28.

10.4K 352 44
                                    

Keyifli Okumalar♡

Baran'ın elinde tuttuğu kağıtlardan bir iki tanesi yere düştü. Karşımda duran kadın ise dolu gözlerle oğluna bakıyordu.
Baran şokunu atlatmış olacak ki şaşkın gözleri ciddi ve anlayamadığım bir hale büründü. Yanıma gelip elini sırtıma koydu.
"Ne işin var senin burda?" Sanki her an kadını kovucak gibi hissediyordum.

"Bak oğlum biliyorum çok kızgınsın ama benim de nedenlerim var-"

"Ne nedeninden bahsediyorsun sen? Geldiğin gibi si- defol git." Kadın Baran'ın bağırması ile irkilerek geri adım attı. Belki de bu kadına hiç üzülmemeliydim ama yüzünde ki ifade gerçekten de çabalamak istediğini gösteriyordu.
Baran'ın kolunu sıktım uyarırcasına. Fazlası ile sinirlenmiş gözüküyordu. "Baran..." dedim mırıldanarak. Kadın bana gülümseyerek baktı.

"Telafi etmeye geldim, bunca yıl çok zor belki ama geri kalanını sensiz geçirmek istemiyorum. Hatalarım var farkındayım ama özür dilerim." Kadının ağlaması içimde bir yerleri burkarken Baran'a baktım. İçinde ki küçük Baran'ı görebiliyordum. Bir yerlerde ona dokunan şeyler vardı, yaraları tekrar gün yüzüne çıkmıştı.

"Yarın konuşuruz." Kadının yüzü aydınlanırken bende gülümsetmiştim. Biliyordum çünkü Baran kaç yaşında olursa olsun hayatın da ki ilk kadına ihtiyacı vardı.

Bir saç sevilmesinin eksiğinin kaç yara açtığını bilemezdim ama hayatın her anında yokluğunu eminim belli ederdi.

Baran oturma odasına geçerken ben kadından yarın ulaşması için telefon numarasını aldım. Kadın giderken kapıyı kapattım ve hızlı adımlarla koltukta oturan Baran'ın yanına oturdum. Her zaman yaptığı gibi kucağına oturtturdu. Gülümserken kollarımı boynuna sardım. Sonunda gariplik çözülmüştü.

"İyi olmak istiyorum." Fısıldayarak konuşmuştu. "Olucaksın bebeğim, sadece zaman ver kendine." Diyerek saçlarını okşadım. Başını göğsümden kaldırdı ve yanımızda ki kağıtları eline aldı.
"Bunlar ne?" Dedim karıştırdığı kağıtları incelemeye çalışırken.

"Annemin bana yazdığı ama bana ulaşması engellenen mektuplar." Bir tanesini okumam için uzattı. Tarihe baktığım da 2010 yılını gösteriyordu. Yani baran dokuz yaşındayken.

(Dip not; Baran 22 yaşında yani 2001 doğumlu<3)

23 Nisan 2010
Canım Oğlum,
Bu sana iki yıl sonra ilk seslenişim. Sana her şeyi adım adım anlatacağım. Ama şimdi değil, henüz bunları öğrenmen için vaktin var. Sadece ben de yaralı ve sevgi isteyen bir kadınım bunu hiç unutma. Baban seni çok seviyor olabilir ama beni hiç sevmedi.
Seni çok ama çok seviyorum.
Annen...

Hayretle Baran'a baktım. Mektubu elimden alıp katladı. Elinde sayamadığım kadar mektup vardı.
"Babam annemle görüşmemem için uğraşmış. Bu mektuplar bir hafta önce elime ulaştı o tarafından." Hala anne demeye dilinin varmadığı ve yabancı olduğu belliydi.

Bir mektup daha verdi okumam için.

12 Ekim 2010

Bugün doğum günün canım Baran'ım. İyi ki doğdun, ayrı kaldığımız her doğum gününü sana bir gün telafi edeceğim. Söz.
Geçen sefer gönderdiğim mektup sana ulaştı mı tam anlayamıyorum ama ben yine de yazacağım.

"Hep kızgınım, o sevilmek isterken ben sevgisiz kaldım. Ve babamın acımasız disiplinine." Kafasını geri attı ve gözlerini ovuşturdu. Boynuna öpücük kondurdum, bir şey diyemiyordum. Ne diyeceğimi bilemiyordum.

"O yüzden mi çocukken sen  aramıza çok katılamazdın." Sadece kafasını salladım. Zihnim geçmişe gitti, Baran belli bir yaştan sonra daha az yanımıza gelip abimle oyun oynar olmuştu. Abimin bu durumdan sık sık şikayet edip Sinan amcaya küfür ettiğini bile hatırlıyordum. Hatta bazen Baran'ın küçük bedeninin yorgun gözüktüğü zamanlar bile olurdu.

Ve ben ona hep imrenirdim bu kadar başarılı olmasına, oysa onun yaraları başarılarına sevinmesine bile izin vermeyecek kadar çokmuş.

"Bu mektupta artık anlıyor gönderdiklerinin bana ulaşmadığını. Yaklaşık bir yıl sonra, arada bir sürü mektup var tabi daha." Diyerek artık sararmış ve eskimiş bir kağıt daha verdi.

11 Şubat 2011

Sana mektuplarımın ulaşamadığını öğrendim iki gün önce. Yazdığım her mektup elime geldi bugün. Ama ben yılmayacağım oğlum, baban her ne kadar telefonla iletişimimizi kapatsa da.
Seni çok seviyorum deniz gözlüm.

"Diğer mektuplarda da benzer şeyler yazıyor işte." Dedi ve bütün kağıtları kenara bıraktı. Şaşkınlıktan kalakalmıştım, aslında bunca yıl annesi gelmek istemişti ama hep önünde engel varmış. Baran'ın kafasının şuan allak bullak olmasın da ne olsundu ki?
Beraber büyüdüğü babası arkasından böyle büyük bir şey çevirip vebal almıştı.

Onca yılı kim geri getirebilir?

"Babana söyledin mi haberi var mı?" Bu kilit noktaydı belki de şuan araları bozulmuş bile olabilirdi normal olarak.
"Biliyor musun Yare babama annemi seneler sonra sorduğum da aynen şunu dedi 'Başka bir adamı sevdi ve gitti sevmiyor seni o kadın.' Kaç yaşındayım ben altı mı." Ellerini saçlarına daldırdı ve çekeledi. Ellerini tutup saçlarını çekmesine engel oldum.

"Şş..." diyerek yanağını öptüm. Tam şuan hıçkıra hıçkıra ağlamasını istiyordum. Ya da bir şekilde içinde ki her şeyin çıkmasını, o kadar içinde tutmuştu ki dışarıya bilinmeyecek bir şekilde çıkıyordu.

"Sarışın saçlarımla oynar mısın?" Kucağından kalktım ve elini elime kenetleyip yatak odasına götürdüm. Sırtımı yatağın başlığına yasladım ve bacaklarımı uzattım.
Öbür taraftan yatağa yattı ve başını bacaklarıma koydu. Dudaklarıma akmak üzere olan şarkıyı mırıldanarak söylemeye başladım. Sesimin kötü ya da güzel olması umrumda değildi sadece ona hayatında ilk defa şefkati hissettirmek istiyordum.

Bu hayatta şefkati hissetmemiş çocuklar hep eksik gezerlerdi sokaklarda.

"Küçüğüm daha çok küçüğüm bu yüzden bütün hatalarım.."
.
.
.
Benim gözlerim dolu:)

Umarım sizin saçlarınız okşanmıştır, öpüldünüz <3

SARIŞIN / YARI TEXTİNG / TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin