Hüzün

20 4 2
                                    


Saçlarını hep açık bırakırdı. Rüzgâr her bir teline değip onlarla dans etsin isterdi. Omuzlarından aşağı sarkan saçları, içinde çalan ritimle kendini rüzgâra bırakırdı. Bazen de yağmur damlardı saçlarına. Bir sarmaşık gibi tutunup aşağı doğru süzülürdü damlalar.

Güneş tüm ihtişamı ile tepede gülümserken saçlarının rengini değiştirirdi adeta. Alev alev yanardı saçları güneşi görünce. Dalgalanırdı bir yanardağın lavlarını andırırcasına.


Ama o gün diğer tüm günlerden farklı uyandı. Yatağında doğrulup aynanın karşısına geçtiğinde darmadağın olan saçlarına baktı. Önünde duran makası eline alıp kökünden kesmek istedi o alev alev yanan saçlarını. Uzun bir süre elinde makas ile öylece durdu. Her bir teli ile vedalaşır gibi konuştu saçları ile. Birden bakışı netleşti. Bir karar verdi. Elinde ki makas ile masayı tokatladıktan sonra sımsıkı ördü saçlarını. Öyle sıkı örüyordu ki kaskatı kesiliyordu saçı. O sabah uyanan hüznünü hapsetmek istiyordu. Gözlerinden süzülen damlaları kontrol etmeyi bıraktı. Yanağından aşağı inen küçük damlalar yüksek hıçkırıklara dönüştü.

Her bir bukleyi daha sıkı ördü ve nihayet sona ulaştı. Hıçkırıklarını sakinleştirdi. Elinde tuttuğu örgüyü ve içinde bastırdığı hüznü düşündü. Saçının ucuna içinde kalan son neşeyi temsilen renkli bir toka taktı. Aynaya yeniden baktı. Göz yaşlarını sildi ve hapsettiği hüznüne kazandığı zafer ile (belki de kendini kandırıyordu) gülümsedi.


Sirius'un Hikaye Evreni Opowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz