BÖLÜM ON: KALBE ÇÖKEN HUZUR

22 5 18
                                    


Selaaam! N'aptınız? Bölüm geç kaldı, çok özür dilerim. Bir takım teknik aksaklıklar diyelim :D

Bölüme geçelim, uzatmıyorum...

Keyifli okumalar ❤️

🍂

Babam odaya girdi.

Beynimde alarmlar çalıyordu. Hem de Kaç alarmı...

"Oğlum, kaldırabildin mi bizim kızı?"

Bir dakika... Ne?

"Çok uykucu Asım Amca ya! Sürpriz diyorum, boş boş bakıyor."

Kaşlarımı çatıp yataktan doğrulurken babam güldü. Rüya mı görüyordum?"Bir dakika ya..." Dedim gözlerimi ovalarken. "Rüya mı görüyorum? Ne alaka?"
Babam kahkaha atarken Batu'ya baktım.

"Hadi kalk, seni dışarıya çıkaracağım. " Babam odadan çıktığında Batu'ya döndüm.

"Ne oluyor? Ne bu haller?" Dedim şaşkınca. "Oğlum diyor sana farkında mısın? " Diye fısıldadım bu kez. Kapı kapalıydı ama duymalarından korkuyordum.

"Baban aradı, kavga etmişsiniz ya annenle. Uykunda ağlamışsın, üzülmüş senin için. Dedi ki 'Seyran'ın morali çok bozuk, seninle mutlu gözüküyor, gel onu al dışarı çıkar.' Ben de geldim işte. Lunapark seviyormuşsun baban dedi, oraya gideceğiz."

İstemeden kıkırdadığımda yanağımdan makas alıp "Ne o?" Dedi. "Pek bi keyiflendin?"

"Yok ya, " dedim ayağa kalkarken. "Sen çık da hazırlamayım."

Uzaktan öpücük atıp, ben ona gülerken arkasını döndü ve odadan çıktı. Üzerime pudra pembesi askılı çıkardım dolabımdan. Altına beyaz pantolon giydim ve karışmış olan saçımı taradım. Önümde perçemler bırakıp, yarım topladım ve beyaz bir kurdele taktım. Çok rastgele olmuştu ama hoşuma gitmişti. Bu enerjinin nereden geldiğini anlamasam da, pembemsi renklerle göz kapağını renklendirip daima mosmor olan göz altlarımı kapattım. Pudra pembesi kol çantamı alıp içine cüzdanımı, glossumu ve anahtarımı attım ve odadan çıktım.

Abim, bana oldukça ters bir bakış attığında sırıttım. "Abişim," dedim tatlı bir sesle. "Ne oldu?"

"O Batu neden o kadar yalak bir çocuk?"

Kaşlarım benden bağımsızca çatılıverdi ve savunma moduna geçtim.

"Ne yalağı abi ya? " Dedim tavırla. "İnek yalağı," dedi ciddiyetle. "Hani köyde ineklerin su içtiği yer var ya... İnek yalağı. Oraya sokacaksın onu, bırak inekler tepsin tepsin dursun."

"Niye öyle düşünüyorsun?" Dedim kaşlarımı çatıp. "Saçmaladın iyice."

"O çocukta bir haltlar var bak, babam beni dinlemiyor ama bir b.kluk çıkacak o çocuktan. Abim dedi dersin." Dedi ve gitti. Tüm modum bir anda düşüverirken, salondan Batu ve babamın sesini _duyunca mecburen ilerledim. Yüzüm sirke satıyordu muhtemelen. Abimin en ufak bir yakınlıkta böyle yapacağı çok belliydi.

"Ben hazırım," dedim tebessüm ederek. Kapının kirişine yaslandım. "Kızım, pamuk şeker gibi olmuşsun ya sen..." Babama sırıtıp, elimi çenemin altına koydum. Batu güldüğünde yanıma dikelmişti. Acaba annem neredeydi?

Annem evde olmadığında içim her zaman cız ederdi.

Düşünsenize, bir gün okuldan eve geliyordunuz ve anneniz yoktu, babanız salonda ağlıyordu ama size hiçbir şeyi açıklayan yoktu. Sonra amcanıza bırakılıp aylarca anne ve babanızı göremiyordunuz. Bu, yedi yaşında bir çocuk için travma değildi de neydi?

To już koniec opublikowanych części.

⏰ Ostatnio Aktualizowane: Feb 01 ⏰

Dodaj to dzieło do Biblioteki, aby dostawać powiadomienia o nowych częściach!

PERESTİŞ (ASKIDA)Opowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz