18

176 13 2
                                    

Kalktığımda uyanıktı.
Sabaha kadar kafamda kurduğum senaryoya uymamıştı. O uyuduğunda sessizce gitmeyi hayal etmiştim ama sabah olduğunda onu hâlâ saçlarımı koklayarak ağlar halde bulmuştum.

Koltukta arkamı dönüp onunla yüz yüze geldiğimde, bakışları yüzümde turladı. "Özür dilerim.." Diye fısıldadım yüzümü yüzüne yaklaştırırken. "Gitmek için öyle söylemem gerekiyordu, zorunda hissetmem gerekiyordu, benden soğuman gerekiyordu.." Dediğimde, sessizliğini bozmadı. Şişmiş gözleri yorgun bakıyordu öylece.

"Hiç kimsen olamayacağımı biliyordum zaten." Dediğinde, dudaklarımı büzüp derin bir nefes aldım. "Yüzüme haykırınca ağır oldu biraz." Normalleştirmeye çalışsada sesinin titremesi yetiyordu canının yandığını ortaya koymak için.

"Hayatımda ilk kez böyle bir şey yaşıyorum ben Kılıç, ilk kez bir erkeğin dudakları ile nefessiz kalıyorum." Dediğimde gözlerimi yumdum. İtiraf etmemin zorluğu ile mecburiyeti arasında sıkışmış kalmış gibiydim.

"Tam kabullenmeye çalışırken senin babama zarar vermen beni babamın sopalarından daha çok yaraladı. Zaten alıştım babamın beni adam yerine koymamasına." Dediğimde, ilk kez bu konuları biri ile paylaşmanın hissettirdiği hafiflik ile ona daha çok sokuldum. Kollarını bana sardığında, yanağım yanağına sürttü.

"Kendimi bildim bileli, babam ile aramda hep bir duvar vardı. Beni oğlu gibi hiçbir zaman görmedi. Hep azarlar, hiçbir yaptığımı beğenmezdi. Ama en çok koyan, liseyi bitirdikten sonra okulu bıraktım ya, yüzüme hayal kırıklığı ile bakmasıydı. Bana hep senden bir adam olmaz dedi Kılıç. Beni ne zaman sevecek diye annesinin dizinin dibinde ağlayan oğlandım ben. Öyle veli toplantısına gelmedi diye dramaya da bağlamıyorum ben, adam daha benimle aynı sofraya oturmayı bile istemez iken veli toplantısına gelmesini hayal bile edemezdim." Gözlerimi kapattığımda, Kılıç'ın okşadığı sırtım ile biraz daha rahatlamıştım. Utanıp Alev'e bile anlatamadığım şeyleri Kılıç'a rahat rahat anlatıyordum.

"Annem ile vakit geçirmemi bile sevmezdi biliyor musun?" Dediğimde kafamı göğsünden kaldırıp yeşil harelerine baktım usulca. "Annem ile anlaşmam bile onu kızdırırdı. Öz güvenimi yitirmemek için elimden geleni yapıyordum o zamanlar." Dediğimde, uzanıp yanağıma bir öpücük bıraktı.

"Bir iki yıldır zar zor kabullendirdim kendimi. Eczanede işe girdiğimde biraz olsun adam yerine koydu beni. Salonda ayrı yemek yerine beni de çağırdı sofraya. Beş yıldır ilk kez onunla aynı ekmeği paylaştım. Sonra aramızdaki buzların eridiğini hissetmeye başladığım sıra, işten kovuldum, iftira falan derken yine bozulmaya başladı aramız. Bu yüzden korkuyorum ben Kılıç, ya yine eskisi gibi olursa?" Göz yaşlarımı sildiğinde, kollarımı ona sardım sıkıca. "Yine babamı kaybederim diye korkuyorum, yoksa Allah belamı versin ki demezdim dün öyle. Çok korkuyorum kaybetmekten ben Kılıç." Beklenti ile yüzüne baktığımda, bana şefkatli bakışlarını gördüm.

"Ssshh, ağlama çiçeğim." Dediğinde burnumu çekip göğsünü öptüm. "Benden vazgeç diye öyle konuştum. Yoksa olmasa bile öyle söylemezdim, düzgünce anlatırdım ama babamı daha yeni kazanmışken kaybetmekten korktum." Dedim sıkıca sarılıp.

Şiddet göstermesine rağmen babama tepki gösteremememin nedeni buydu. Çünkü neredeyse her erkek çocuğu babası kendisiyle gurur duysun isterdi. Sevsin isterdi. Dağ gibi arkasında dursun isterdi. Babam ilk kez bana bunları yaparken yine kalem yıkılmıştı.

"Ne yapsam affedersin?" Diye sorduğunda afalladım. Kaşlarım çatılırken, yüzümü göğsünden kaldırıp ona çevirdim. Elleri iki yandan yanaklarımı kavrayıp yüzümü kaldırdı. "Apo söyle yapayım, kurban olurum ben sana." Dediğinde yutkundum. Ne diyeceğimi yine bilemez halde kalmıştım karşısında.

"Ama baba-" dudaklarıma hızla bir öpücük kondurduğunda, "Sen babanı bu kadar çok seviyorsan eyvallah, senin yüzün gülsün diye her şeyi sineye çekerim ben. Gidip kapısına af dile dersen giderim gocunmam. Yeter ki böyle ağlama." Dediğinde dudaklarım titredi. Kendimi ona yaklaştırdım. Gururunu siktir edip bunu teklif etmesi bile beni pişman ediyordu dün için.

