11

109 24 61
                                    

Sabah kalktığımda Jeongin yanımda değildi

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Sabah kalktığımda Jeongin yanımda değildi. Bende yatakta dikleştim. Kalktım lavaboya gittim. Aşağıya indiğimde harika bir koku vardı fazladan sarı saçlı biri daha mutfaktaydı. Dur bir dakika. Sarı saç¿ Felix! O buraya neden gelmişti?

'Daha bakmayı düşünüyor musun? Yoksa orada put gibi duracak mısın?' yine o soğukken derin bakış ile ses. Jeongin beni kolumdan tutumuş yanına oturtmuştu. Felix, Jeongin'e gülümsedi. Dudaklarını araladı 'Siz kuzenim kuzene yiğin yemeklerinizi. Ben gidiyorum. İslerim var.' Gitmemesi için elimi uzatmak istemiştim. Ama son konuşmadan sonra bunu yapmak biraz saçma gelmişti. 'Sende bizimle beraber yeseydin ya.' Jeongin benim beynimi falan mı okumaya başladı? Felix Jeongin'e döndü göz kırptı ve dudaklarını hareket ettirdi. 'Başka birine söz verdim. Üzgünüm. Ama istediğin zaman telafi ederim.' Jeongin'de kafasını sallmıştı. Felix kapıyı çekip gitmişti.

Bu neydi şimdi? Neden Felix Jeongin'e bakıp göz kırpmıştı? "Jeongin neler oluyor?" Jeongin bana döndü ve anlamsız bakışlar atmaya başlamıştı. "Felix sana neden göz kırptı? Normalde yapmaz böyle şeyler bir şey mi var?...... Belkide Bada ile-" bir anda öksürmeye başlayan Jeongin ile sözüm yarıda kesilmişti. Suyu yavaş bir şekilde içirdim. Anlaşılan o ki kesinlikle Bada ile alakalı bir mesele.

Jeongin nefesini düzenledi. 'Nerden çıktı şimdi bu?' agresif bir şekilde sormuştu. "E her halde mal değilim kuzenim. Öksürmen ve bağırmandan da belli ettiğine göre kesinlikle onunla ilgili." Jeongin gözlerini kıstı. 'Zekana hayranım. Doğru onla alakalı. Ama maalesef ki sen gözünün önündeki kimseyi fark etmiyorsun. Duyguların öne mi geçiyor bilmiyorum ama zekanı da kullanmanı öneririm. Ve ben doydum afiyet olsun sana.' dedi ve kapıya doğru ilerledi. Bana bir kere daha baktı. Üzgün, buruk bir tilki bakışıyla. 'Aklını topla. Üstümü değiştiricem. Sende hazırlananlar arasın.' Kapıyı örtmüş ve gitmişti.

Bunca zaman doğruyu ve yanlışı ayıramayan benden şu anda seçim yapmamı bekliyordu. İyi olarak bildiğim herşey kötüyken. O da beni bırakıp gitmişti. Çabucak yemeğimi yemiş ve kıyafetlerimi giymeye başlamıştım. Havalar bayağı soğumuştu. Sade bir kot. Üstüne siyah balıkçıyaka bir kazak ve beyaz montum ile hazırdım. Kapıyı açmam ile biricik kuzenimi görmem bir olmuştu. Bana gülümsedi. Az önceki halinden eser yoktu. Yumuşamıştı. Üstünde pembe bir kazak vardı. Kahverengi paltosunu giymiş ve artı olarak benim ona aldığım siyah atkısını takmıştı. Sırıtmıştım ve bu halini kesinlikle yüzüne vuracaktım.

"Pardon siz kimsiniz?" Jeongin sabır diler gibi iç çekti. "Pardon beyfendi sizi tanımıyorum. Az önce bana bağıran bir bey vardı. Kuzenim olur kendileri." Jeongin tekrar bir iç çekti. Elimden tuttu ve beni evden çıkarttı. Anahtar kapının üstünde olduğundan çabucak kilitledi. Ve bana döndü. 'Geçen kalıyoruz ve Chan hyungtan azar işitmek istemiyorum.' dedi elimi tuttu ve ilerledi.

Angel Boy / Lee Felix Where stories live. Discover now