1-Hayata Tutunma

410 95 1K
                                    


"Dalgaları durduramazsınız ama sörf yapmayı öğrenebilirsiniz. "

~ Jon Kabat Zinn

Kendine gelmeye başladığında yüzüne doğru bir su akımının olduğunu hissetti. Yoğun bir su her tarafını sarmaya başlamıştı. Bir ahtapot sanki bütün bedenini sarmalamış ve onu aşağıya dogru çekmeye çalışıyordu.

Derin nefes almaya başlamıştı ki bütün iç organlarının aldığı nefesle tuzlu suyla dolduğunu hissetti. Ne oluyordu? Neredeydi? Buraya nasıl gelmişti? Bilincin şu an farklı bir evresindeydi,

Görüyor, bütün bedenini hissediyor ama sanki bir bulutun üstünden kendini seyreder gibi kendi bedenine yabancı bir şekilde olayları izlemeye çalışıyordu. Hayatın kıyısındaki konuk sanatçı misali içindeki olaylara müdahale etmek istemiyordu. Bütün beyninde teta dalgaları dans ediyordu.

Saniyeler hatta saliseler içinde geri dönmeye çalışıyordu fakat bedeni ve duyguları onu geçmişe
zumlamış gibiydi.  Silkinip anılarından bir hamleyle çıkmak istedi.Yaşam denilen istasyonda duran yolcu misali ''Şimdi sessiz bir gemi seni almaya geliyor, çabuk ânâ odaklan'' demeye başladı.

Bütün beyin sistemleri ani bir şekilde uykudan uyandırır gibi onu hayal aleminden gerçek aleme çekmeye başlamıştı. Hiç gelmez dediği ölüm gerçekliği şu an yanı başında mıydı? Yoksa onu aşağıya çeken şey ölüm meleği miydi?

Bütün bedenini korku, panik ve kaygı halleri ele geçirmeye başlamıştı. Dedesinin ''ölüm nedir ki yavrum bir dakikalık bir nefes; bedeninden kıyafetini çıkarır gibi ruhun seni terk eder." Sözleri aklına geldi.

Bunu düşününce, ''Ben şu an ölmek istemiyorum, yapacak çok şey var, ne olur Allah'ım! Beni kurtar.''Diye bağırdığını zannetti ama bu tamamen bir iç konuşmaydı çünkü bunları düşünürken gözüyle bir anda bütün etrafı kolaçan ediyor ve suyun içinde ağzını açamadıgını gözlemleyebilyordu.

Ölüyorum! Beni kurtaracak kimse yok mu? diye bağırmak için agzını açmaya çalışınca hemen pişman  geri kapatmıştı. Bağırmasının hiçbir anlamının olmadığı düşünecek kadar beyninde elektriksel dalgalanma olmuştu.

Yapayalnız olduğunun farkına varmaya başlamıştı. Ayağını kendi ayağının üzerine koyup kendinden güç almanın vaktiydi. Şu an bir kriz anıydı ve bunu yönetmesi gerekiyordu.

Annesinin ''Kızım, beyin tehlike karşısında savaşmak, kaçmak ya da dona kalmak için programlanmıştır." cümlesi zihnin bir köşesinden başını çıkararak kendini hatırlattı.

Şu an kaçamazdı ve dona kalamazdı.

Yaşamak istiyorsa bir şeyler yapması gerekirdi. ''Evet, savaşmalıyım ''dedi amigdaladan gelen ses ''Ama nasıl? Dedi onun hemen arkasından yetişen diğer ses. Su kütlelerinin üstüme geldiği bu dalgalarla nasıl olacak" diye olumsuz tepkiler veren huysuz sinapslar homurdannaya başlamıştı. Çıkış yolu bulmak için tüm beyin ve sinir sistemleri ayaktaydı. Bütün sinapslar bağlantı kurmak üzere "hazır ol!" vaziyetinde bekliyordu. Komutanın verdiği  emirler doğrultusunda şekilleneceklerdi.

Cephedeki akıllı bir sinaps '' savaşmak için düşmanı tanımak gerekir ''dedi. Diğer negatif sinaps ''Ee, yani neyi tanıyacağım ki uçsuz bucaksız bir su'' diye olumsuz çağrışımlara başladı. Her şeye şikâyet etmek için hazır bekleyen sinapsta onu destekler gibi, ''Yarım akıllı yüzme kursuna gittiğinde hocanı dinleseydin, şimdi ne yapacağını bilirdin''

Olumsuz kardeşlerden başka bir sinapsta ''Ooh! Burada eğlence var birazda ben kara bulutlar göndereyim ''deyip saldı olumsuz havasını. Hipokampüs bu hatırayı hatırlatıp olumsuz tavırlara devam etti.
''Hocanızla da iyi eğlenmiştiniz." Hoca hayat kurtarma derslerini anlatırken arkadaşın iyi dalga geçmişti. ''Sanki olimpiyatlara hazırlanacağız. iki yüzüp çıkacağız, amma ıvır zıvır yaptı hoca'' diye hatırlayınca  gaza devam eden sinapslar daha coşkun bir şekilde beyinde aktive olmaya başlamıştı.

YÜZ KAPILI SARAY (TAMAMLANMAK ÜZERE)Where stories live. Discover now