Ben odanın dışında içeriden görünmeyecek şekilde kenarda beklerken Akgün kapıyı açıp içeri girdi. Kapı kapanmadan önce duyduğum seslerden Akgün'ü burada görmenin verdiği şaşkınlığı yaşadıklarını anladım. Odada sadece Sancar abim yoktu. Ömer abimin ve birkaç adamın daha sesini duymuştum.

"Savcım, buyrun hoş geldiniz."

Ve kapı kapanmıştı. Gözlerimin dolduğunu hissediyordum.

Umutla beklemeye başladım Akgün'ün içeriden çıkmasını. Bu sırada ayağımı sabırsızlıkla yere vuruyor, stresten dudaklarımı ısırıyordum. Koridordan geçen birkaç polisin bana baktığını fark etmiştim üstelik.

Saniyeler dakikaları kovalarken kapı açıldı. Merakla kafamı oraya çevirdiğimde Akgün'ün vücudunun yarısı dışarıda olacak şekilde bana baktığını gördüm. Ne diyeceğini beklerken konuşmaya başladı.

"Gel hadi, seni bekliyorlar."

Derin bir nefes aldım, beni beklediklerine göre sandığım kadar kötü bir tepki vermemişlerdi.

Bir adım attım, bir adım daha, bir adım daha... Ve odadayım.

Sancar abim ile göz göze geldik ilk. Masasının yaslanmış ayakta duruyordu. Yüzünde neredeyse hiçbir değişiklik yoktu, yalnızca biraz sakalı çıkmıştı. Sonra yüzümü odanun diğer tarafındaki Ömer abime çevirdim. Sancar abinin aksine o biraz daha değişmişti görmeyeli. Saç kesimini değiştirmiş ve bebek suratı denilebilecek yüzünde hafif kirli sakal bırakmıştı.

Odada bir adam daha vardı tanımadığım ama bunu umursamadım. Abilerimi o kadar özlemiştim ki sadece buna odaklananabiliyordum.

Çoktan dolmuş olan gözlerim Sancar abinin kollarını açıp gözleri ile gel işareti yapmasıyla taşmış ve yanaklarıma akmıştı. Beklemek bir yana dursun neredeyse koşarak yanına gittim ve kendimi kollarına attım. Kollarımı yetişebildiğim kadarıyla iri gövdesine sardım, o da beklemeden kollarını etrafıma sarmıştı. Dudaklarımdan hıçkırıklar döküldüğünde anlaşılması güç olsa da onunla konuşmaya çalışıyordum.

"Abi... Çok özür dilerim." Böyle birkaç şey daha sayıkladığımda beni geri çekip omuzlarımdan tuttu ve dolmuş gözleriyle yüzüme bakıp konuştu.

"Abim benim, ağlama ne olur." Tam tekrar sarılacağımız sırada Ömer abimin alayla karışık sitemli sözleri doldurdu odayı.

"Aşk olsun, beni özlemedin mi?" Buruk bir gülümseme ile ona döndüm ve zaten iki yana açılmış beni bekleyen kollarına doğru yürüyüp ona da sıkıca sarıldım.

"Özlemez olur muyum hiç? Çok özledim." Sırtıma sardığı ellerinden birini saçıma götürüp yavaş yavaş okşadı.

"Alçin'im benim, güzeller güzeli kardeşim. Nasıl özledik seni."

Sesi öyle özlem dolu çıkmıştı k elimde olmadan boğazımdan tekrar bir hıçkırık koptu. Yaklaşık yarım saat kadar ağladım, sabırla sakinleşmemi beklediler. O sırada odadaki yabancı adam gitmişti ve Can abimle Kürşat abimi çağırmışlardı. Onlarla da boş bol hasret gidermiştik fakat sonrasında bir ihbar geldiğinde kalkmak zorunda kalmışlardı.

Şimdi odada Ömer ve Sancar abim, Akgün bir de ben oturup sohbet ediyorduk. Aslında tam sohbet de sayılmazdı. Daha çok ben onlara kendimi açıklıyordum onlar da beni dinliyorlardı.

"Annemlerden bana kalan parayla bir ev aldım sonra, numaramı değiştirdim kimse bulamasın diye." Yüzlerine bakmaya utandığım için ellerimi izliyordum.

"Biliyorum çok yanlış yaptım, özür dilerim." Önce Ömer abimin sonra da Sancar abimin yüzüne bakarak konuştum.

"Çok kızdınız mı bana?" Karşı koltuğumda oturan Sancar abimin bakışları yumuşadı. Dirseklerini dizlerine yaslayıp öne doğru eğildi ve elimi diğer elimden kurtarım avucunun içine aldı.

"Kızmadık abim, sen şimdi bunları düşünme. Nasılsın, neler yapıyorsun, hayat nasıl gidiyor bunlardan bahset." Gözüm yanımda oturan Akgün'e ilişti. Bana gururla bakıyor gibiydi. Sanırım neden ona baktığımı anlamış gibi gözlerini kısaca yumup geri açarak beni onayladı. Aldığım onayla gözlerimi tekrar Sancar abime çevirdim.

"Aslına bakarsak çok sıradan geçiyordu, arkadaşım veya konuşabileceğim herhangi tanıdığım bile yoktu. Sonra işte Akgün ile tanıştık." Son sözlerimi söylerken sol elimi uzatarak Akgün'ün elini tuttum. Kemikli parmakları anında elimi çepeçevre sardı güven vermek ister gibi.

"Söyledi mi bilmiyorum ama şu an Akgün ile sevgiliyiz." Yüzümde saatler sonra ilk defa bunu söylerken sahici bir gülümseme oluştu.

Sancar abi ve Ömer abi bir an şaşkınlıktan dona kaldılar. Anlaşılan o ki ben dışarıdayken Akgün bundan bahsetmemişti. Dudaklarımı bu hallerine gülmemek adına birbirine bastırdım. Şoktan ilk önce Sancar abi çıktı.

"Siz sevgili misiniz şimdi ciddi ciddi?" Sözlü bir cevap vermek yerine kafamı salladım. Sanırım sindirmeye çalışıyordu.

Öyle böyle bir saati devirdik sohbet ederek. Şimdi Akgün ile beraber el ele arabaya doğru ilerliyorduk. Arabanın önüne geldiğimizde kibarlıkla kapımı açıp kendi de sürücü koltuğuna geçti. Kemerimi taktığım sırada o da arabaya anahtarı takmıştı. Yola çıkmayı beklerken elimi tutup dudaklarına götürdü ve nahif bir öpücük kondurup gözlerimin içine baktı. Göğsüne derince hava doldurduğuna ve iç çekişine şahit oldum.

"Seni seviyorum."

Dediği ile beraber tabiri caizse kalakalmıştım. Daha öncesinde direkt olarak hiç söylememişti bu sözü.

Aslında söylemesine gerek bile yoktu. Bir ömür boyu beraber olsak ve ağzından bir kere bile bu sözü duymasam gıkım çıkmazdı. Çünkü o sözlere dökmese de sevgisini öyle güzel hissettiriyordu ki geri kalan her şey önemini yitiriyordu. Onu yanında sevildiğimi, sayıldığımı, değerli biri olduğumu ve hiç olmadığım kadar güvende hissediyordum. Akgün benim, hem sevgilim hem annem hem babam hem arkadaşım hem sırdaşım olmuştu. Ailem olmuştu. Eksikliği hissettiğim, içimde bir ukde olarak kalmış ne varsa hepsini telafi etmişti.

Akgün ilk tanıştığımızda verdiği sözü unutmuyor ve yerine getiriyordu. Beni mutlu etmek için elinden ne geliyorsa yapıyordu.

O an içimden gelen her şeyi söylemek isterdim fakat dilimden dökülen yalnızca o kuvvetli üç kelime oldu.

"Seni çok seviyorum."


BÖLÜM SONU

Selamlar kuzularım, bebikolarım, bir tanelerimmm. Ben geldim.

Öncelikle 6 Şubat depreminin ardından bir yıl geçti. Zaten profilimde kısa bir yazı yayınlamıştım ama burada da değinmek istedim. Vefat eden vatandaşlarımızın hepsi nur içinde yatsın, sevenlerine Allah bol bol sabır versin. Eğer direkt olarak o bölgede yaşayan ve depremi gören okurlarım varsa çok konuşup onları üzmek istemiyorum.

İkinci olarak Miraç Kandiliniz mübarek olsun inşallah.

Sınırımız 770 oy olsun. Geçilmeden kesinlikle almayacağım.

Sonraki bölümde görüşmek üzere bol acılı şalgamlarım. 🍶

BAŞSAVCI || Yarı Texting حيث تعيش القصص. اكتشف الآن