Baba

111 10 9
                                    

"Babam aradı." Nihat tenceredeki çorbayı karıştırmayı bırakıp bana döndü şaşkınlıkla. "Görüşmek istiyormuş. Öğleden sonra üçte gelmemi söyledi. Ben de ne zaman müsait olursam o zaman gelirim, dedim."

"Ayarı çekmişiz." Nihat hafifçe gülerek tencerenin altını kıstı ve tekrar bana döndü.

"Tamam beni kovmuş olabilirler ve kavga etmiş de olabiliriz. Ama onun çalışanı değilim." dedim omuz silkerek. "Eğer gerçekten konuşmak istiyorsa istisna gösterebilir. Gösteremiyorsa zaten konuşacak bir şeyimiz yoktur."

Nihat sırtımı sıvazlayıp beni tezgahın önündeki taburelere doğru yönlendirdi. "Umarım düzeltmek için aramıştır."

"Muhtemelen medyaya yeterince iyi bir açıklama yapamamıştır. Ya da medyadan biraz daha ilgiye ihtiyacı vardır."

Nihat iç çekip saçlarıma geçirdi parmaklarını ve masaj yapmaya başladı. "Keşke önerebilecek başka bir şeyim olsa ama muhtemelen öyledir." Kafamı kaldırıp ona baktığımda şefkatle gülümsedi. "Seninle gelmemi ister misin? Dışarıda beklerim. Ya da girişte?"

"Dersin yok mu bugün?"

Nihat omuz silkti. "Gidesim yok zaten."

"Saçmalama, halihazırda çok fazla ders kaçırdın zaten. Ben gider gelirim hemen. Zaten çok uzun süreceğini sanmıyorum."

"Gerçekten, gelebilirim. Sorun yok benim için."

"Hayır, dersine gidiyorsun. Ben de çıkınca yanına gelirim. Tamam mı? Sonra da biraz parka uğrarız."

Saçımı karıştırıp bir şey demeden arka tarafa gitti ve ocağı kapattı. "Çorba veriyorum." dedi. Ben de onaylar şekilde mırıldandım. İki kasaye domates çorbası koyup tezgaha bıraktı ve dolanıp yanıma oturdu.

Önce çorbanın kokusunu iyice içime çektim. En sevdiğim çorbaydı ve şerefsiz Nihat da çok iyi yapıyordu. İştahla yemeye başladığımda Nihat da sakince kendininkini yiyordu.

"Yarın bizimkileri çağıralım mı? Bir şeyler oynarız, film falan izleriz. Uzun zaman oldu."

"Bana uyar. İstersen haber veririm ben."

"Olur." Nihat'a gülümseyip tekrar çorbama döndüm. Okulda ne kadar görüşsek de arada bir dışarıda buluşsak da hepimizin toplanıp birimizde buluşma yapmayalı baya oluyordu. Özlemiştim hep beraber takılmayı.

...

Babamın odasına kapıyı tıklamadan girdiğimde ve bana gözlerini diktiğinde bir an yine o uzun soluklu nasihatlarına başlayacak sandım. Normalde olsa ve acelem yoksa kesinlikle dikkat etmeye en azından çalışırdım ama biraz tavır yemeyi hak ediyorlardı. Hatta birazdan da fazlasını...

Bana ve önümdeki bebek arabasına kısa bir bakış attıktan sonra "Hoşgeldin." dedi. Sesi normalde olduğundan daha yorgundu ama aldırmadım. Onun çağırmasını beklemeden bebek arabasını masaya doğru sürüp koltuğun yanında durdum. Melek'imin uyuduğundan emin olup koltuğa bıraktım kendimi. "Hoşbuldum." dedim gayet keyifli bir şekilde. Siklemediğimi düşünmelerini istiyordum. Böylece duygularımı sömürmeye çalışmazlardı.

"Evini satmışsın, nerede kalıyorsun şu an?"

"Bunu öğrenmek için çağırdıysan adamlarına sorabilirdin. Ya da bir çılgınlık yapıp gizliliğime saygı duyacaksan da telefonda sorabilirdin. Gelmeme gerek yoktu."

"İyi bir yerde olduğundan emin olmak istedim sadece."

"Bunun için oldukça geç kaldığının ve davranışlarının birbiriyle ne kadar çeliştiğinin farkındasındır umarım. Çünkü bu çok komik." Elimden gelen en sinir bozucu yüz ifademi takınarak gülümsedim.

Baba Aranıyor! | bxbWhere stories live. Discover now