15.bölüm: Katran

112 35 85
                                    

Evin içinde bir ölüm sessizliği, cenaze yeni kaldırılmış gibiydi. Avluda kimse yoktu, aksam serinliği yayılmış güneş batmak üzereydi. Zümrütü ahıra koyup merdivenlerden yukarı çıktım, Malik terastaydı. Yorgun adımlarımı ona doğru yönlendirdim. Telefonu kulağına yaslamış karşıdan ses bekliyordu ama istediği sesi duyamadı. "Aç be kızım." Sedirde yanı başına oturdum. Telefonu kapattı, eliyle burun kemerini sıktı. Düşük omuzlarımla ona baktım.

"Noldu?"

Şöyle bir etrafa baktı kimse var mı diye. "Diyarla atıştık."

"Niye?"

"Ne bilim kızım ya, Saitin olayından sonra Diyara çıkıştım. Onunda suçu yok biliyorum ama Abisi lan, Ferhatın kanı onun elinde ne yapayım. Bağırdım çağırdım işte." Yaptığından pişman duruyordu. Ona hak veriyordum çünkü aynı şeyi bende Barana yaptım. Öfkemi ondan çıkardım başka kimseye gücüm yetmiyordu. Gözümün önüne yıkılmış hali geldi, sonrada Saitin çaresiz hali. Terazim artık tartamıyordu. Sanki az ağlamışım gibi yine gözlerim doldu.

"Ya o daha çok küçük ya." Elbisemde kalan son bilyeyi avuçladım. "Ne bilsin bunları, nasıl itip kakıyorlar daha melek o ya." Elimin tersiyle gözümü sildim.

"Şhtt, tamam ağlama." Elini sırtıma koyup sıvazladı. "Günah değil mi Sait'e o da ister babası yanında olsun. Bunları yaşamak zorunda değil ki."

"Hiçbirimiz yaşamak zorunda değildik." Sesi karanlık ve ıssızdı. "Ferhattan sonra sadece Sait değil bizde kimsesiz kaldık."

"Minik bir kalbi var, kalp kırmayı bilmez ne istediler bu çocuktan." Başımı Malikin omzuna koydum. İki yaralı birbirimizi teselli etmeye çalıştık ama olmadı. Yengem odasının kapısını yavaşça kapatıp çıktı. Sonra bizi gördü, başımı kaldırıp bize yaklaşmasını bekledim. Gözleri kızarmış dudakları kurumuştu. Şalını düzeltip karşımıza oturdu. Bakışları ruhsuzdu.

"Sait nasıl?" Dedi Malik

"Ağlaya ağlaya uyudu." Yengem iç çekti. Burnunun ucu kızarmıştı. "İlk defa böyle gördüm onu." Şalının ucuyla gözünü sildi. "Keşke burda olsaydın Ferhat." Derin bir nefes aldım. Malik başını diğer tarafa çevirdi gözlerinin dolduğunu görmeyelim diye. Eliyle gözlerini sildi, kimse kimseden iyi değildi. Herkes yıkık, ayakta kalmaya çalışıyordu. Yengemin gözleri elimdeki bilyeye takıldı. Sinirle kaşlarını çattı "benim oğlum 5 yaşında daha, kimseye kötülüğü yok. Ne yaptı da bunu hakketti."

"Saitin bir suçu yok ki, diğer çocuklarıda biz yetiştiremeyiz ki yenge. Evlatlarına başkasının acısıyla eğlenilmeyeceğini öğretmemişler." Anneliğini sorgulayacak bir hale gelmişti. Yengem gördüğüm en iyi annelerden biri, kendini kötü hissetmesine sebep olanlar utansın.

"Kendi acım neymiş Saitin yanında daha iyi anladım. Evladın çektiği acı ilmek ilmek kesip biçiyor etini. Hiçbir acıya benzemiyor. Sara anayı daha iyi anlıyorum, ayağınıza taş değse canı nasıl acıyor şimdi sıcağı sıcağına biliyorum." Bu zalim dünyada bayram rezil, düğün ziyan olabiliyordu. Kimsenin gün sonunu tahmin etmesi mümkün olmuyordu. Kapı çaldı Beritanın "ben bakarım" sesini duyduk.

Hiçbirimiz yerimizde kıbırdayamadık. Abim ara ara telefonunun ekranını bakıp duruyordu, bende elimdeki son bilyeyi evirip çeviriyordum. "Ceylan" duyduğum sesle başımı kaldırdım. Baran gelmişti. Büyük adımlarla yengemin yanına gelip sarıldı. Benim kadar yengemde şaşırdı.

"Bu da her boka geliyor." Diye söylendi Malik.

"Baran." Yengem sıkıca sarıldı. Baranda elini beline koyup sırtını sıvazladı. "Sait nerde?"

BERFU-BARAN #ilmelistanWhere stories live. Discover now