11: Eğer ölseydim..

1.5K 179 25
                                    

Jungkook

Jimin daha dün evime gelmiş olmasına rağmen birbirimize alışmıştık. Jimin hemen benimsemişti burayı. Evimi sanki kendi eviymiş gibi rahatça kullanıyordu.

Çalıştığım kafeden eve yeni gelmiş. Telefona bakıyordum. Hala üstümü değiştirmemiştim çünkü oldukça üşeniyordum.

Neredeyse bir yarım saatin ardından yatak başlığına yasladığım sırtım acımaya başlayınca ayağa kalktım. Boy aynamın önüne geçtim ve tişörtümü çıkarıp yatağın üstüne fırlattım. İnce ama kaslı bir bedene sahiptim. Eğer tüm şu morlukları saymazsak. Neredeyse vücudumun heryerinde büyük morluklar vardı. Arkamı döndüm. Beklemediğim birşey görmemle şaşırdım biraz.

V'nin beni yere fırlatmalarıyla sırtım zedelenmişti. Belime doğru ilerliyorlardı. Ne kadar kabuk bağlamış olsa da kanıyorlardı. Geniş bir alan, kıpkırmızıydı. Vücudumun her yeri ağrıdığı için aldırış etmemiştim. Bir anda acıdığında merak etmiştim.

Ben hala bedenimi incelerken kapım tıklandı. "gelebilir miyim?" diye bir ses duydum ama çok da tınlamadım. Kendimden habersiz "hm hm" diye mırıldandım.

Jimin kapıyı açtığında durdu. Gözleri öylesine açıldı ki bir yerimin koptuğunu falan sanmıştım. "Jungkook" dedi tepki veremeden. Tekrarladı sonra. "J-JUNGKOOK" dedi endişeli bir şekilde bana yaklaşırken. Yüzü ağlayacak gibi bir ifadeye bürünmüştü. Hızlıca yanıma gelip vücudumdaki yaraları ve morlukları inceledi.

"Efendim Jimin" dedim onu izlerken. Yüzüme baktı. "S-sen.. Ne-ne oldu? Bunlar ne? Neler oldu?" Dolmuş gözlerle bana bakıyordu aşağıdan. Ne cevap vereceğimi bilemedim. Sadece yüzüne baktım uzun süre. Gülümsedim "Çok mu kötü gözüküyor yaa" dedim aynada vücuduma bakıp kıkırdarken. Jimin acıyarak bana bakıyordu. Gülümsememi indirdim ve ciddi bir şekilde yüzüne baktım "Çık odamdan Jimin!"

Sert söylemimle Jimin başta şaşkınlığa uğramış ve korkmuştu ancak inatçı kişiliği daha baskındı. "Hayır!" dedi gözlerime bakarak. "Hiç krem bile sürmedin mi? Buz bile koymadın mı? Hiç bakmadın mı kendine?" dedi öfkeyle karışık endişeyle. "Azar falan mı işitiyorum şuan? Elimde olmayan bir şey yüzünden?" dedim tek kaşımı kaldırarak. Jimin beni dinlemiyordu. "Eminim ki evinde krem veya herhangi bir ilaç bile yoktur değil mi?" dedi sinirle. Rahatça gülümseyerek "Hayır. Hiç ihtiyaç duymadım." dedim kollarımı birbirine kavuşturarak.

Jimin, "Sakın bir yere ayrılma!" dedi ve olabildiğince hızlı bir şekilde evden çıktı. Durdum. Durdum. Uzun bir süre. Sadece durup düşündüm. Beni önemseyen biri mi? Hah. Rüya görüyor olmalıydım. Sadece fazla gerçekçi. Benim için endişelendi, öğrenmek istedi, iyileştirmek istedi. Eğer ölseydim, ağlar mıydı? Çok ağlar mıydı benim için? Kısa bir kahkaha attım.

Ev kapısının tekrar açılmasıyla Jimin'in odama girmesini bekleyerek kapıya baktım. Yatağın üzerinde bağdaş kurmuş onu bekliyordum. Hızlı adımlarla yanıma geldi. Elinde küçük bir eczane poşeti vardı. Derin nefesler alıyordu. Koştuğu belliydi.

Yatağımın üzerine oturdu ve poşetteki kremi çıkarıp biraz eline sürdü. Daha sonra ise vücudumdaki büyük morluğa. Krem soğukluğu ve vücuduma temas eden parmakla dişlerimin arasından sesli bir nefes aldım. Acıyla yüzüm buruşmuştu. Jimin yüzüme baktı ve özür diledi. Sonrasında daha nazik bir şekilde kremi sürmeye devam etti. İkimizde konuşmuyorduk.

