33. Bölüm

3.2K 260 144
                                    

Geniş çift kişilik yatağın içinde sırtımı oturur pozisyonda olan Akgün'ün göğsüne yasladım ve yaklaşık bir haftadır her on beş dakikada bir yaptığım gibi sağ elimi havaya kaldırıp görüş açıma soktum. Loş, sarımtırak bir ışık ile aydınlanan odada parlayan yakut yüzüğüme baktım kaçıncı kez olduğunu bilmeden. Şıklığı ve parlaklığı göz alıcıydı.

"Akgün, bu fazla güzel." Akgün bu dediğime cevap vermeden önce yüzünü eğerek boyun girintime yerleştirdi ve derin bir nefesle ıslak bir öpücük kondurdu. Geri çekilmek yerine boğuk çıkan sesiyle konuştu.

"Sen daha güzelsin." Bu dediğine dayanamayıp kıkırdadım. Bir kez daha öptü aynı yeri.

"Normalde evlilik yüzükleri yakut ile mi oluyor."

"Daha önce hiç evlilik teklifi etmedim yavrum, bilmiyorum. Ama bu yüzüğü seçmemin bir nedeni var."

Merakla göğsüne daha da sokuldum ve sordum.

"Neymiş o neden?" Üçüncü bir öpücük kondurdu şahdamarımın üstüne ve hafifçe geri çekildi.

"Seni telefonuma Rubin diye kaydettiğimi söylemiştim. Hatırlıyor musun?" Kafa salladım.

"Anlamını da yüz yüzeyken söylerim demiştim." Tekrar kafa salladım. O kadar çok merak ediyordum ki söyleyeceği şeyi. Konuşup da bölmek istemiyordum.

"Anlamı yakut. Almanca." Şaşkınlıkla sırtımı göğsünden ayırıp vücudumu ona çevirdim. Üzerimizde olan ince battaniye biraz kaymıştı ama bunu o an fark edememiştim.

"Yakut mu?"

"Evet güzelim, yakut." Kafam daha da karışmıştı.

"Peki benimle yakutun alakası ne?"

Sağ elini havaya kaldırıp yüzüme uzandı. Avuç içi yanağım ve boynumun birleştiği yerde dururken baş parmağı göz kapağımı okşuyordu nahifçe.

"Gözlerini gördüğüm ilk anda aklıma yakut geldi çünkü."

Şaşkınlığım hat safhaya ulaşırken dudaklarım aralık kalmıştı. Gözleri birkaç saniyeliğine oraya dülmüştü, uzanıp alt dudağıma küçük bir öpücük bahşedip geri çekildi.

"Ciddi olamazsın." Omuz silkti.

"Neden olmayayım. Çok ciddiyim."

İlk konusu açıldığında Rubin kelimesinin anlamını deliler gibi merak etmiş ve araştırmıştım. Fakat sonrasında bahsi geçmeyince aklımın kıyısından köşesinden hiçbir şekilde geçmemişti. Arada kaynayıp gitmişti.

Şu an ise oldukça zarif ve tatlı bir hikâyesi olduğunu öğreniyordum. Aslında pek de şaşırmamam gerekiyordu sanırım. Akgün'ün ilk tanıştığımız günden bu yana gözlerime olan düşkünlüğünü biliyordum zaten.

BAŞSAVCI || Yarı Texting Where stories live. Discover now