Kapının tıklatılıp birkaç kez kulpun indirilmeye çalışılmasıyla irkilsem de, hemen kendimi toparlayıp kapıya doğru yürüdüm. Kimin olduğunu bildiğim için rahatça babetlerimi ayağıma geçirip ağır ağır doğruldum olduğum yerde.

Derin bir nefes alıp kilitli olan kapıyı açtım, açtığım anda Serhat'la karşı karşıya kaldım. Kenara çekilip içeri girmesini beklerken, bakışlarının hedefinde olduğumu biliyordum ama kafamı dahi kaldırmadan içeri geçmesini bekledim.

Tam bir haftadır odada uyumuyordu çünkü uyuyamıyordu. Erkenden odaya girip kapıyı kilitliyordum gelmemesi için, büyük ihtimal o da çalışma odasında uyuyordu. Sabahları ise gelip odada ihtiyaçlarını giderip çıkıyordu, ama ben odadan çıktıktan sonra. Çünkü erken çıkıyordum. Arada bir yüzyüze geliyorduk sadece. Evde kovalamaç oynat gibi kaçıyordum ondan.

Birkaç saniye daha bekledi, ona bakmamı istediğini bilsem de inadına bakmadım, nihayet bunu anlayınca geçti içeri. O girdiği esnada ben çıkacakken kolumdan tutmasıyla durmak zorunda kaldım. Bezgin bir nefes verirken kolumu sertçe elinden kurtarıp, yüzüne bakmadan bekledim. Ne söyleyecekse biran önce söylesindi. Yoksa uğraşamazdım hiç.

Aradan geçen birkaç saniye sonra dayanamamış olsa gerek ki, "Hawar..?" Dedi. 'Yüzüme bak' der gibi.

Yüzüne baktım. Gözümün önüne kumayı kabul edişi geldi, ben utandım onun yerine, hızla gözlerimi çektim tekrar.

"Yüzüme bak Hawar..." dedi sitemkar bir şekilde.

"Neden?" Buz gibi çıkan sesim, beni bile şaşırtmıştı.

"Bunun herhangi bir nedeni olabilirmi sence? Ben senin kocanı-"

Lafını kestim buz gibi sesimle, "Kumayı kabul eden kocam mı?" Tam gözlerinin içine baktım, en derinine. Belki pişmandır diye... Ama yok. Hiçbir şey yoktu, belki de ben göremiyordum... Yada bu olayı sadece ben kendi kafamda düşündükçe abartıyordum, çünkü hiçbir şey olmamış gibi davranıyorlardı. Herkes.

"Hawar..!" Dedi uyarır gibi. "Biliyorsun, ben istesemde istemesem de aşiretin kararına karşı duramayız. Aşiret bir karar vermişse bunun geri dönüşü olmaz, sende biliyorsun... "

"Merak ettim de Serhat, bir kez olsun karşı çıktın mı? Yok olmaz, ben karımın üstüne kuma getirtmem dedin mi? Allah rızası için merak ettim, söylesene, bir kez olsun dedin mi?" Merak dolu sesim ona ulaşınca yutkundu. Keza verecek cevabının olduğunu sanmıyordum. Alayla güldüm ona bakarken, "Ne yani bir kez olsun, kabul edilmeyeceğini bilsen de itiraz ettmemişsin, birde gelmiş burada kocalık sıfatı altında bana kocam olduğunu mu söylüyorsun?.." Sinirlerimin bozulduğunu gösteren histerik bir kahkaha attım.

"Hawar... düzgün konuş."

Gülüşüm kesildi, "Ne o? Yalan mı söyledim bilmeden?" Düşünür gibi yaptım önce, "Yok ya... Esksiği var fazlası yok, öyle değil mi?"

"Hawar..!" Dedi dişlerinin arasından. Sinirden şakalarındaki damarlar şişmişti. Umurumda değildi. İstediği kadar sinirlensin, yeter ki bu aralar benden uzak dursundu.

Sahte gülüşümü bozup, gözlerimi daha fazla yüzünde tutmadan çektim üstünden. Tam çıkacağım sırada gözüme kapının anahtarının ilişmesiyle, tekrar dönüp kapının iç tarafında takılı duran anahtarı çekip çıkardım. Maazallah ne yapacağı belli olmazdı.

Yüzüme şaşkınlık dolu bir ifadeyle baksa da umursamadım, kapıyı arkamdan çekeceğim sırada, sinirle "Yeter bu kadar!" Dediğini duysamda kapıyı çoktan çekmiştim bile.

Yeni yeni aydınlanmaya başlamış havaya bakarken derin bir nefes çektim içime. Gözlerimi konakta gezdirdim yavaşça, mutfakta çalışan kızlardan başka kimse yok gibi duruyordu, fakat kapanan kapı sesiyle bakışlarımı aşağıda kalan yan tarafıma çevirdim.

HAWAR Where stories live. Discover now