40

3.8K 448 159
                                    

herkese selam

uzun bir aradan sonra geldim... gelemeyeceğim sandım ama geldim...

muhtemelen çoğunuz da unuttunuz ama gidişatı hatırlamak isteyen olursa belki önceki bölümü okuyabilir😔

son olarak muhtemelen diğer bölüm final olacak, isteğe bağlı özel bölüm de yazabilirim

VE lütfen bölüm sonuna yazdığımı da okursanız sevinirim *-*

iyi okumalar diliyorum hepinize<333

...

Kara gün sabahı, ondan ne kadar kaçınılsa bile yine de gelip çatmıştı.

Yerin metrelerce altında, en az yirmi sene bir geçmişi olan sığınaklarında henüz yeni uyuyakalmış ikili aslında iyi geceler bile dilemişti birbirlerine. Ancak demek ki her güzel dilek gerçek olmuyordu...Ne kadar gizli bir yerde ajan-albay aşkı yaşıyor da olsalar belanın ne zaman geleceğini tahmin edemezlerdi. Birkaç saat önce soğuk çarşafların üzerine beraberce uzanmış, bedenlerini hafif serinlikten korumak için incecik bir örtüyle örtünmüşlerdi. Sevgili oluşlarından çok geçmese dahi evli bir çift gibi hissetmekten alıkoyamıyorlardı kendilerini, gün geçtikçe yakınlaşmaları ikisini de fazlasıyla memnun ediyordu.

Sığınakta geçirdikleri birinci haftaları yeni dolmuştu, esirden farksız yaşıyorlardı fakat işin ön yüzünde Albay Jeon, arka yüzünde Albay Min ve Albay Kim'in de desteğiyle bir şekilde güvenliklerini sağlayabilmişlerdi. Güney, iki ajanını kaybettiği için arama çalışmaları başlatamazdı ifşa olmamak adına fakat Kuzey'in önünde hiçbir engel yoktu bu yüzden her soruna ekstra hassas yaklaşmıştı 3 suç ortağı. Evet, neredeyse tüm ömürlerini bu ülke için harcamış ve göğüs göğüse mücadele vermiş olan üç asker şimdi bir güney ajanını koruyabilme uğruna her şeylerini riske atıyordu. Albay Jeon dışındaki söz konusu iki albayın ise Taehyung'la bir bağları olmamasına rağmen dostları için kabul etmişlerdi el ele vermeyi.

Değerli hissettirmişti.

"Taehyung."

Kendi adını fısıltı tonunda duyan doktor, göz kapaklarını titreterek araladı zorla. Kafa karışıklığıyla hafifçe çatılan kaşları, büzdüğü dudakları ve alnıyla yastığına dağılan ipeksi saçlarıyla ne kadar sevimli durduğunu bilmeden kendisine seslenen sevgilisine çevirdi bakışlarını.

"Hm? Bir şey mi oldu?"

"Hayır, hayır bir şey olmadı...sayıklıyordun sadece. Kabus mu gördün?"

Taehyung hiç rüya gördüğünü hatırlamıyordu fakat çevresindekiler de ona sık sık uykusunda sayıkladığını söylediği için şüphelenmemişti sevgilisinin onu uyandırma sebebinden. Yüz ifadesi her ne kadar karışık ve gözleri de hiç uyumamış gibi canlı görünse de gecenin üçünde sorgulayacak kadar aklı yerinde değildi, bu yüzden kaygısızca mırıldandı.

"Hmm...hatırlamıyorum ki, muhtemelen kabustur."

Gözlerini tekrar kapatarak sağ tarafına -ki bu sevgilisinin yattığı taraf oluyordu- döndükten sonra üstteki kolunu yanındaki bedenin iri gövdesine sardı. Yanağı onun omzuna yaslı, saçları boynunu süslüyordu bir yosunun kayayı sarışı gibi. Birinin kafasında sabah uyanınca ne yesek düşünceleri dolanırken diğerininkinde ise kriz anı ne zaman gelecek kaygıları vardı. Yersiz bir kaygı da değildi bu, son birkaç gündür işlerin pek de tıkırında gitmediği sadece kendisi ve iki arkadaşı tarafından bilinse de gerçekti. Fakat kötüyü düşünmek kötüyü getirir derlerdi ya, işte tam da o olmuş, sabah güneşinin parlak ışınları henüz yeryüzüne yeni iniyorken felaket çanları çalmıştı.

near here |taekook✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin