4.Bölüm

456 17 4
                                    

🌙İyi okumalar! Vote atıp takip etmeyi unutmayıın🩶🌙

Tam da tahmin ettiğim gibi Marcus'du. Köşede kendini net bir şekilde saklayamadığı için kolunu görmüştüm.Hiç bir tepki vermeden gözlerine baktım.
Marcus:Seni astronomi kulesine çıkarken gördüm,arkandan da o Malfoy çıktı! Siz sevgili falan mısınız!? Hayırdır!
Göz devirerek sertçe kolumu ondan kurtardım.
Adel:Sanane?! Ayrıca bağırma geri zekalı yakalanacağız!
Yeniden bileğimi sertçe kavradığında sinirle gözlerinin içine baktım.Ona iyice yaklaştım,neredeyse burunlarımız deyecekti.Kalbim deli gibi atıyordu ama hayır şuan atak geçirmemeliyim.
Adel:O elini bir yerlerine sokmadan çek!
Ayrıca kiminle sevgili olduğumu,kiminle oturduğumu hatta kiminle yattığımı sana mı soracağım? Sen gidip o Parker ile öpüşebilirsin. Ne yaparsan yap. Ben seni sorgulamıyorum, sen de beni sorgulamayacaksın Hill! Bitti! İçimde sevgi falan kalmadı!
Sinirle kolumu sıktı,
Marcus:Saçma sapan konuşma Adel! Kaç senelik ilişkimiz var bir öpüşmeyle tüm sevgi yok olamaz!
Tiksinerek yüzümü buruşturdum.
Adel:Sen böyle değildin. İğrençsin,pisliğin tekisin! Sakın Hill, artık yanıma gelme rahat bırak beni!
Kolumdan tutarak beni kendine çektiğinde neredeyse dudaklarımız değiyordu. Kafamı geriye atarak onun kirli dudaklarından kurtuldum. Bu sefer yumruğu gözüne geçirdiğimde seslice inledi ve geri çekildi. Hızlı adımlarla koridoru dönüp odama girdim. Kapıyı kapattığım an yere oturdum. Pansy'i uyandırmamak için sessiz kalmaya çalıştım. Pansy hareketlenince hemen ayağa kalkıp yatağa girdim. Ona arkamı dönerek yattım. Yataktan doğrulduğunu hissettim,daha sonra yeniden uzandı. Derin nefeslerle kalp atışlarımı zor da olsa düzelttim.Çekmeceme sigara paketimi koyup kilitledim. Ben de uykuya daldım.
.
.
Sabah yine erkenden uyanıp işlerimi hallederek giyindim. Pansy'de hazır olunca birlikte Büyük salona indik.Yine bizden önce gelmişlerdi.Biz de onların karşısına oturarak günaydınlaştık.Tabağıma birkaç şey aldım.Bakışlarım kapıya takıldığında sinsice gülümsedim. Marcus'un gözü morarmıştı ve sinirle bana bakıyordu.
Pansy:Ne olmuş lan buna?
Hepsi bakışlarını Marcus'a çevirdi,Tom'un baktığını görünce bakışlarını benden çekerek masasına yürümeye başladı,o sırada yanına koşarak Parker geldi. Endişeyle birşeyler söyledi,Marcus ona sinirle cevap verince Parker yerinde dona kaldı.Marcus ise onu umursamayarak yerine oturdu.Ona bakmayı kesip önüme döndüğümde gülüşüm yerli yerindeydi. Hepsi önüne dönüp bakışlarını bana yönelttiği an gülüşümü soldurup ciddiyete döndüm.
Tom:Adel?
Ciddi bir şekilde ona baktım,
Adel:Tom?
Tom:Ne oldu buna? Yine mi kavga ettiniz?
Omuz silkerek,
Adel:Ben bir şey yapmadım.
Draco belli belirsiz gülümsüyordu aynı zamanda şaşkındı. Blaise ve Pansy ise sadece şaşkınlıkla bana bakıyordu.
Adel:Ya yapmadım diyorum niye öyle bakıyorsunuz?
Pansy:Adel...ben seni biraz tanıyorsam senin yaptığına anlarım.Ve bu iş senin işin. Ne ara oldu bu?
Maalesef beni çok iyi tanıyordu,Tom üzerime gelmemek için hiçbir zaman fazla üstelemiyordu. Malfoy ile göz göze geldik.
Adel:Dün gece oldu işte önemli bir şey değil.
Tom kaşlarını çattı,sinirli görünüyordu.
Tom:Sana dokundu mu?
Adel:Hayır,izin vermedim.
Tom sinirle önce Marcus'a sonra bana baktı,
Tom:Yani dokunmaya çalıştı?
Bıkkın bir nefes verdim.
Adel:Oldu olan işte,dokunamadı. Evet öpmeye çalıştı ama izin vermedim. Bu da eserim işte!
Dedim elimle Marcus'u işaret ederek gülümsedim.
Adel:Bence çok iyi bir çalışma olmuş.Sizce!
Pansy güldü,
Pansy:Mükemmel olmuş gerçekten!
Bir anda ciddileşti,
Pansy:Ama artık fazla ileri gitti. Yeter artık. İstemiyorum dedin zaten daha ne yapmaya çalışıyor bu?
Umursamaz bir ifadeyle omuz silktim. O sırada 
Malfoy'un gülüşünün genişlediğini ve bana baktığını gördüğümde bakışlarımı tabağıma çevirdim gülüşü beni de gülümsetmişti ama hemen kendimi toparlayarak yeniden ciddileştim.Cebimdeki ilaçlarımı kontrol ettim,3 tane ilaç içiyordum;Sinir için,Epilepsi için ilaç ve yatıştırıcı bir ilaç. Masanın altında hepsinden birer tane avucuma koyarak belli etmeden içtim.Masadaki suyumdan birkaç yudum aldım.
Draco:Bence de artık yeter, bugün bir konuşalım anlamazsa başka bir dille söyleriz.
Dedi sinirli ve ciddi bir şekilde.Tom onaylarcasına kafa salladı.Şaşkınlıkla ikisine baktım.
Adel:Saçmalamayın! Of illa başınıza bir iş açacaksınız! Bugün ben konuşurum onunla-
Tom:Hayır Adel! Artık onunla konuşmak yok!
Sesini yükselterek sözümü kesti.Bana bağırınca kaşlarımı çattım,bağıracağını tahmin etmiyordum.Tom sinirli ifadesini yüzünden silerek şaşkınlıkla bana baktı,şaşkınlığı bana değil,kendisineydi. Bana bağırdığına şaşırmıştı.
Tom:Ö-Özür dilerim Adel...sana bağırmak istemezdim yani-
Sözünü kestim sakince,
Adel:Sorun değil. Özür dileme. Haklısın onunla konuşmamalıyım,ama sen de konuşmayacaksın. Başına iş açma.
Kimseden ses çıkmadı,kahvaltımız bitince hepimiz sınıfa geçtik.Yine aynı şekilde oturduk.
.
.
.
Dersler sonunda bitmişti ve biz yine bahçede oturuyorduk. Marcus'un da bahçeye çıktığını gördüm.Boğazımı temizleyerek,
Adel:Tom'cum...abicim...canım abim...
Tom güldü,tabii herkes de öyle
Tom:Ne oldu abicim?
Gülümseyerek şirin görünmeye çalıştım,
Adel:Ben bir şöyle gözünüzün önünde şununla konuşsam diyorum? Sıktı artık...
Tom'un gülüşü silindi,kafasını omzuna yatırarak bana baktı,
Tom:Adel...bunu konuştuk zaten abicim. Ben konuşayım?
Kafamı iki yana salladım,
Adel:Gerek yok,hem senin sadece konuşmayacağını biliyorum!
Tom gülümsedi,
Tom:Sanki sen sadece konuşacaksın!
Onun gülümsemesi beni de güldürdü,
Adel:Canımı sıkmasın o da! Hadi lütfen gerçekten yoruldum zaten gözünüzün önündeyim!
Bıkkın bir nefes vererek kafasını öne eğdi,bu onun evet deme şekliydi.Gülümseyerek ayağa kalktım,
Adel:Çok uzun sürmez zateen!
Bakışlarımı onlardan ayırıp gülümsemeyi kestim ve tam karşımda beni izleyen Marcus'a baktım.Sinirli bakışlarımla kafamla işaret verdiğim yöne yürüdüğünde ben de onun yanına yürüdüm.Tam karşısında durarak gözlerine baktım,
Marcus:Özledin dimi beni? Kıramazsın ki sen beni? Çünkü ben seni çok özledim...
Gerçekten üzgün görünüyordu,yalan söylemiyordu ama beni bunca sene tanıyamaması onun suçu. Beni bu şekilde kullanamayacağını bilmeliydi.Göz devirdim,
Adel:Saçma sapan konuşma Hill. Sadece konuşmak için çağırdım seni. Ve öyle de olacak!
Gülümsedi,kaşlarımı daha da çattım,
Marcus:Çok inatçısın...aynı zamanda da çok güzelsin...
Dedi içi gidermiş gibi bana bakarak.Elini saçıma uzattığında hemen geri çekildim.Elini sertçe tutarak kendisine ittim,
Adel:Sınırları aşma Hill! Diğer gözünü de morartmamı ister misin!?
Gülümsedi sadece,derin bir nefes aldım,
Adel:Ben gerçekten gözlerinin sürekli benim üzerimde olmasından sıkıldım. Bakma bana,bahçede o kadar insan var-
Sözümü kesti,
Marcus:Ama sadece sen dikkatimi çekiyorsun...
Tam elimi kaldıracaktım ki vazgeçerek geri indirdim.Kollarımı önümde bağlayarak haykırdım,
Adel:Sözümü kesme!.. Ben gerçekten çok yoruldum Hill,yeter artık! Sen beni öylece kullanıp başka kızlarla öpüşemeyeceğini bilmelisin! Ben öyle biri değilim, kendimi kullandırtmam ve sen bunu gayet iyi biliyorsun!
Kafa salladı ciddiyetle,
Adel:Ve ben artık gerçekten senin sevgini istemiyorum...Hatta artık hiçbir ilişki istemiyorum çünkü biliyorsun Hill..kalbim kaldırmıyor sürekli ataklar geçiriyorum,biliyorsun.
Ses tonum sonlara doğru kısıldı,
Adel:Nasıl başka birini öpebildin? İnan bana biraz bile üzülmedim seni öyle görünce,sadece sinirlendim çünkü beni kullanamayacağını biliyorsun! Bunu artık yapmana gerek kalmayacak çünkü artık bitti... Artık yüzünü görmek istemiyorum! Anladın mı?! İhanet benim hayatımda yok Hill! Sen bunların hepsini biliyorsun,benim bunları tekrar anlatmama sebep olan da sensin ama!
Kalp atışım hızlanınca derin bir nefes alarak bir adım geri gittim.
Adel:Gerçekten...yoruldum...ne yaparsan yap, kiminle olursan ol ama bana bulaşma.
Kalbim sıkışıyordu ama hayır,omuzlarım düşmemeliydi.
Marcus:Beni dinlemelisin Adel,gerçekten hiç birşey göründüğü gibi de-
Elimi kaldırarak sözünü kestim.İç çekti.
Marcus:En azından arkadaş kalamaz mıyız?
Dedi üzgünce,kafamı olumsuz anlamda iki yana salladım.
Adel:Öyle bir şey olacaksa bile zamana ihtiyacım var...
Kalbim hızlı atıyordu,ama onun kollarına girmemeliydim.
Adel:Sakın bana dokunma,tamam mı? Kirli kollarına alma beni.
Dedim ellerim titremeye başladığında.Marcus korkuyla bana bir adım attığında geriye gittim,tam o esnada Pansy koşarak yanıma geldi ve koluma girdi,
Pansy:Adel,iyi misin derin nefes al güzelim.
Gözlerimi kapattım kısa bir süre,sakinleşiyordum.Hastalığım ileri düzey olmadığı için derin nefeslerle bazen atakları önleyebiliyordum.Kalp ritmim düzene giriyordu.Kafamı sallayarak gözlerimi açtım,
Adel:İyiyim...yok birşey iyiyim.
Marcus'un gözlerine baktım yeniden,
Adel:Umarım anlamışsındır Hill...sadece zaman.
Kafa salladı,
Marcus:Beni boşver,sen iyi misin?
Kafa salladım.
Adel:İyiyim dedim ya.
Birşey söylemesine izin vermeden Pansy ile bizimkilerin yanına dönüp yeniden yere oturdum.Tom yine sinirli görünüyordu,atak geçirmek üzere olduğum için ve sebebinin yine Marcus olduğu içindi bu sinir.
Tom:İyi misin abicim?
Seslice nefes verdim,
Adel:İyiyim...
Omuzlarımı eğmedim ama aslında çok güçsüzdüm şuan.Başımı dik tutmak bile zordu.Gözlerimin dolmasını engellemek için kendimle savaş veriyordum.Titrek bir nefes verdim,
Adel:Çok yoruldum...ne zaman biter bu hastalık abi? İnsanlarla doğru düzgün konuşamıyorum bile? Küçükken...
Sustum,yine susarak vazgeçtim.Malfoy buradaydı ve ona güvenmiyordum.Tom yerinden kalkıp yanıma oturdu,beni kendine çekip sarıldı,
Tom:Geçecek abicim...çok yoruldun biliyorum...ama geçecek lütfen, lütfen kendini üzme. Yoksa ben de üzülürüm..
Kafamı salladım.Hayır burada ağlayamazdım,abimin kollarında olabilirdim ama etraf güvenli değildi. Burda olmaz...Tom'dan ayrılarak ayağa kalktım.Onlara bir şey söylemeden hızlı adımlarla odama gittim.Tom neden gittiğimi anlamıştı,buna emindim.Ama tek kalmak istediğimi de hiç birşey söylemeyerek gittiğimden anlamıştı.Hızlıca odama girdim.Kapıyı ardımdan kapattığım gibi yere oturdum,artık etrafta kimse yoktu,abimin güvenli kolları olmasa da ağlarken beni görecek kimse yoktu...
.
.
Ağlamam durduktan sonra soğuk bir duşa girerek kendime gelmiştim.Üzerime rahat şeyler giydim.Kendimi toparlamıştım,en azından bedensel olarak...Hiçbir zaman ruhsal olarak toparlanamamıştım zaten...
Odamdan çıkıp sly ortak salonuna indim.Tahminlerim doğruydu,hepsi deri koltuklarda oturmuştu ve ciddi bir şeyler konuşuyorlardı.Ne konuştuklarını zaten biliyordum.Yanlarına giderek Tom'un yanına oturduğumda konuşmayı kestiler hepsi bana baktığı için rahatsız olmuştum.Kimse sormadan hızlıca sıraladım,
Adel:İyiyim,hiçbir şeyim yok.Mükemmelim,her zaman olduğum gibi,harikayım ve hayır sormanıza gerek yok.Hem de çok güzelim!
Dedim saçlarımı savurarak.Hepsi güldüğünde, Tom yanağıma öpücük kondurdu.Ben de gülümsedim.Daha sonra yeniden ciddiyete döndüm.
Tom:Sana söylemiştim güzelim onunla-
Sözünü keserek homurdandım,
Adel:Aaaa! İnan şuan bunları konuşmak istemiyorum! Yarın tatil değil mi? Ee neler var Hogsmeade'de?
Dedim sanki heyecanlıymış gibi.Hepsi güldü,
Blaise:Çok umursamazsın! Nasıl böylesin? Keşke böyle olabilsem!
Güldüm bende,
Adel:Lan herkes de bunu söylüyor! Evet kıskanın en umursamazınız benim!
Diyerek kapak çekecekken durdum ve ellerimi kucağıma koydum,
Adel:Ay pardon...
Hepsi kahkahalara boğulurken ben sadece kıkırdadım,
Tom:Gaza gelmee...
Dedi gülüşünün arasında.
Blaise:İlk defa "pardon" dediğini duydum,özür dilemeyi sevmediğini anlatırdı Pansy?
Omuz silkerek,
Adel:Evet sevmiyorum çünkü haklıyım.
Hepsi gülmeye başladığında kaşlarımı çattım,
Draco:Her türlü haklısın yani? Konuyu söylemedi bile nasıl hemen haklı oldun?
Dedi gülerek,ben de gülümsedim.
Adel:Ne olursa olsun haklıyımdır,özür dilemesi gereken biri varsa o ben değil,karşımdaki kişi. Şuan da gaza geldiğim için pardon dedim. Ay dediğime de pişman etmeyin!
Dedim isyan edermiş gibi,hepsi güldü yeniden.
Pansy:Hogsmeade'de her şey var! Gidince kaymak birası da içelim mi!?
Dedi heyecanla,hepimiz kafa salladık,
Blaise:Olur içeriz.
Dedi Pansy'e bakıp gülümseyerek.Pansy de ona bakıp gülümsediğinde aralarında sözsüz bir bakışma geçti.
Adel:Ay artık söyleseniz ya!
Hepsi bana baktı,
Pansy:Neyi?
Sinsice gülümsedim,birbirlerine olan sevgiden bahsetmiştim ama cümleme açıklık getirirsem Pansy beni döverdi.Ben de omuz silktim,
Adel:Neyse...hiç bişey boşver.
Dedim daha sonra kıkırdadım gözlerimi kaçırarak.Pansy kaşlarını çatıyordu,
Pansy:Adel!
Daha çok kıkırdadım,
Adel:Ne ya?
Gözlerini kısarak bana baktı,
Pansy:Ne dediğini anladım!
Gülüşüm kahkahalara dönüşürken,
Adel:Anlamasan şaşarım zaten!
Dedim gülüşümü soldurarak. Pansy hala ciddiyetle bana bakıyordu,
Adel:Ay tamam bir şey demedim!
Daha fazla ciddi kalamayarak gülümsedi.Ben de ona bakarak gülümsediğimde göz kırptım.
Pansy:Adelina!
Diyerek bağırdı. Ne zaman bana sinirlense "Adel" yerine "Adelina" ya da "Darla" diyordu.
Blaise:Ne oluyor ya?
Gözlerimi kısarak Pansy'e baktığımda stres olmuş gibi ellerini koyacak yer aradı,
Pansy:H-Hiç,bişey olmadı boşverin siz.
Sessizce kıkırdadığımda Malfoy ile göz göze geldim,tek kaşını kaldırarak bana bakıyordu.Bakışlarını benden ayırıp Pansy'e baktı.Tom boğazını temizleyince bakışlarımı ciddiyetle ona çevirdim,
Tom:Abicim,babama haber verecek misin?
Kafa salladım,
Adel:Veririm.
.
Biraz daha sohbet ettikten sonra odalarımıza dağıldık.Üzerime pijamalarımı giydim,yatağıma girmeden önce babamı aradım,ikinci çalıştan sonra açtı.
Drew:Güzel kızım!
Gülümsedim.
Adel:Babacım! Nasılsın?
Drew:İyiyim prensesim,sen nasılsın? Bir şey mi oldu?
Boğazımı temizleyerek terasa çıktım.
Adel:Aslında bir şey oldu ama çok da önemli değil...Ben Marcus ile ayrıldım baba,yani sonunda istediğin oldu.
Babam sesli bir şekilde nefes verdi,
Drew:Kızım ben senin için diyordum,bunu sen de çok iyi biliyorsun.
Adel:Evet biliyorum,haklısın da benim için en iyisi bu. Artık ilişki istemiyorum...
Drew:Olur mu öyle şey güzel kızım! Tabiki senin de güzel bir ilişkin olacak ama biliyorsun...iyileşmen gerek güzelim. Heyecanlanmak,mutlu olmak gibi duygular iyileşmeni geciktiriyor,bunu sen de biliyorsun.
İç çektim,
Adel:Evet baba,hiç bir zaman mutlu olamadım zaten...bundan sonra da olmasam ne olur ki değil mi? İyileşip iyileşmeyeceğim belli olmasa bile duygusuz bir hayat yaşasam birşey olmaz değil mi?
Drew:Güzel kızım-
Hızlıca sözünü kestim.
Adel:Haklısın baba,sağlığım için böyle olması gerek,çok haklısın...Neyse babacım sadece bunun için aramıştım seni,iyi geceler.
Babam yorgun bir nefes verdi,
Drew:İyi geceler güzel kızım...ne olur üzme kendini,hem ben,hem abin,hem de annen üzülür...
Başka bir şey söylemedim,telefonu kapatıp terasın korkuluklarını tutunarak derin bir nefes aldım.
Adel:Ne zaman mutlu oldum ki? Şimdi olmasam bir şey olmaz...
Gözlerimi açarak arkamı dönüp tekrar odaya döndüm.Pansy yatakta oturmuş beni bekliyordu.Yüzümdeki durgun ifadeyi görünce,
Pansy:İyi misin?
Kafa salladım.
Adel:İyiyim.İyi geceler.
Diyerek yatağıma girdim.
Pansy:İyi geceler...
Hayatım boyunca bana söylenen tek kelime
"iyi misin" olmuştu. Ben de her zaman yalana başvurarak "iyiyim" diyordum.Halbuki hiç bir zaman iyi olmamıştım ama "iyi değilim" desem hayatımda be değişirdi ki? İyileşir miydim? Yaralarım kapanır mıydı? Özellikle de kalbimdeki yaralar? Dolar mıydı kalbimdeki boşluk? Hayır. Ne iyileşirdim ne de yaralı kalbim düzelirdi. Asla güzel bir ilişkim olmayacaktı,insanlarla konuşamayacaktım. Kavga edemeyecektim mesela,veya lunaparka gidip o ışık saçan makinelere binemeyecektim.
Ama sorun değil,ben dik durabiliyordum,
başımı öne eğmeden,yaralarımı kimseye belli etmeden de yaşayabiliyordum sonuçta...
Pansy'nin derin uykuya dalmasını bekledikten sonra her zamanki gibi telefon ve sigara paketimle sessizce odadan çıktım.

🌙Bölüm sonu,umarım
beğenmişsinizdir! Vote atıp takip etmeyi unutmayın!🩶🌙

𝐘𝐚𝐫𝐚𝐥ı 𝐊𝐚𝐥𝐩𝐥𝐞𝐫~Draco Malfoy ile Hayal EtWhere stories live. Discover now