"Ben ölsem napardın?" dedim kısık bir sesle. Jimin elini vücudumdan çekmiş ve yumruk yapmıştı. Kafasını aşağı eğdi. Kesik bir nefes aldı ve kafasını kaldırıp işine devam etmişti. Gözleri dolmuştu.

"Bırak ölmeyi seni bu halde görünce bile ağlamamak çok zor. Ölürdüm, Jungkook. Ölürdüm. Hergün ölmüyormuş gibi tekrardan ölürdüm."

Gözlerindeki yaşlar teker teker akmaya başlamıştı. Jimin bana aşıktı. Ona karşılık verememek beni üzüyordu. Ona yalan söylemekte onu daha çok üzerdi.

Jimin işini bitirdiğinde kremi kutuya koyup ayaklandı. Ellerini yıkamak için lavaboya yöneldi. Ağladığını duyuyordum. Tercihim olarak ise duymamayı seçtim.

...

Bir süre bekledikten sonra tişörtümü tekrardan üstüme geçirdim. Saat 10'a geliyordu. Kahve yapıp salona geçtim ve televizyon izlemeye başladım. Jimin ile beraber televizyonda yayınlanan eski bir filmi izliyorduk.

Kahvemi bitirdiğimde hemen yanımdaki sehpanın üzerine koymuştum. Çıkan sesle yan tarafta yatan Jimin'de tatlı bir şekilde homurdanmış ve hareket etmişti. Uyuduğunu anladığımda daha fazla rahatsız etmemek için televizyonu kapattım. Yanına gidip üstünü örtüm ve ışığı kapatarak odadan çıktım.

Bardağımı mutfak lavabosunun içine bıraktım yavaşça. Düşündüm sonra. Jimin'i değil bu sefer, V'yi. Ne yapıyordu şuan acaba? Uyuyor muydu? Biz hala sevgili miydik? O yerden çıktı mı? Hala insanlar çoğalmaya devam ediyorlar mıydı? Odamda başka biri yer edinmiş miydi? O kan lekesini görüp benim gibi tepki vermiş midir o kişide? Sonra V koşarak yanına gitmiş midir?

Bunları düşünmek istemiyordum. Işığı kapatıp mutfaktan çıktım ve odama girdim. Aynada kendime baktım. Hala çökmüş bir suratım vardı. Eh, birilerinin beni beğenmesi umrumda değil zaten. Kendimi pek umursamıyordum. Yatağıma geçerken düşündüm.

'Ben neyi umursuyordum ki? Benim için endişelenip ağlayan bir çocuğu görmezden geldim. Vücudumdaki onca yarayı görmezden geldim. Duygularımı görmezden geldim, ki eğer hala varlarsa. Arkadaşlarımı görmezden geldim. Ailemin ölü bedenlerini umursamadan o evde bırakıp buraya geldim. Ben, ben gerçekten neden yaşıyorum. Hayat böyle mi?'

Mutlu muyum diye sordum kendime.

'Mutlu musun Jungkook? Şuanki hayatından mutlu musun? O çocuğu görmezden gelirken mutlu musun? O çocuğun sana verdiği değeri.. Yada vücudunu, kendini görmezden gelirken yüzün güldü mü? En son ne zaman gerçekten güldün Jungkook? 6 yaşında falan mı?'

Ben bunları düşünürken yorganın altındaki bedenim kendini derin bir uykuya bırakmak üzereydi.

...

Hergün aynıydı o günden sonra. Alarm ile uyan, işe git, işten dön, kahve iç, film izle, uyu. Tüm hayatım bundan ibaretti. Ta ki..

🌪

Biliyorum kısa oldu :(
Ama gerçekten başka birşey yok
Belki bölüm biraz sıkıcı gelmiş olabilir
Kafamdakileri toparlamak cok zor
Ve şu lanet ecstacy şarkısı kafamdan çıkmıyor
Güzel şarkı da
İki dk sal be abi abla
Herneyse işte
Boktan bi bölüm oldu özür dilerim
:(
Yinede Oy vermek isterseniz Sizi tutan yok
Belki biraz da yorum
Size kalmış
Neyse artık ben kaçar
🙋

👌

Behind The Mask | TaekookWhere stories live. Discover now