Vakit kaybetmeden gaza yüklenip onun evine gitmek için yola çıktım. Bu saatte uyumazdı. Çok geçmeden oturduğu apartmanın önünde durduğumda arabayı müsait bir yere park ettim ve yol üzerinde durup aldığım çiçek buketi ile çikolata poşetini unutmadan arabadan inip kapılarını kilitledim.

Şansıma kapısı hâlâ açık olan apartmana girip merdivenleri çıkmaya başladığımda gözüm kucağımda tuttuğum nergis buketine değdi kısa süreliğine. Nergisleri çok sevdiğinden bahsetmiştş daha öncesinde, ayrıca en sevdiği çikolataları da ezberlemiştim artık. Tatlı delisi küçük bir sevgilim vardı.

Elbette ki özrümü bir buket çiçek ve çikolata ile sınırlı tutmayacaktım. Mesajlarında bana belli etmemeye çalışsa da kırıldığını anlıyordum ve gönlünü en güzel şekilde alacaktım. Bu hediyeler yalnızca yüzünü güldürmek için olan minik jestlerdi.

Dairesinin önüne geldiğimde kalbimin hızlandığını fark etmiştim. Bunu engelleyemiyordum. Hâlâ onunla ilk konuşmaya başladığımız zamanlardaki gibi heyecan yapıyordum onu görmeden önce. O ise bunun farkında değildi çünkü bunu belli etmek bir yana dursun oldukça rahat bir ifade takınıyordum yanında.

Yumruk olan elimi kaldırıp kapısını çaldım. Birkaç saniye kapıyı açmasını bekledim ama gelen giden olmadığı için tekrar, bir öncekine kıyasla daha sert olacak şekilde çaldım kapıyı ama yine gelen giden olmadı. Ayakkabılarına baktım, evdeydi. Sonra belki markete çıkmıştır diye terliklerini kontrol ettim, onlarda buradaydı.

Endişelenmek yersizdi, belki de uyuyordur düşüncesi ile hem zili çalıp hem de kapıyı sert sert çalmaya başlamıştım. Fakat açmıyordu. Telefonumu çıkarıp numarasına tıkladım. Çalmadan geri kapanmıştı, telefonu kapalıydı. Elimde yedek anahtar olmamasına lanetler okudum. Kapıyı kıracaktım.

Derin bir nefes alıp omzumu çelik kapıya geçirmek için hareketlendiğimde karşı dairenin kapısı aralandı ve içeriden yaşlı bir hanımefendi çıktı. Tonton tatlı bir teyzeye benziyordu.

"Oğlum bir sorun mu vardı?" Şüpheli bir tavırla sormuştu doğal olarak.

"Evet aslında, Alçin'e ulaşamıyorum. Evde gibi görünüyor ama kapıyı da açmıyor."

"Uyuyordur belki evladım, saat olmuş gecenin bir yarısı."

"Yok teyze, uykusu hafiftir onun. Uyanırdı şimdiye." Ağzını açıp bir şey söyleyecek gibi oldu, sonra karasızlıkla kapadı. Ardından konuşmaya karar vermiş olacak ki tekrar bana baktı. Ardından gözleri kucağımdan hâlâ indirmediğim çikolata poeşti ile çiçekleri buldu. Sonra tekrar yüzüme baktı.

"Oğlum sen Alçin'in nesi oluyorsun?"

"Sevgilisiyim." Derin bir nefes alıp beklememi işaret ederek içeri girdi ve çok geçmeden elinde bir anahtarla yanıma geldi.

"Evinin yedek anahtarı bu, Allah korusun eğer bir şey olduysa haberdar et beni de." Benim cevap vermeme kalmadan evine girip kapısını örttü. Anahtarın neden bu yaşlı kadında olduğunu sorgulamak yerine hızlıca kapıyı açıp içeri girdim. İlk işim çiçek ve çikolatayı portmantonun yanına bırakıp arkamdan kapıyı örttükten sonra  koridorun ışığını yakmak olmuştu.

"Alçin!" Sesimi çok yükseltmeden seslendim ama hiçbir ses yoktu karşılık olarak. İçimi saran endişe ve akşamüzeri mesajına cevap vermemiş olmanın verdiği pişmanlık ile oturma odasına ve mutfağa baktım ama boştu. Son olarak koridorun sonundaki yatak odası kaldığında hızlı adımlar ile oraya gidip kapalı kapıyı araladım.

BAŞSAVCI || Yarı Texting Where stories live. Discover now