39

6.5K 697 399
                                    

subhanallah ilk defa görenler like

meraba kankiler

bölüm sonuna yazdığım notu okursanız mutlu olurum<3
...

2 saat sonra

Albay Jeon'un gelen telefon üzerine apar topar evden çıkmasıyla arkasından bakakaldı sevgilisi, hazır son derece yakınlaşmışken çıkıp gitmesinin adil olmadığını düşünüyordu ancak dediğine göre askeriyeyle alakalı ciddi bir meseleydi. Zaten aksi bir şey olsa gideceğini de zannetmiyordu Taehyung, Albay'ın o istek dolu davetkar bakışlarına fazlasıyla maruz kalmıştı çünkü. Yine de içinde oluşan hüzne engel olamadığından dolayı yüzü asılmış ve boşluğa düşmüş gibi hissetmişti. Artık aklını kurcalayacak bir şey olmadığı için kötü senaryoların gözü önüne gelmesi de gecikmemişti haliyle, kuruntularından uzaklaşmak kolay değildi. Bir yandan alt kattaki abisi ve arkadaşına ne olacak diye düşünüyor, diğer yandan kendisiyle sevgilisinin sonunu belirleyecek olan şeylerin ne zaman gerçekleşeceğini tahmin etmeye çalışıyordu.

Güney'de ya da Kuzey'de ifşalanmalarının sonucu pek de farklı olmayacaktı, iki türlü de vatan haini ilan edilecekler yalnızca birinde hapislerde çürürken diğerinde idam edileceklerdi. Hepsi bu muhtemel gerçeğin farkındaydı fakat yapmaya çalıştıkları tek şey kendi başlarını kurtarmaktı çünkü iş çoktan ajanlık görevinden çıkmıştı.

Aklında hâlâ onlarca soru olan doktor, böyle oturup boş duvara bakarak duramayacağını bildiği için tedirgin de olsa geniş koltuktan kalktı ve tırnakları avuç içlerine izler bırakırken evin tahtadan yapılma merdivenlerini inmeye başladı. Albay ona aşağı inme ya da kimseyle iletişime geçme tarzı şeyler söylemediği için kendini suçlu hissetmiyordu, sadece biraz korkuyordu o kadar. Tabii Kuzey'de geçirdiği onca zaman -ve tehlikeler- sayesinde korkma duygusunu biraz geride bırakmış ve kendine olan güveni artmıştı fakat yine de ailesine karşı çaresiz hissetmeyi engelleyemiyordu. Yastığa başını her koyduğunda aklından onlara nasıl karşı çıkıp kendini savunacağının pratiğini yapsa da iş gerçeğe döküldüğünde aynı senaryo yaşanmıyordu, uğradığı onca haksızlık ve sevgisizliğe rağmen vicdanı asla susmak bilmiyordu.

Nihayet içsel çatışmalarına bir son verdiğinde önünde durduğu kapının kilidini açıp kulbunu çevirdi ve terleyen avuç içlerini pantolununa silerek Jung Hoseok'un yanına doğru ilerledi. Onun hiçbir yeri bağlı olmamasına ve rahat bir odada kalıyor olmasına rağmen mahçup hissediyordu, ne de olsa kendisine tek iyi davranan kişiydi...böyle bir muameleyi hak etmiyordu. Hoş, Albay Jeon'un gözünden olaylara bakıldığında olması gerekenden bile azı yapılmıştı ama yine de herkeste olduğu gibi Hoseok'ta da merhameti devreye giriyordu. Yavaş adımlarla ona yanaştıktan sonra başucunda durdu ve yere oturarak bağdaş kurdu, karşısındaki genç adam da az çok anlam verebiliyordu onun hislerine. Kötü hissettiği barizdi ve Taehyung'un gerçekten iyi niyetli bir insan olduğunun da farkında olduğu için daha fazla üzülmesini engellemek istedi.

"Merhaba Taehyungie."

"Hyung ben-"

"Şş...kötü hissetmene gerek yok. O bir Albay olarak önlem aldı sadece, aslına bakarsan Kuzey kanunlarını düşününce az bile yapıyor."

"Ama yine de..."

Hoseok elini onun elinin üzerine koyarak gözlerinin içine teselli edici bir gülümseme eşliğinde baktı. "Sadece ne yapıp edip buradan kurtulmamız lazım."

"Abimi bilmiyorum ama seni bir şekilde kurtarmaya çalışacağım."

"Hayır Taehyung." dedi Hoseok kaşlarını hafifçe çatarken. "Ben ya da abin değil, üçümüzün de buradan gitmesi gerekiyor."

near here |taekook✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin