13.Bölüm: İsyan

83 35 62
                                    

Parmak uçlarında ateşe acı veren bir renk var, öyle bir acı ki katran gibi zift gibi... öyle bir acı ki aldığın nefes geçtiği her yeri yakıyor. Bedeninde sızlamayan uzuv kalmıyor. Şefkat dilenmek isteyen dilin bile lal oluyor.

Baran; hani bana o kadar imkansız, o kadar uzaksın, o kadar yasaksın ya, bir o kadar da nefessin.

Varlığın zulüm, yokluğun ölüm.

İşte bu kadar basit. Ne senle ne de sensiz.

İncir ağacına bakıyorum saatlerdir, bizim adımıza şahit. Ne çok gördü bildi bizi, bizdendir. Avcumu yanaklarıma yaslamış, pencerenin önüne çektiğim sandalyede oturuyorum. Baranın avuçlarımdan kayıp gitmesine seyirciyim. Aşık mertebesine yakışmaz biliyorum ama aşık maşukunuda öldürmez. Benim sevgim onu öldürecekti, er ya da geç. Benim elimden olacak bir ölüm beni bu hayatta tutmazdı. Vicdanım boğazıma sarılır beni de alırdı bu kirli dünyadan.

Bir dalında sallanan bandanama baktım, efil efil sallanıyordu. İdam mahkumu gibi. Bizim mahkumumuz. Kıvırdığım bacağımı sandalyeden indirip kapıya yöneldim. Teravihten sonra çaylar içilmiş, herkes uyumuştu. Merdivenleri indim kaygısızca, duygularım alında da ben mi görmedim. Bir boşluk ki ta en içimde yer edinmiş. Avludan çıkıp ahırı dolaştım işte ordaydı. Benim idam mahkumum. Kırmızı bandanam ağaçta sallanıyordu. Toprak ayağımın altında ezile ezile yaklaştım, uzun uzun baktım. Rüzgar hırçınlaştı, saçlarım savrulup sırtıma iniyor yapraklar hışırdıyor, ben ise mezar taşıma bakıyordum. Ellerimi uzattım, ince dala yüklenmiş ağır sorumluluğu aldım omuzlarından. Parmaklarımın arasındaki emanete baktım. Dudaklarıma yasladım bir buse kondurdum, kokusu sindi. Gözlerimi yumdum. Kokusu tuzlu bir deniz gibi. Sonsuz bir huzur.

Berfin seninki geliyor.

Ne çok zoruma gidiyor, Baranın benimki olmaması.

Beynimde durmadan tekrar eden bir ses. Her tekrarı bir ihanet, her tekrarı bir eziyet. Baran avuçlarımdan uçup gidiyordu ve ben hiçbir şey yapamıyordum. Yapmaya da gücüm yoktu. En sevdiğim oyuncağım komşu kızına verilmişti sanki ben onun çaresizliğini üzüntümü kimseye söylememişim. Bu hissi bilirsiniz değil mi? Elinizden hiçbir şey gelmez, gidipte alamazsınız oyuncağınızı.

Baranı geri alamıyordum. O benden gittiğinden birhaberken.

"Benden önce davranmışsın." Gecenin ortasına bir güneş doğdu, sesi ıssız yerde bir bana şifa oldu. Başımı kaldırdım onu gördüm. Dudaklarıma acı bir gülümseme yerleşti. Nefesim Baranın hissiyle düzensizleşti. Tüm bedenim arsızlaşmıştı artık gün geçtikçe söz geçirmem daha da zorlaşıyordu.

Güzel yüzüne baktım. "Seninde geri kalır yanın yok." Benden önce birine yar olacaksın, diyemedim.

Attığı adımlar kalbimi hızlandırdı. "Söz konusu sensen ben geri kalmam." Bana doğru yaklaştı. Gözleriyle hasret giderdi, öpüp kokladı. Ona sarılmak isteyen ellerimi inkar edecek değildim, ben başlı başına ona gitmek istiyordum. Avuçlarım kaşındı, tenine değmek için çırpındı.

"Ben kaldım." Dedim. Gözlerimin içine baktı ne diyorum diye. "Ben geride kaldım."

"Vicdan azabı? Noluyor?" Karşımda dikildi, nasıl cesur, dik başlı. Heybetiyle sarıp sarmaladı beni, ısındı tüm vücudum. Kendimi güvenli bir sığınakta hissettim. Ondan başka kimseye ihtiyacımın olmadığı bir yer.

Arsız rüzgar bedenimde gezinde beni titretti. Ensemden bir soğukluk hissettim, avucumdaki bandanayı sıktım. "Bunu Çavuşa sordum bir gün 'olan içinize oldu' dedi." Elimi kalbime yasladım. "Olan oldu."

BERFU-BARAN #ilmelistanOù les histoires vivent. Découvrez maintenant