16

188 8 20
                                    

Tüm kelamlar tükendiğinde, kalpte susar. Çünkü ne diyeceğini bilemediğin anlarda hissedersin kalbinde uyuştuğunu. Gözlerin ihtilal başlattığı anlar başlar.

Kılıç'ın gözleri tüm evrenin güneş sistemini çalmış gibi parlıyordu. Belkide benim için döktüğü yaşların bir teselli hediyesiydi.

Tek adımda aramızdaki belkide kilometrelerce uzaklığı kapattı. Kolları tüm bedenimi aynı anda uyuşturucak kadar etkili bir zehir gibiydi. Kaskatı kesildim. Beynim düşünmemek için savaştı. Hayatımdaki tüm karamsar bulutlar dağıldı. Görünmez bir duvar ikimizi ardında gizledi...

Sarıldık..

Saniyeleri saydırdı bana. çünkü korkuyordum yasak olana el uzatmaya. Elimi uzattığım yasak meyveye elim değdiği an kefaret olarak elim kesilirdi. Kılıç yasak meyveydi, bende ona el uzatan günahkar. Ona ulaştığım an babam elimi keserdi, gözünü kırpmadan...

''Ağlama..'' Saçlarımdan bir rüzgar gibi sıyırıp geçen dudakları, kulağıma fısıldadı. Ağlama... Ağlamak zorundaydım, çünkü Kılıç'ı ilk öğrendiğim an arkama bakmadan kaçmam gerekirken yüzü gülsün diye evine gelmiştim. Bir mesaj atıp kısa kesebildim. arayabilir soğuk yapabilirdim. Ya da Adem abi beni gördüğünde sen haber verirsin diye umursamayabilirdim ama evine gelmiştim, ona gelmiştim...

''İntihar etti dediklerinde inanmamışsın.'' dedim kollarımı zorlukla ayırıp başımı eğdim. Merve'nin anlattıklarına göre Sakarya polisini ayağa kaldırmıştı. Her yerde beni aramıştı. Kafamı kaldıracağım sıra kolumdan tutup eve soktu beni.

''Boş ver bunları, olanları anlat bana.'' dediğinde, bırakmadığı kolumla salona çekti beni. Koyu gri yumuşak koltuğa oturduğumda, yanıma oturdu bana dönerek.

"Çocukluk arkadaşımın bir tanıdığında kalacaktım." Dediğimde, eklemek zorunda hissedip devam ettim. "Mahallenin iftiraya inandığını anladığımda, gitmek istememiştim ama Semih abi fazla bilenmiş, mecburen kıçımı kurtarmak için kaçtım." Dediğimde, kaşları çatıldı. Babam kısımlarını kendimden başka kimse bilsin istemiyordum, ki kız kardeşim Elif bile bilmiyordu.

"Sonra Merve'nin arkadaşı olan kızın adı Hayat, o yardımcı oldu. Kullandığı bir evi vardı, birkaç gün orada kalacaktım. Merve'ye de beni kimse bulmasın diye Hayat'da kalacağımı kimseye söyleme diye tembihledim." Dediğimde olayın saçmalığı ile sinirim bozuldu, yine güldüm. Kılıç bana anlamayan gözlerle baktığında alt dudağımı ısırıp kafamı iki yana salladım.

"Gerizekalı arkadaşım, Hayat'da kaldığımı kimseye söyleme derken, onu eylem olan hayatta kalmak sanıp herkese öldüğümü söylemiş." Dediğimde Kılıç'ın dudakları kıvrıldı. "Hadi lan oradan, o kadar da salak değildir?" Dedi inanamayarak. Sırıtıp maalesef dercesine kafa salladım.

Kılıç kahkaha attığında, fark etmeden biraz daha yaklaştım ona doğru.

"Sonra da size ders vermek için de yalanı devam ettirmiş." Dediğimde, Kılıç birkaç saniye yüzümü inceledi. Bir eli usulca kalktığında, tepkisizce ne yapacağını görmek için bekledim.

Bir eli yanağımı kavradığında, istemsizce kendimi yanağına yaslayıp hafifçe sürttüm.

Gözlerimi kapattığımda, onun bir melodi kadar nahif sesi ile yutkundum. "Apo.." Dediğinde, gözlerimi açtım. Bakışları yüzümde turladığında, "bir daha yapma." Diye emir verdi. Lakin söyleyiş tarzı öyle farklıydı ki, yalvardığını düşünebilirdim.

"Bakarız." Dediğimde, tek kaşını kaldırdı. Yanağımdaki eli usulca çeneme indiğinde, boğazım ile çenemin bitiştiği o kısmı kavrayıp hafifçe baskı uyguladı. Baskısı ile yüzüm hafifçe yukarı kaymıştı. Gülümseyip göz kırptım. "Tehdit mi edeyim?" Diye sordu benimkinin yansıması olan bir gülüş ile.

SerseriTahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon