Bölüm 19

376 23 0
                                    

Barut kafasını bana yaklaştırınca heyecandan gözlerimi sıkıca kapadım. Nasılsın tepki vermem gerekiyor bilmiyordum. Dudaklarını dudaklarıma sürtünce, tırnaklarımı çıplak omzuna bastırdım. Bu halime güldüğünde gözlerimi yavaşça araladım.

"Neye gülüyorsun?"

"Gözünü kırpmadan aslan gibi kükreyip insan öldüren kadının, şuan karşımda kediye dönüşmesi hoşuma gidiyor."

Ağzımı açtım, geri kapadım, tekrar açtım, tekrar kapadım. Ne diyecektim ki.

Utançtan arkamdaki kapıyı sırtlama fikri, derhal çıkalmalıydı aklımdan!

Barut'un bir anda inlemesiyle aklımdaki düşünceleri savuşturdum. Ne olduğunu anlamak ister gibi suratına bakarken, gözlerim ve dudaklarım arasında mekik dokuyan Barut, fısıltıyla konuşmaya başladı.

"Tırnaklarını, daha farklı bir alanda, daha farklı bir pozisyondayken aynı bu şekilde bastırmanı isterim."

Omzundaki elimi çektiğimde gördüğüm görüntü karşısında ağzım açık kaldı. Resmen derisini kaldırmıştım adamın!

"Ben farkında değildim bu kadar sıktığımın, özür dilerim bilerek olmadı. Acıyor mu?"

"Cık, hatta bu hareketin çok hoşuma gitti." Diyerek göz kırptı.

Kızaran suratımın, şuan kesinlikle mor rengine dönüştüğünü hissediyordum.

Ben şaşkınca Barut'a bakarken, o bir anda bana yaklaşıp dudağımı es geçerek, burnunu yanağıma yasladı.

Dudağımı öpmesini beklerken, onun yanağıma yaslanması birazcık moralimi bozsa da belli etmedim. Dudaklarını yanağıma bastırınca, ellerimi tekrar omzuna yerleştirdim.

Burnunu yavaş yavaş sürterek boynuma inen yüzü için, istemsizce başımı sağa yatırıp ona yer açmıştım. Barut dudaklarını şah damarımın üstüne sıkıca bastırınca, inleyerek ona daha fazla tutundum.

Bu hareketimle sanki Barut benden istediği komutu almış gibi, derimi dudaklarının arasına alarak emmeye başladı. Bu eylemini bir kaç defa gerçekleştirdiği sırada, bana biraz daha yaslandı. Kapıya yaslandıkça çıkan sesten anlıyordum kapıyı zorladığımı. Tek isteğim kapının kırılmamasıydı.

Ben Barut'un hareketlerine odaklanmaya çalışırken birden odayı telefon sesi doldurdu. Barut sanki telefonu çalmıyormuş gibi, boynumda keşife çıkmıştı. Telefon kapanıp tekrar çalmaya başladığında, Barut'un omzundaki elimi sıkarak konuşmaya başladım.

"Barut...telefonun çalıyor."

Boynumdan derin bir nefes alan Barut'un çekileceğini düşündüğüm için kafamı kaldırdığım sırada, boynuma dişlerini geçirdi. Ben şok olmuş bir şekilde donarken Barut benden uzaklaştı. Şuan nasıl görünüyordum bilmiyorum ama, Barut suratıma baktığında bana sırıtıp göz kırparak hala ısrarla çalan telefonuna ilerledi.

"Sokayım, bir rahat vermediler. Alo!"

Barut'un yüksek çıkan sesiyle kendime geldiğimde, hemen odadan çıkıp kendi odama koşarak gittim. Kapıyı kilitleyip yatağıma oturduğumda Barut'un dudaklarının değdiği yerin ıslaklığını hala hissediyordum.

"Aman Allah'ım, o nasıl birşeydi öyle?"

Ben hızlanan nefesimi düzene sokarken birden kapı sesiyle beraber, birinin odama doğru geldiğini duydum. Dudaklarımı birbirine bastırarak, sessiz bir şekilde ayağa kalkıp kapıya yaklaştım. Kapının arkasında olan Barut sanki kapıya yaklaştığımı anlamış gibi konuştu.

EFİL (ASKIDA)Where stories live. Discover now