-4-

1.3K 95 11
                                    

"Sitem etme, haberi yok dağların."

...

Her şeyi anlatacağını söyleyen kişinin mesajına kaşlarım çatılı şekilde bakmaya devam ettim. Ne kardeşinden, ne donöründen bahsediyordu hiçbir fikrim yoktu. Mesaja cevap vermedim, saçma bir telefon şakası olduğunu varsayarak telefonumu cebime koydum ve ayağa kalkıp yürümeye başladım.

Geldiğim yoldan tekrar geri dönerek davetin olduğu otele gelmiştim. Kapıdaki güvenlikten bir taksi çağırmasını rica ettiğimde başıyla onayladı ve içeri gitti. Ben de gelecek olan taksiyi beklemeye koyuldum. Son birkaç saatim çok yorucu geçmişti. Üstüne bir de yaşadığım duygu boşalması ile başımın ağrısına katlanmak her geçen dakika daha da zorlaşıyordu. Bir an önce eve gidip uyumak istiyordum.

Aradan geçen birkaç dakikadan sonra telefonumun çalmasıyla taksinin gelmesi bir olmuştu. Çalan telefonumu es geçerek kapıdaki güvenliğe iyi geceler dileyip taksiye ilerledim. Adam nereye gideceğimi sorduğunda adresi tarif etmiştim. Cebimden çıkardığım telefona kısa bir bakış attım. Bana mesaj atan numara aramıştı. Umursamadan ekranı kilitledim ancak hemen ardından tekrar telefonum çaldı.

Telefonu açtım ve hiç konuşmadan karşımdaki kişinin konuşmasını bekledim.

"Alo." kalın ve tok sesi duyduğumda kaşlarımı çattım ve cevap verdim. "Beyefendi gecenin bu saatinde derdinizin ne olduğunu sorabilir miyim? Sapık gibi sürekli arıyorsunuz!" sonlara doğru sesimin yükselmesine engel olmamıştım. Dikiz aynasından bana bakan taksici kısa bir süreliğine bir sorun olup olmadığını anlamak ister gibi kaşlarını çatmıştı. Dediğim gibi çok kısa bir süreydi çünkü taksicinin bana baktığını anlayıp ona baktığımda o da hızlıca önüne dönmüştü.

"Berk..."

İsmimi duymamla çatılı olan kaşlarım yerini şaşkınlığa bırakmıştı. İsmimi biliyordu, karşımdaki kişinin tanıdığım biri olma olasılığı yüksekti.

"Adımı nereden biliyorsunuz? Tanışıyor muyuz?" birkaç saniye karşı taraftan ses gelmemişti. Ancak sonra konuşmaya devam etti. "Hakkındaki çoğu şeyi uzun yıllardır biliyorum... Kim olduğumu telefonda anlatamam, buluşmamız lazım." tabii ki de tanımadığım bir yabancıyla sırf ismimi biliyor diye buluşmayacaktım. Arka plandan gelen kağıt sesleriyle ne yaptığını anlamamıştım. Konuşmayacağımı anlayınca, tekrar konuşmaya başladı.

"Şimdi hiç bölmeden beni dikkatle dinlemeni istiyorum." o görmese bile yavaşça kafamı sallayarak onu onaylayan bir ses çıkarmıştım. Benden onay alınca konuşmaya devam etti.

"Ölü muayene, teşhis ve teslim tutanağı.

11 Ocak 2004 tarihinde saat 05.22 sıralarında Balıkesir ili Gönen ilçesinde meydana gelen Bilecik dahil olmak üzere çevredeki birçok il ve ilçede etkili olan deprem nedeniyle Çalı*** mahallesi Gül*** apartmanı No.2 adresinde enkaz/göçük altında kalan 10100101000 T.C kimlik numaralı Murat ve Nazlı oğlu 1999 doğumlu Kaan Uslanmaz isimli şahsın Balıkesir Mezarlığı cenaze toplama alanına getirildiği görüldü. Yapılan ö-ölü muayenesinde, otopsisinde, kişinin ölümünün göçük altında kalma ile oluşan beden ve kafa travmasına bağlı olarak gelişen kardiyovasküler arrest (kalbin durması) olarak tespit edilmiştir.

Cesedin açık kimlik bilgisi ve ölüm sebebi tespit edilmiş olmakla cesedin yakını olan kimlik tanığına teslimi yapılmıştır.

ᴀɴᴇᴄᴅᴏʜᴇWhere stories live. Discover now