu kadar erken uyanmıyordum ancak cenazeden sonra daha da kötü olmuştum. Yavaşça yatakta doğruldum, bacaklarımı yana sarkıttım. Ellerimle başımı ovarak sıkıntıyla derin bir nefes aldım. Başım deli gibi ağrıyor, vücudum uyku diye yalvarıyor; ancak beynim hiç oralı olmuyordu.

Yanımda uyuyan Alparslan'a kafamı çevirerek kısaca baktım. Ardından sessiz olmaya özen göstererek yataktan kalktım ve yavaşça odadan çıktım. Merdivenlerden aşağı inerken annemlerin yatak odasının ışığının açık olduğunu gördüm. Demek ki annem de uyuyamamıştı...

Başta rahatsız etmek istemesem de odanın önüne gelerek kapıyı tıklattım. "Anne?" İçeriden ses gelmeyince yavaşça kapıyı açtım.

Odaya ilk girdiğimde yaptığım ilk şey gözlerimle odayı taramak olmuştu. İlk gördüğüm şey yatağın üzerinde anne rahmindeymişçesine kıvrılıp yatan annem oldu. Ardından babamın pijamalarının katlı bir şekilde durduğu L koltuğa takıldı gözlerim. Sanki hiç gitmemiş ve yarın gelip yine o pijamaları giyecek gibiydi.

Ancak gerçek aşikardı. Giden, geri dönüşü olmayan bir gemiye biniyordu. Arkasında ağlayarak ona el sallayanların bir önemi yoktu ölüm limanında. Gidenle birlikte kalan da ölüyordu. Bu değişmez bir gerçekti. Sevdiğinin üzerine toprak atarken anlıyordun bu dünyanın gelip geçici olduğunu. Ama en zoru kabullenmeydi.

Sahi ölenler bir kez, geride kalanlar kaç defa ölüyordu?

"Berk?" duyduğum ince, kırılgan ses ile gözlerimi L koltuktan yavaşça çektim. Uykulu gözlerle bana bakan kadına döndüm. Önce gözlerim doldu, sonra dudaklarım titredi.

"Buraya gel..." Kollarını bana doğru açan kadına dudaklarımı büzerek baktım. Küçük adımlarla annemin yanına ilerledim. Yavaşça yatak başlığına sırtını dayamış kadının dizilerine uzandım. İyi misin demedi, neyin var demedi. Çünkü biliyordu neyim olduğunu, biliyordu iyi olmadığımı. Sonuçta her ikimiz de aynı yerden kanıyorduk...

Saçlarımı okşamaya başladığında titreyen kirpiklerimle gözlerimi kapadım. Gergindim, vücudumun titrediğini hissediyordum.

Odadaki ölüm sessizliği gözlerimin dolmasına neden olmuştu. Akmak için hazırda bekleyen yaşlarımı geri göndermek için uğraşmadım. Her ne kadar hıçkırarak ağlamak hesaplarımda olmasa da...

"Şşşş..." annemin saçlarımı şefkatle okşaması, kendisi ağladığı halde beni sakinleştirmeye çalışması daha da fazla ağlamama sebep oluyordu.

Birkaç dakika sonra kafamı annemin dizinden kaldırıp yavaşça boynuna sokuldum ve sıkıca sarıldım. Sarılışıma hemen karşılık vermişti. Bir eli bedenimi sarmalarken diğer eliyle de saçlarımı okşamaya devam ediyordu.

ᴀɴᴇᴄᴅᴏʜᴇWhere stories live. Discover now