KARANLIK AYNA| 10. BÖLÜM ~DÜNYANIN ESARETİ~

114 3 0
                                    

Karanlık Ayna| 10

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Karanlık Ayna| 10. Bölüm
Dünyanın esareti

Güneş ona ve dünyaya yapılan kötülükler sonucu bütün insanlığın yanarak ölmesini istermiş gibi bir sıcaklıkla kavuruyordu bizi.

Günlerdir uykusuz olan bedenim birde bu sıcakla iyice kötüye gidiyordu ama elimden gelen tek şey saat başı duş almaktı o kadar, bedenim öylesine uykusuzdu ki benim şu anda normal bir insanın kaldırabileceğinden çok daha kafeinli bir kahveye ihtiyacım vardı ancak onu bulmak bile bana imkansızdı.

Kaçıncı kez olduğunu hatırlamıyorum ama artık bir rutinim haline geldiği için canım sıkıldıkça sürekli yüzümü yıkıyordum, bedenim halsiz düşmesine rağmen bu birazcık iyi geliyordu sanki.

Uyumamak için yatağa gidemiyordum ve çok fazla güneş olduğu için pencerenin önünde de oturamıyordum, odadaki perdelerin hepsi siyahtı ve güneş yüzünden onları hiç açmıyordum, zaten karanlığa o kadar alışmıştım gibi ufacık bir ışık bile görmek gözlerimi sızlatıyordu.

Ben kendimi uyumayacağım yalanına inandırmaya çalışırken sırtımı yatağa yaslayarak oturdum ve kollarımı dizlerime doladım, sanki bu pozisyonda oturmak bana biraz enerji kazandırıyor gibi hissediyordum ama muhtemelen bunun zerre alakası yoktu ve beynim artık uykusuzluktan hasta olmaya başlamıştı.

Gözlerim ağır ağır kapanırken kendimi onları açık tutmak için zorlamadım, zihnim hafif bir uykuya dalıyorken kapı hışımla açıldığından refleks olarak gözlerimi panikle açıp ayağa kalkmıştım. Kısa bir anlığına bütün bedenim uyandı.

Odaya hızla giren Pars önce gözleriyle odada beni aradı, zehir gibi gözleri beni bulduğunda öfkeyle soludu, "Sen ne halt ettiğini sanıyorsun?" ne yaptığımı düşündüm ama hata yaptığım herhangi bir durum bulamadım bu yüzden açıklaması için konuşmasını bekledim

"Kendini yorgunluktan öldürmeye mi çalışıyorsun!" başını başka tarafa çevirerek bekledi, sanırım sakinleşmeye çalışıyordu. Ben onun öfkeyle gerilmiş yüzüne dalgınca bakarken bunu ona kimin söyleyebileceğini düşünüyordum, muhtemelen bana sürekli yemek getiren o hizmetli kadındı zaten ondan başka pek kimse bu eve girip çıkmıyordu anladığım kadarıyla.

Sesindeki öfke azalmadı ama bedeninin hareketli biraz daha sakinleşti, yüzünü yüzümle hizalayacak kadar eğildi "Sana söylemiştim," dedi yavaşça "Acı da çeksen, deliriyor da olsan, ölmek de istesen sen yaşayacaksın." son kelimenin üstüne özellikle baskı yapmıştı

"Sen bana ait olan bir şeyi alıp daha sonra kolayca bundan kurtulabileceğini mi sanıyorsun?" zihnim öylesine bitik haldeydi ki kullandığı kelimeleri anlayabilmek için birkaç saniye beklemem gerekiyordu.

Anladığım kadarıyla nişanlısının ölümüne değil de onun yaşamını elinden alan biri olmasına kızgındı, başımı iki yana sallayarak kendime gelmeye çalıştığımda neredeyse konuşamıyordum bile.

KARANLIK AYNA [+18] 🖤Where stories live. Discover now