7

1.5K 119 173
                                    

"Hava sıcak, kravat boğuyor, insanlar sahte ve bu davet çok sıkıcı," Satoru, küçük ama yüksek masaya yaslı olan sol kolunu kaldırıp boynundaki sıkı kravatı hafifçe gevşetirken dudaklarının arasından bir nefes bıraktı. Bulunmak istemediği bir yerde bulunduğu için zaten memnuniyetsizdi ve sağ elindeki, masaya yüzünü buruşturarak bıraktığı içi saydam sıvıyla dolu kadeh bu memnuniyetsizliğini daha da katlıyordu. "Ayrıca bu içtiğim en kötü beyaz şarap."

Masanın karşı tarafındaki takım elbiseli, siyah saçlı ve siyah çerçeveli gözlüklü adam, asistanı Ijichi, Satoru'nun söylenmesini sabırla dinledi, ki bu yapmakta oldukça iyi olduğu bir işti.

İş dünyasındaki birinin verdiği klasik davetlerden birindelerdi. Açık havada, kiralanmış bir bahçedeki bu davet, hayatının aşkıyla tanışacağından bihaber olan Satoru'ya göre zaman kaybından başka bir şey değildi. Akşam vakti olmasına rağmen sıcağın kendini hâlâ gösterdiği bu havada takım elbise giymek ise verilebilecek en saçma kararlardan biriydi büyük ihtimalle.

Ortama iç bayan klasik keman sesi hakimdi ve buna yüksek masaların etrafında toplanan insanların sahteliklerle dolu sohbetleri ve kahkahaları eşlik ediyor, Satoru ve asistanı Ijichi ise kenarda sayılabilecek ve aşağı yukarı tüm masaların göründüğü bir masada öylece durup insanları izliyorlardı. Bir de buna ek olarak Satoru, selam vermek için yanlarına gelen insanlarla sahte bir samimiyetle sohbet ediyor ve ona yolladıkları sahte gülümsemelere aynı şekilde karşılık veriyordu. Sadece çıkar ilişkisi içinde olduğu insanlara bu bile fazlaydı ona göre ama çıkar ilişkilerini korumak için en azından bunu yapmak zorundaydı.

"Daha ne kadar burada kalmamız gerekiyor Ijichi?" Satoru sıkıldığını açıkça belli eden bir şekilde konuştuğunda Ijichi'nin bakışları onu buldu. Satoru, üzerine mükemmel bir şekilde oturan pahalı takım elbisesi, dağınık bir şekilde geriye taranmış beyaz saçları ve akşam vakti olmasına rağmen nereye baktığını belli etmediği ve görmek istemediği bu insanları görmesini sınırlandırdığı için hâlâ takıyor olduğu, mavi gözlerini saklayan dikdörtgen çerçeveli güneş gözlüğüyle oldukça karizmatik görünüyor, tüm bakışları kolaylıkla üzerinde toplayabiliyordu.

"Daha yarım saat bile olmadı efendim," diyerek cevap verdi Satoru'ya Ijichi. Uzun zamandır bu tür davetlere katılmayı reddeden ve bu tür davetlerden hoşlanmayan Satoru'nun şu an ne kadar sıkıldığını açıkça görebiliyordu. "En azından bir veya bir buçuk saat daha burada görünsek iyi olacaktır."

"Bir buçuk saat mi?" Satoru dehşet içinde sordu. Sabrının son kırıntılarını harcarken burada biraz daha fazla kalabileceğini düşünmüyordu. "Bir buçuk dakika bile duramam ben burada."

"Biliyorsunuz, bu şirketin yararı için," Ijichi, gözlüğünü düzelttikten sonra konuştu. Satoru'nun bu hallerine oldukça alışıktı. "Böyle davetlerde görünüp iş dünyasındaki insanlara kendinizi hatırlatmanız önem arz ediyor."

"Beni unuttuklarını mı söylemeye çalışıyorsun?" Satoru, güneş gözlüğünün altından bir bakış attı Ijichi'ye. "Beni kim unutabilir?"

"Sizi unutmak mümkün değil," diyerek sıklıkla yaptığı şeyi yapıp Satoru'nun egosunu okşadı Ijichi. "Ama bildiğiniz gibi iş dünyası biraz acımasız, sizin zeki ve yakışıklı olmanız yeterli olmuyor. İnsanlar umursamaz olduğunuzu düşünebilirler."

toxic, so addictive | gojo satoruWhere stories live. Discover now