26

790 91 119
                                    

"Aradığınız kişiye şu anda ulaşılamıyor. Lütfen daha sonra tekr-"

Telefonun ucundan Maiya'nın sesi yerine telesekreterin sesi Satoru'nun kulaklarını doldurduğunda kendi kendine "Kaçıncı tekrar deneyişim bu biliyor musun?" diye sinirle söylenerek telefonunu kırmak ister gibi sertçe yemek masasına bıraktı.

Saat akşam dokuzu geçeli yarım saat oluyordu ve ek mesaiye kalması gerektiğini, ararsa veya mesaj atarsa ona ulaşamayabileceğini söyleyen Maiya hâlâ ortalıkta yoktu.

Kesinlikle, bu gecenin planladığından çok daha farklı geçebileceği düşüncesi aklının ucundan bile geçmemişti.

Derince bir nefes çekerek ciğerlerini doldururken iki eliyle sıkıntılı bir şekilde yüzünü ovaladı, bir süre yüzü kapalı bir şekilde öylece bekledi.

Her geçen dakikada düşünmek istemediği olumsuz düşünceler zihninde yer ediniyor ve ruh hâlini dibe çekiyordu.

Yolunda giden her şey yolundan çıkıyordu ve bu huzurunu fazlasıyla kaçırıyordu. Ne yapması gerektiğini bilemiyordu. Her şeyi tekrar yoluna koymaya çabalarken daha çok yoldan çıkarıyor gibiydi.

Sıkıntısını arttıran bin bir çeşit düşünce dolaşırken zihninde, parmaklarının arasından masanın üstünde duran pasta çarptı gözüne. Ellerini yavaşça yüzünden indirdi. Omuzları, hissettiği hayal kırıklığı sebebiyle düşükken yüzünde hüzünlü bir ifadeyle saatler önce heyecanlı ve mutlu bir şekilde hazırladığı masada gezindi gözleri.

Kendi doğum gününde, sevgilisi Maiya ile romantik bir kutlama yapmak için hazırladığı masa.

Çok fazla bir şeyden oluşmuyordu aslında. Vazoda bugün aldığı çiçekler, şamdana oturtulmuş mumlar, bir şarap şişesi, iki kadeh, sevdikleri birkaç atıştırmalık ve iş çıkışında eve gelmeden önce aldığı çikolatalı -Maiya'nın en sevdiği pasta türü olduğu için bunu almayı tercih etmişti- bir doğum günü pastası.

Doğum günlerine fazla anlam yüklediği söylenemezdi. Kutlanmış veya kutlanmamış, önemli değildi. Her sene şirkettekilerin düzenlediği kutlamaya katılır, özel olarak başka hiçbir şey yapmazdı.

Sadece, bu sene farklı bir şeyler olsun istemişti. Geçen senelerin aksine bu sene sevgilisi Maiya vardı ve doğum günü akşamını onunla baş başa geçirmek istemişti.

Pasta yerler ve öpüşürlerdi. Birbirlerinin varlığından keyif alırken hoş bir sohbet ederler ve biraz daha öpüşürlerdi. Şarap içip biraz sarhoş olurlar, sonra belki de sevişirlerdi.

Çok fazla bir şey istemiyordu. Bu, Satoru'nun kesinlikle aldığı en iyi doğum günü hediyesi olurdu.

Ama... O şu an yanında bile değildi.

Sürekli, en ufak bir şeyden bile çıkan tartışmalar yüzünden ilişkilerinin garip bir hâl aldığının elbette ki farkındaydı. Ona karşı sevgisi hiçbir şekilde azalmamış, aksine fazlasıyla, ne yapacağını bilemeyeceği kadar, artmıştı ancak ilişkilerinin ilk zamanlarındaki o sıcaklığı tam olarak hissettirmiyordu.

Soğuktu.

Maiya kendisinden git gide uzaklaşıyor gibi hissediyordu ve bundan ölesiye nefret ediyordu.

Yatak odalarında son bulan her kavgalarının ardından araları her zamankinden daha sıcak olsa da çıkan bir sonraki kavgada, bir öncekinden daha da soğuk oluyordu.

toxic, so addictive | gojo satoruWhere stories live. Discover now