6.BÖLÜM: Ballı ve Çikolatalı

50 12 9
                                    

Çamurlu yollar, dört bir yana kaçışan melekler ve ah, tüylerinin ıslanmasını önemsemeyen bir grup genç şeytanlar

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Çamurlu yollar, dört bir yana kaçışan melekler ve ah, tüylerinin ıslanmasını önemsemeyen bir grup genç şeytanlar...

Altıncı katta oturmuş, sıcak çikolatalı ve hafif acı kahvesinden yudum yudum alarak içiyor, her seferinde damağında hoş bir tat bırakıyordu.

Karısı her seferinde ona çikolata yerine bal eklenmesini, bunun kalbine daha sağlıklı ve hoş bir etki bıraktığından bahsederdi. O zamanlar  sadece gülüp geçer, "Eğer isteseydim bunu sana söylerdim." deyip kestirip atardı ve kimse, hiç kimse içindeki anlamın farkına varmazdı, karısı bile.

Onun kokusuna, kıvırcık ve yumuşak saçlarına, kızıl harelerine, dolgun pembemsi dudaklarına, pürüzsüz cildine ve sıcak tenine... hayır! Teni hep tatlı bir ılıklıkta olmuştu ve tüm bunlar asıl ona tatlı geliyordu.

Tatlı demek bile bir süre sonra ona güçsüz kalıyor gibiydi bu yüzden sevimli demek daha yakışıyordu karısına.

Cama çarpıp tak, tak,tak! sesi oluşturan iri yağmur damlaları büyük bir fırtınanın da habercisiydi. Sanki, pencereyi sertçe tıklayan alacaklılar gibi kibar bir dille (!) vuruyor, izin verilse cam tabakayı parçalayıp iki yakasına yapışacak gibiydi.

Yaka demişken... kızını iki gündür görmüyordu ve bunu bir önceki tartışmalarına bağlayarak sinirinin yatışacağını umut ediyordu.

Ama onca geçen yıllara karşın babasına bu denli kırgın ve sinirli olduğu hiç görülmüş şey değildi.

Sarah güçlü bir kızdı, her şeyden öte onun ve annesinin kızıydı. "Başına ne bir tür lanet geldi?" diye düşünme faslı çoktan geçmişti ve kendisini fazlasıyla koruyabileceğini biliyordu.

Daha yeni yeni yürümeye başlamışken düşmesin diye tutacak değil, eline kılıcını tutuşturmuştu.

Hiç bir zaman annesinin sütünü içmemiş, derek en yüksek besin gruplarını tek tek araştırıp uzunca bir süre kızına yedirtmekte direnmişti. Nihayetinde sabrı taşıp içindeki gücün patlama noktasına erişinceye dek...

Onu özellikle zorluyordu. Sinirlerine dokunuyor, yetersiz buluyordu . Bu sayede şeytanlara layık bir evlat yetiştirecekti; hırslı, tehlikeli, intikam peşinde koşan, kinci, nefret dolu ve kibirli...

O gerçek birer silah kadar donanımlı ve dinamikti, Derek bunu kalbinden öte bir inançla inanıyordu.

Onu hükümetin resmi devlet okullarından biri olan Diabolos'a* götürdüğünde ve orada ikinci senesini doldurduğunda güzelliği yavaş yavaş ortaya çıkmaya başlamıştı.

Sanki giderek herzamankinden daha fazla annesine çekmeye başlamıştı.

Bunun için onu asla yargılamayacak ya da kınamayacaktı çünkü ona Sarah'ını hatırlatan her davranış, her güzellik ve geride kalan tüm diğer unsurlar özeldi.

ARAF| Ejderhanın KalbiWhere stories live. Discover now