Fourteen

77 8 61
                                    

Derin nefesle başlıyoruz 💨

Bu bölümü Jungkook'a güvenerek yazıyorum🙊

İyi okumalar 🤡

|✓|

Herkes çadırlarına çekilip uyurken, Hoseok çadırının içindeki boğucu havadan bunalmış, dışarı çıkmıştı. Gittikleri yer, şehir merkezine çok da uzak değildi. Fakat yıldızlar ve ayın ışık vermesini engelleyecek kadar  yakın da değillerdi. Hafif, sönmeye yüz tutmuş ateşin başında oturuyor,kendi kendine şarkı mırıldanıyordu.
Çadırların arasından gelen çıtırtı sesiyle oyalanmak için eline aldığı küçük dal parçasını yere bıraktı.

Tam arkasını dönüp çığlık atmaya hazırlanırken, dudaklarına kapanan yumuşak ve ince deriyle bir nevi çığlığı içine kaçtı. Kim tarafından öpüldüğünü görmek için gözlerini açtığında, karşısında sevgilisini gördü.
Sevgilisini görmesi öpüşmenin içinde hafifçe gülümsemesine sebep olmuştu. Ayrıldıkları zaman,
"Gecenin bu saatinde, üstelik tek başına dışarda ne yaptığını sorabilir miyim?"

Hoseok sahte bir telaşla dudağını ısırdı,bu da Yoongi'nin bakışlarını o yöne çevirmesini sağladı.
Yoongi'nin,Hoseok karşısında sağlam durması mümkün değildi. Yaptığı her hareketten,rastgele yaptığı bir yüz ifadesinden bile delice etkileniyordu."Sadece birazcık canım sıkılmıştı. Çadırda çok boğuldum. Uyku da tutmayınca.."

Hoseok'un hafiften titremeye başladığını gören Yoongi, üzerindeki hırkayı çıkarmış Hoseok'un omuzlarına atmıştı. "Üşüyorsun." Hoseok telaşla başını sallamış geri giymesini söylemişti. Lakin Yoongi çoktan kollarını zorla hırkanın içinden geçirip, fermuarını yukarıya doğru çekmişti.

"Ellerin buz gibi olmuş,bir de istemiyorum diyorsun."
"Gerek yoktu."
"Vardı."

Hoseok sadece başını sallamakla yetinip,Yoongi gelmeden önce yaptığı şeyi yapmaya başladı. Kendi kendine düşünce âlemlerine dalarken belinden karnını doğru uzanan ellerle tüm düşünceleri puf olup uçmuştu adeta zihninden..
Hırkanın açıkta bıraktığı boynuna aldığı kelebek öpücüklerle ve yavaştan tekrar harlanmaya başlayan ateşle iyice ısınmıştı.

"Mutlu musun seni buraya getirdiğim için?"
"Çok..."

Arkasını dönen Hoseok, sevgilisinin yavru kediyi andıran yüzünü izlemeye başlamıştı. Bakışları ince dudaklarına kaydığında,Yoongi diliyle onları ıslatmış konuşmuştu.
"Neden benimle aynı çadırda kalmadınız küçük bey"
Hoseok kaşlarını çatarak isyan etti.
"Çünkü, çünkü rahat durmayacağınızı biliyordum bayım."

"Peki şuan rahat duracağımı zannediyor musun?"
"Ne-"

Sözünü sevgilisinin ince dudakları tamamladı. Havada asılı kalan ellerini sevgilisinin boynuna dolayıp, istediğini yapmasına izin vermişti. Üst dudağını dudakları arasına alan Yoongi ile hayatında ilk defa bu kadar ileri gitmenin heyecanını yaşarken,
Her an birinin çadırdan çıkıp onları basmasını bekliyordu.

Fakat normalde  gecenin beşi de olsa gelip onları rahatsız edecek maymunlar şuan zebani uykusuna yatmışlardı sanki. Belindeki ellerin birinin bacaklarına inip baldırlarını okşamasıyla bütün vücudu baştan aşağı titredi. Karşılık vermesi için uyarıldığında o da ayak uydurmaya çalıştı.

"Bence burada durmalıyız, Baykuşların porno izlemeyi sevdiklerini düşünmüyorum."

|✓|

"Ey kamp ahalisi uyanın!" Shuhua herkesin çadırını sırayla geziyor ve onları rahatsız ederek uyandırıyordu. Sabah sabah nereden geliyordu ona bu enerji,bilinmez..
Herkesi farklı farklı pozisyonlarda buluyordu. Mesela sabah kalktığında yanındaki çadır ters dönmüştü. Bu çadır Namjoon'un çadırıydı..Fakat o da ne? HOSEOK ÇADIRINDA YOKTU!

"ZEBANİLER,ZEBANİLER HOSEOK'U KAÇIRMIŞLAR."

Herkes uykulu bir şekilde Shuhua'nın dediklerini dinliyorlar fakat kimse onu kale almıyordu.
Bu kötü haberi Hyunguna vermek için çadırına doğru koştu. Seri hareketlerle açtığı çadırın içinden ikinci bir  kişi çıkmıştı. İkinci kişinin uyandığı zaman, gözleri resmen yuvalarından çıkmıştı."HOSEOK!HOSEOK NE İŞİN-"

Hoseok çığıran arkadaşının ağzını eliyle kapattıktan sonra adeta yuvarlayarak kovmuştu çadırdan.
Gelen bağırtı ve gürültülere uyanan Yoongi, yaklaşık beş dakika sevgilisinin ayakta uyumasını izleyip,
Daha fazla dayanamayarak çok sevdiği sevgilisini kolundan çekmiş, bu harekette Hoseok'un sinirlenmesine ve kendisinin sert olduğunu düşündüğü yumruklarını göğsünde hissetmesine neden olmuştu.

"Uykum var. Shuhua cadısı yüzünden erken kalkmak zorunda kaldım. Nefret ediyorum sizden ya,biri uykumdan uyandırı,biri heyecandan uykumu böler."

Yoongi, Hoseok'un dediklerini karşın kahkaha atmamaya çalışıyor, dudaklarını birbirine bastırarak gülmesini engelliyordu."Hoseok."

"Ne?"
"Hoseok."
"Hmm?"
"Hoseok."
"Ebenin götü Hoseok. Ne var ne söylesene be adam."

Yoongi dayanamayıp kahkahasını serbest bırakmıştı.
Hoseok tatlı bir sinirle ona bakarken,Yoongi ciddileşip,
Kulağına eğilmişti."Dün ki işimize devam mı etsek? Yarım kalmıştı."


_______

Diğer bölüm...

Smut yazmadığım için kısa oldu malfsl

Nasib diğer bölüme

¿,

casa mia || yoonseokWhere stories live. Discover now