4.2

1.8K 137 39
                                    

Günün ilk ışıkları doğduğunda odamın balkonundan görünen gün doğumuyla derin bir nefes aldım. Erkenden kalktığım yetmemiş gibi birde bugün yarın sabaha kadar sürecek bir nöbetin varlığı şimdiden omuzlarıma yüklenmişti. Selim hocanın hastanesinde nöbetlere kalmayı severdim ama şimdi bunu pek sevmiyorum.

Devransız kalmak istemiyorum.

Gün doğumu tam anlamıyla ortaya çıktığında belime sıkıca sarılan kollarla ifadesizliğimi bir kenara bırakıp kocaman gülümsedim. Genizden gelen, boğuk bir sesle, "Günaydın Jiya'm." dedi. Yutkunarak ellerimi karnımın üstüne sardığı kollarının üzerine bıraktım ve sırtımı göğsüne biraz daha ittim.

"Günaydııın."

'I' harfini uzatmış, neşeli neşeli konuşmuştum. Devran karanlık dünyama renk getirmiş, beni karanlığıyla renklerin içine yerleştirmişti.

"Ne düşünüyorsun öyle içli içli?"

Dudak bükerek başımı kaldırıp çenesine baktım.

"Şimdiden seni özledim."

Cümlemle birlikte tüm vücudu kasıldı, dudaklarını şakaklarımda hissettiğimde gözlerimi kapatıp ona ve çevreme sardığı kokusunu içime çektim.

"Nasıl bu kadar tatlı olabiliyorsun?"

Gülümseyerek ona doğru döndüm ve kollarımı sırtına dolayıp ona sıkıca sarıldım.

"Beni çok güzel seviyorsun, ondan."

Yüzüme eğilip alnıma küçük bir öpücük bıraktı.

"Bu hayatta yaptığım en iyi şey, seni sevmek."

Kocaman gülümseyerek ona yeniden sarıldım. Geç kalmamak için giyinmem gerekiyordu. Devran duşa girdi, ben ise akşam duşa girdiğim için direkt hazırlandım. Tüm gece beni ayakta tutacak, rahat olabileceğim bir şeyler giydim. Tamamen hazır olduğumda tüy hafifliğinde olan şalımın önünü düzeltmekle uğraşırken Devran da giyinmişti.

"Çok güzel görünüyorsun."

Kulaklarıma kadar ulaşan bir gülümsemeyle arkamda durup, beni izleyen Devran'a baktım.

Bana GelWhere stories live. Discover now