22

868 103 146
                                    

"Satoru, elbisemin fermuarını çekebilir misin?"

Birkaç saat içinde gerçekleşecek olan Ijichi'nin düğün töreni için hazırlanırlarken Maiya, siyah takım elbisesinin içine giyeceği beyaz gömleğinin düğmelerini iliklemekte olan Satoru'ya seslenerek bakışlarının ona dönmesini sağladı.

Aynanın önünde, Satoru'nun takım elbisesiyle uyumlu olması için giymeyi tercih ettiği, dizlerinin üstünde biten ve vücudunu saran siyah elbisesinin üstünde duruşuna bakarken Satoru mutlulukla gülümsedi ve kalan birkaç düğmesini de iliklerken ona doğru ilerleyip tam arkasında durdu.

Aynadan ikisinin gözleri buluşurken Satoru'nun yüzündeki gülümseme Maiya'nın da dudaklarının kıvrılmasına sebep oldu.

İki hafta önce, Maiya'nın Megumi'ye bakmaya gittiği gün aralarında çıkan gerginlik fazla uzamadan aynı gün içinde son bulmuş, Satoru'yu rahatsız eden ve hakkında neredeyse hiç konuşmadıkları konu o günden beri bir daha açılmamıştı bile.

Maiya dediği gibi bir saat sonra eve geldiğinde sinirli hissediyordu. Satoru ile yüzleşmek istemediği için kapıyı çalmak yerine anahtarıyla açmayı tercih etmişti ancak sabırsız bir şekilde onun eve gelmesini bekleyen Satoru, kapıyı açtığı an duvara yaslanmış bir şekilde karşılamıştı onu.

Satoru'nun yüzüne baktığında Maiya'nın görmeyi beklediği ifade endişeyle karışık bir üzüntü değil, sinirdi. Çünkü mesajlarından tam olarak o hissi almıştı ama karşılaştığı bu ifadesi birkaç saniye duraksamasına sebep olmuştu. Siniri bir anlığına geçer gibi olsa da aklında dönüp duran Satoru'nun ona imâlı bir şekilde attığı 'evin yolunu bulabilirsen tabii' mesajı sinirini hafifletmek için yeterli gelmemişti.

Her zaman kapıda birbirlerini karşılarken yaptıkları öpüşme ve birbirlerinin kolları arasında vakit geçirme klasiklerini gerçekleştirmemişlerdi o gün. Maiya odalarına çıkmak için onun yanından yüzüne bile bakmadan geçip giderken sadece 'zor oldu biraz ama evin yolunu bulabildim' demiş ve Satoru da ağzını açıp tek kelime edememiş, öylece arkasından bakakalmıştı.

Maiya saatlerce odalarından çıkmamıştı. Satoru ise -uğruna her şeyi feda edebileceği- birinden ilk defa böyle bir tavır alınca ne yapacağını bilememişti. Bildiği tek şey, aynı evde olmalarına rağmen Maiya'dan böyle uzak kalmaktan nefret edişiydi.

Onunla konuşamadığı her dakika içi içini yemişti Satoru'nun. Kafasının içinde çeşitli senaryolar kurarak içindeki endişeyi büyütmüş ve onu kaybetme korkusu tüm vücudunu sarmıştı. Öyle ki bu hâle gelmelerine sebep olan ve onu rahatsız eden konuyu bile önemsiz görmeye başlamıştı.

Defalarca üst kata çıkıp onunla konuşmayı denemişti ama her seferinde kapının önünde bundan vazgeçip geri dönmüştü. Maiya ile konuşup ona sarılmak ve onu öpmek istemişti ancak yanına gittiğinde saatler önceki soğuk bakışları ve sesiyle karşılaşmaktan da korkmuştu.

Maiya'dan uzak kalmaya daha fazla dayanamadığında mutfağa girip aralarının düzelmesi umuduyla ikisi için akşam yemeği hazırlamıştı. Tüm cesaretini toplayıp onu yemeğe çağırdığında ve Maiya da aşağı indiğinde nihayet konuşabileceklerini sanmıştı ancak ne yemek yerken ne de bulaşıkları beraber toplarken ağızlarını açıp tek kelime etmişlerdi.

Maiya konuşacakmış gibi değildi ve Satoru da herkesle çekinmeden sohbet edebilmesine rağmen ağzından çıkacak bir laf yüzünden Maiya'yı kaybetmekten korktuğu için ağzını açıp tek kelime etmeye çekinmişti.

toxic, so addictive | gojo satoruHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin