Bölüm 12

466 27 0
                                    

Adam dediğim şeyleri duymamazlıktan gelip, silahının emniyetini açtı. Yanındaki korumalarda bir anda adama döndüler.

Baran kucağımdayken bana sıkacak mıydı?

O an anladım ki bu adam Akdoğan konağına sızdırılmış biriydi. Cengiz'e silahını vermesi için elimi uzattım. Cengiz kararsızca bana bakıyordu. Gözlerimde her ne gördüyse silahı bana verdi.

Silahın emniyetini açtığım an konağın kapısı açıldı ve dışarıya Akdoğan erkeklerinin hepsi çıktı...

Aylin silahı sıkacağımı anladığı an yanıma gelip Baran'ın kulaklarını kapadı. Ve işte o an adamın ayağına bir el ateş ettim. Bir anda hem Ayçadan, hemde konağın içinden bir çığlık koptu. Baran sesten dolayı irkilse de kafasını boyun girintime koyup soluklandı. Yere düşen adamı korumalarımdan iki kişi sürüklercesine yanımızdan uzaklaştırdılar.

Aylin ve Ayça'ya bakarak Konağı gösterdim. Kucağımdaki bebeğe donmus şekilde bakan kişinin Maran Akdoğan olduğunu anladım. Hepsi sessizce içeri girdiğinde bizde arkalarından konağın avlusuna girdik.

Yere çökmüş hıçkıra hıçkıra ağlayan bir kadın vardı. Bu kadında Keje olmalıydı. Yavaş adımlarla Baran'la birlikte kadının yanına gidip Yaralarımdan dolayı zorlansamda yere çöktüm.

Elimi omzuma koyduğumda irkilen kadınla beraber Baran, annesini gördüğünde gülmeye benzer sesler çıkarıp, annesine ellerini uzattı. Keje duyduğu sesle kafasını kaldırdığında karşısında Baranı görünce ağlamasını daha çok şiddetlendirdi.

"M-maran, b-ben hayal görmüyorum d-değil mi? Şuan Baran karşımda bana gülümsüyor değil mi."

Keje kendini inandırmak istiyordu, Baran'ın hayal olmamasını diler gibiydi. Maran kafasını mutlulukla sallayıp o da yanımıza çöküp Baranı benden aldı. Şuan onların yanından kalkmam lazımdı, ki hasret gidersinler. Ama Yaralarımın yaptığı baskı yüzünden kımıldayamıyordum. Aylin kalkamadığımı anlamış olacakki, yanıma gelip kolumdan destek olarak beni kaldırdı.

Onların yanından kalkıp kenarda durdum. Onlar hala yerde çocuklarının gerçekliğini kavrarken küçük bir sevinç çığlığı duydum.

"Yaşasınnn, kardeşim gelmiş. Çok özledim seni Baran neden anneannem gile gittin ki sen." Diyerek koşup kardeşine sarıldı. Yerden kalkan Maran ve Keje çocuklarını da alarak avlunun sedirine oturdular. Ayakta duracak gibi değildim. Yaralarımın sancısı giderek artıyordu. Aylin ve adamlarıma bakarak kapıyı işaret edip, gitmek için arkaya adımladığımda Mahmut ağanın sesini duydum.

"Nereye gidersin Alev hanım, ziyaretin bu kadar mı?"

"Misafirin kısası makbuldür Mahmut ağa, hem ben sizin misafirperverliğinizi kapıda aldım fazlasına gerek yok!"

"Hele geç otur şuraya, konuşacaklarımız vardır."

Kısa bir an duraksasamda kabul edip sedire doğru yürüdük bizimle beraber tüm Konak halkıda sedire oturunca Keje oğlunu ve kızını alarak üst kata gitti. Maranda gidecek gibiydi ama o daha çok oğlunu kimin kaçırdığı ile ilgileniyordu.

"Anlat bakalım hele Baran'ın sende ne işi vardır?"

Ben konuşacakken bir anda arkadan gelen sesle kafamı çevirip konuşana baktım.

"Ne işi olacak Mahmut amca anlamadın mı? Baran'ı kaçıran bu kadın, yakalanacağını anlamış ki Baranı geri getirmiş. Kuzenim Ayça da kaçırılmıştı. Bakın bu kadının yanında Ayça, demekki onuda yanında tutuyor."

Bunu diyen Zelal'di. Kafamı Aylin'e çevirip güldüğümde herkesin gözü bu sefer bana döndü. Aylin sinirlendiğimi anlamış olacakki elini koluma koydu.

EFİL (ASKIDA)Where stories live. Discover now