1.7

6.7K 386 107
                                    

bir süredir bölümü düzenliyordum çünkü bir türlü içime sinmiyordu sonunda bir şeyler oldu gibi... bakalım...

|  İkilem, Kaybolurum Gülüşünde

🐚

Bana doğru uzattığı elinin içine, kendi elimi bıraktığımdan beri el ele tutuşarak sahilde ilerliyorduk.

Nasıl olmuştu da günlerdir onunla konuşmamak için köşe bucak kaçarken birden kendimi onun avucunun içinde bulmuştum hiçbir fikrim yoktu. Gözlerindeki o parıltı ve aniden ortaya çıkan gülümsemesi aklımı karıştırmıştı sanırım. Her ne kadar yol boyunca içten içe bunun yüzünden kendime sayıp sövsem de şimdi onu bırakıp geri de dönemiyordum. Adımlarım bir şekilde onun peşinden gidiyordu.

Ateş yaktığımız alandan ayrıldıktan sonra sahil şeridi boyunca ilerlemiştik. Nereye gideceğimizle ilgili bir şey söylememişti, ben de sormamıştım ama anlayabildiğim kadarıyla otelin ana binasından giderek uzaklaşıyorduk. Zaten ben de nereye gideceğimizden çok ne konuşacağımıza odaklanmış durumdaydım. Söyleyebileceği cümleleri düşünüp kendimi en kötüsüne hazırlamaya çalışsam da attığım her adımda içimde hissettiğim o gerginlik biraz daha artıyordu.

Yürüye yürüye sonunda bu sabah oturduğumuz şezlongların olduğu bölüme geldik ve orayı es geçerek otelin ayrıca ücretli olan bölümüne doğru ilerledik. Normalde buraya oturmanız için ayrıca ücret talep ediyorlardı çünkü buradaki şezlonglar diğerlerinden daha farklıydı. Çift kişilik bir yatak büyüklüğündeki tek parça minder dört köşesi ve zemininden tahtalarla desteklenmiş, etrafı da ince beyaz tüllerle çevrilmişti. Sabah saatlerinden itibaren burada en az iki görevli olsa da şu an saat gece yarısını geçtiği ve sahili kullanan kimse olmadığı için çevrede herhangi bir çalışan da yoktu.

Daha ne kadar ilerleyeceğimizi bilmiyordum çünkü neredeyse sahilin sonuna gelmek üzereydik ancak hâlâ ilerliyorduk. Birkaç adım geriden geldiğim için zorlanmadan kafamı kaldırıp gözlerimi Ulaş'a doğru çevirdim. Çenesindeki kasların gerginliğinden onun da bu konuşma için en az benim kadar stres yaptığını fark ettim. Ulaş normalde kendisini strese sokan hiçbir durumu sevmezdi ama günlerdir bu konuşma için çabalıyordu. Konuşacağımız konu her neyse onun için önemli olmalıydı. Bu, daha da gerilmeme neden olurken derin bir nefes verip önüme döndüm. Gerçekten de otelin sahil sınırının sonuna kadar ilerledik ve denize en yakındaki şezlongun önünde durduk.

Şezlongun tülleri üç tarafından serbest bırakılmışken sadece denize bakan kısmı tahta direğe sarılıydı. Rüzgar o serbest duran tüllerin sağa sola uçuşmasını sağlıyordu. Az önce ateşin yakınında olduğumuz için fark edememiş olsam da sahil kenarı normalden biraz soğuktu. Yaz mevsiminde olmamıza rağmen denizin üzerinden bize doğru esen rüzgar insanı üşütebiliyordu. Kronik demir eksikliği yaşayan biri olarak benim üzerimdeki şort ve tişörtle burada durup üşümemem ise imkansıza yakın bir şeydi. Ulaş da bunu bildiğinden olsa gerek, elimi serbest bıraktı ve hızlıca üstündeki kapüşonlunun fermuarını açıp üzerinden çıkarttı.

"Al sen bunu üzerine giy. Burası biraz esiyor," dedi ve ceketini kafamın üzerinden geçirip omuzuma bıraktı. Önce ceketine sonra ona baktım. O bana bakmaktan kaçınır gibi üzerimdeki ceketi çekiştirip omuzlarımı düzeltiyordu. Cüssesi ve boyu benden epey farklı olduğu için ona bile bol gelen ceketi benim diz kapağımın biraz üzerinde sonlanmıştı. Sıcak ve yumuşaktı, ayrıca Ulaş gibi kokuyordu. Teşekkür ederken kollarımı ceketin içinden geçirdim.

Benim ceketi giymeye çalışmamla onun ellerini ceketin üzerinden çekmesi bir oldu. Her ne kadar ellerini çekmiş olsa da gözlerini üzerimden çekmedi, dikkatle beni izledi. Fermuarını çekip ceketin içine gömüldükten sonra hemen yanında durduğumuz şezlonga doğru baktım. Terliklerimi de olduğum yerde çıkartarak şezlonga oturdum ve ayaklarımı da minderin üzerine yerleştirdim. Yüzümü denize dönüp sakince suların git gel hareketini izlemeye başladığımda Ulaş da ne yapacağını bilemiyormuş gibi yavaşça yanıma yaklaştı, mindere oturdu ve o da yüzünü denize çevirdi.

KUMDAN KALE | textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin