✣ ⅩⅠⅠⅠ ✣

Começar do início
                                    

"Bilmiyorum." diyebildim. Bakışlarım kucağımda birleştirdiğim ellerimdeydi. "Bana ne olduğunu anlayamıyorum."

Namjoon, geçmişte yaşadıklarımı bilmiyordu. Eski erkek arkadaşımla korkunç şeyler olduğunun farkındaydı sadece ama anlatmam için hiç zorlamamıştı beni.

"Bunun o doktor bozuntusuyla bir ilgisi var mı?" diye sordu.

Bakışlarımı ellerimden ayırıp yüzüne çevirdim.

"Hayır." dedim.

"Emin misin?" derken keyifsizce güldü. "Bana pek öyle gelmedi de."

"O da ne demek?"

"Şu demek, Taehyung. Dün akşam Inyeop'u öpmüşsün, sonra ağlayarak geri çekilmişsin. Çekip gitmişsin. Seni aradığımda konuşmak istemiyorsun, o adamın evinde kalıyorsun. Sonra dün gece gelip seni alıyorum, yine aynı herifin evinden ağlayarak çıkıyorsun. Bana ne olduğunu anlatmıyorsun, bugün... Az daha ölecektin. Bunun ne demek olduğunun farkında mısın?"

Bir şey söyleyemedim. Konuşmaya devam etti. "O haldeyken Inyeop seni arayınca ona doktorun adıyla seslenmişsin. Inyeop beni aradı, apar topar evine geldik. Güvenlik görevlisine yalvar yakar kapını açtırdım. Seni aldık, hastaneye getireceğiz, bir baktık doktor da orada. Üstüne üstlük ikimizin de ağzına sıçtı, sanki kendisi bir bok biliyormuş gibi. Inyeop'u itip seni aldı kucağından. Nereye gideceğimizi söylemedi, onu takip ettik arkasından. Miden yıkanana kadar burayı birbirine kattı. Inyeop'a siktirip gitmesini söyledi. Kavga edeceklerdi, ben ayırdım. Odaya geldik yine başında. Hangi doktor hastası için yapar böyle şeyleri? Aranızda ne yaşandı da bu haldesin?"

Her seferinde beni biraz daha şaşırtmayı nasıl başarıyordu, bilmiyordum.

Duyduklarım gözlerimin kocaman açılmasına sebep olmuştu. Doktoru bunların hiçbirini yaparken hayal edemiyor değildim artık, sinirlendiğinde nasıl biri olduğunu az çok görmüştüm ama yine de düşünemiyordum bunların yaşandığını.

İşin komik kısmı ise, aramızda neredeyse hiçbir şey yaşanmamış olmasıydı.

"Bir şey yaşanmadı." dedim, boğazımı temizleyerek. "Düşündüğün gibi bir şey de yok zaten. Konu da onunla ilgili değildi."

"Yalan söylerken yüzüme bakma bari." dedi. "Gözlerinden anlamıyor muyum sanıyorsun?"

"Yalan söylemiyorum." Dizlerimi kendime çektim. "Gerçekten. Doktora sorsan o da aynını söyler. Aramızda bir şey yok."

"Hoşlanıyorsun ondan."

"Hayır."

"Evet." dedi. "Ona nasıl baktığını görmedim sanki. Sebebi o değilse bile etkisi var, değil mi?"

Yani, elbette vardı ama bunu sesli olarak dile getirmek bana çok güçsüz hissettireceği için yanıtlamadım. Başımı iki yana salladım sadece.

"Neden o zaman?"

"Ölmek istedim çünkü." Cümle dudaklarımdan dökülür dökülmez buz kestim. Namjoon da duraksadı.

"Çok yalnız hissettim, Namjoon. Kimsem yokmuş gibi."

"Beni de mi düşünmedin?" diye sordu, sesi alçalmıştı. "Aklına hiç mi gelmedim?"

"Geldin." dedim. "Elbette geldin ama sen bensiz de yaşayabilirsin."

"Gerçekten böyle mi düşünüyorsun?" Şok olmuş gibiydi. "En yakın arkadaşımsın sen benim, Taehyung."

"Özür dilerim." dedim. "Haklısın. Sen de benim en yakın arkadaşımsın ama anla beni. Senin benden başka da onlarca seçeneğin var."

Midnight Sessions | TaekookOnde histórias criam vida. Descubra agora