"Yapar mısın?" Diye sorduğumda, kafa salladı sadece. Bunu istemeyecektim elbette. Babamı dövdüğünde beni söyleyerek hesap sormamıştı. Direkt saldırmıştı, annemin mesajlarından görmüştüm. Bana olanları mesaj ile anlatmıştı. Belki de bu yüzden, babamı döverken beni harcamadığı için anlatmak zorunda hissetmiştim. Ya da ona güvendiğim için, bilmiyorum.. zaten babamın Kılıç'ı niye polise şikayet etmediğini de bilmiyordum. Çok fazla bilinmeyen vardı.

"Kılıç." Dediğimde, yastığa başını koydu. Şimdi yan yana birbirimize dönük uzanıyorduk. "Ben evet dersem, herkesten gizli, kimsenin bilmeyeceği bir ilişki yaşayabilir misin? Gölgenin bile haberi olmayacağı bir ilişki. Babamın asla kulağına gitmeyecek şekilde." Diye sorduğumda, gözlerini kıstı. Bakışları algılamak için yüzümde turladı.

"Nasıl?" Dedi şaşkınlıkla. Dün olan konuşmadan sonra bu tarz bir konuşmayı beklemiyor olmalıydı. Bende kendimden beklemiyordum. Sadece ona gerçekleri anlattığım için şimdi daha rahattım. Babamdan ben istersem af dileyeceğini söylemişti. Babama saldırırken benim ile ilgili bir şey söylemediği için ben de rahattım. Babama vurduğu için kızgındım ama ben de dün onu yaralamıştım sözlerimle.

"Bilmiyorum." Diye mırıldandım. "Hem senin yanında yılardır hiç tatmadığım huzuru tadıyorum, senin yanından kaçtığım zamanlar hiç huzurlu geçmedi. Hep bir eksik vardı içimde. Sanki bugün kapıdan çıkıp gitsem pişman olacak gibiyim. Denemek istiyorum ama yakalanırım diye korkuyorum. Mahalle gram umurumda değil, ama babam öğrense biterim." Çabuk karar versin istiyordum, çünkü bu teklifi ilk ve son kez yapıyordum.

"Apo sen böyle bir ilişkiyi kabul etmezsin." Diyerek hatırlatmak istedi. Bakışlarımı onun omzunun üstünden arkadaki duvara diktim. Normalde olsa asla kabul etmeyeceğim, gizli saklı yaşamak istemeyeceğim bir durumdu. Babam ile aramdaki ilişki iyi olsa, hiç çekinmeden duyururdum herkese bir oğlanla sevgiliyim diye.

"Denemek istiyorum, ne seni kaybetmek, ne babamı kaybetmek istiyorum. Dün yaptığın hataydı, bana sormadan benim hesabımı sorman hataydı. Babamı dövdükten sonra seni tebrik etmemi beklemiyordun herhalde. Herkes hata yapıyor, benim burnum boktan çıkmıyor biliyorsun. Sürekli kırıyorum, parçalıyorum. Hayatta kalmak için direniyorum. Birçok hata yaptım, ama gitmemi istemeyen, beni sevdiğini hissettiren birini kaybetmek istemiyorum. Üstelik sana karşı reddedemeyeceğim bir çekim duyarken." O kadar uzun konuşmuştum ki, dudaklarımı ıslattım. Sanki az konuşsam beni yanlış anlar diye korkuyordum. En ufak bir detayı bile bilsin istiyordum.

"Herkesten gizli koklayacağım çiçeğimi yani?" Diye sorduğunda, zorlukla bir tebessüm edip kafa salladım. Garip bir şekilde bana çiçeğim demesi hoşuma gidiyordu. Dışımdaki kalın kabuğumun kırıldığını hissediyordum.

"Özür dilerim ben de." Dediğinde bakışlarımı gözlerine çıkardım. Eli saçlarıma gidip okşamaya başladı. Mayışmış gibi hissediyordum. "Baban biliyorum ama kendimi kaybettim. Seni dövmesi, üstüne üstlük bir İftira için seni dövmesi çok öfkelendirdi beni." Dediğinde yanağına dudaklarımı bastırdım. "Bundan sonra bir konu olduğunda başımıza buyruk hareket etmeyelim Kılıç. Artık yara almayalım, yoruldum ben." Dediğimde, usulca kafa sallayıp onayladı beni.

Eşcinsel nasıl olunuyor bilmiyordum. Kılıç'dan önce bir erkeğe o gözle bakmadığım için hissettiklerim normal miydi bilmiyordum. Bir kız ile yaşadığım gibi normal hissettirmesi garipti. Eskisi gibi garip gelmiyordu Kılıç ile kendimi yan yana düşünmek. Belki de Alev'in sürekli beni sakinleştirmesinin de etkisi vardı.

"Buradan çıktığımızda Kılıç ile Apo olarak devam edeceğiz. Ama aynı evde ya da yalnız olduğumuzda, sırrın ağırlığını omuzlarından alacağım." Dedim ciddiyetle. Bir yerden başlamak istiyordum, çünkü artık kavga etmekten yorulmuştum.

"Elimi tut, gerisine eyvallah." Dediğinde, ortadaki elimi kaldırdım. Benden birkaç saniye sonra onun eli de kalktığında, havada birleşti ellerimiz. Usulca ona çevirdim bakışlarımı. "Eyvallah." Diye mırıldandım, tebessüm etti.

SerseriWhere stories live. Discover now