3. bölüm: Sinen koku

94 44 112
                                    

Yaralarımız vardır, çogu zaman unutup iziyle yaşadığımız. Yaralarımız vardır, kabuğu soyulmadan kanayan.

Şimdi bir yara vardı;oluk oluk kanayan.

Yengem bakışlarıyla özlemini susturup elleriyle öldürüyordu. Göz yaşları derenin en saf suyunun kirlenmesi gibiydi. Özlemi birikti gözlerinin kenarında, karıştı saf suyun berraklığıyla.

Baran'a bakışları o kadar şefkatliydi ki yüreginin titrediğini hissedebilirdiniz. Ellerinde tuttuğu kuşun canı yanmasın diye serbest bırakıp, kanatlanıp gitmesine baktığı gibi baktı. Biraz canı gitti, biraz yüreği.

"Dayıma gidecem ben!" Sait'in sesini sadece biz değil.

Baran'da duydu.

Bakışları, anında bizi buldu. Sivri gözleri dokunduğu yerleri yaktı. Yutkunduğunu belli belirsiz seçebildim. Esmer yüzünde bir mimik bile oynamadı belki, ama yüreği? Peki o da böyle katı mıydı?

Yengem gözyaşını silip, yeni bir damlaya ev sahipliği yaptı. Siyah sürme çektiği gözlerinin beyazına kızıl hareler yerleşmişti.

"Dayı!" Sait bağırdı.

Baran baktı.

Baktı.

Ve atından indi.

Abimin Sait'i kucağına alıp, yengemi dirseginden tutup çekiştirdigini takip etmem kolay olmamıştı. Abimin hızlı hareketlerle onları uzaklaştırmasını seyretmeyi kesip pelte kıvamındaki ayaklarımla takip ettim.

"Hadi yenge, Mümtaz bıraksın sizi" gerginliği her kelimesinde tütüyordu.

"Anne! Niye ağlıyorsun? Dayımı görmedin mi?"

Yengem dirsegindeki abimin iri eliyle ilerliyordu. Gözleri sık sık omzunun üstünden arkaya dönüyordu. Geriye doğru tek bir adım bile atamamıştı.

"Amca! Benim dayım orada bak!"

Abim cevap vermedi. Sinirli bir soluk daha bıraktı. "Hiç gelmicektiniz. Hiç!" Yengem ellerinin tersini dudaklarına yaslayıp, tutmakta zorlandığı hıçkırığını serbest bıraktı.

O an abimin, arabanın kapısında olan elleri durdu.

Yengem hıçkırdı.

Sait dayısına gitmek istedi.

Abim yengemin kolunu hala bırakmamıştı.

Mırıldandım. "Yenge.."

Ama o an benim sesimi başka bir ses bastırdı. "Ceylan!"

Benim dizlerim titriyordu, peki ya yengem o ne haldeydi. Gözlerini sımsıkı yumdu, dudağını dişleriyle ezdi, ama ağlaması bir an bile durmadı.

"Gel yavşak gel!" abim hırsla söylenirken Mümtaz abi Sait'i arabaya bindirmişti. "Gelde gösterim sana" Abimin gözleri bir cesedin dumanıyla tütüyordu.

Ki bu ceset evimizin bacasından sızıyordu.

Arkamı dönmemle, hırsla bize yaklaşan Baranın, gözlerinde bize doğrultulmuş namluyu seçmem bir oldu.

Bir cinayet değildi.

Cinayet kalbimizdeydi.

Cinayet aklımızdaydı.

Abim yengemin kolunu bir an olsun bırakmadı. Yengem ise galiba kolunu hissetmiyordu, hissiyatları çok farklı duygulara gebeydi.

Yengem dudaklarını araladı ama konuşmadı. Abimin öfkesi bir kat daha arttı. "Olduğun yerde kal!" Baran dinlemedi. Yaklaşmaya devam etti. "Tek bir adım daha atma" abimin ikazı Baranın itaatsizliğini gösterdi. tam iki adım kala durdu. Gözleri harlanan ateşin isiyle dolmuştu. Kırmızı dudakları oynadı. "senin kudretin beni durdurmaya yeter mi? Malik?"

BERFU-BARAN #ilmelistanWhere stories live. Discover now