Daha Güzel Bir Fotoğraf Yok Muydu?!

5.4K 972 1.4K
                                    

bölüme baslamadan acilen medyayı acın!!


***


''Nice to meet you, where you been?'' diyerek radyoyda çalan şarkıya eşlik etti Jungkook. ''I can show you incredible things.'' diye de devam etti. Bu sırada yaşlı adam da eli, kolu, ağzı bağlanmış, kamyonun arka tarafında yardım çığlıkları atmaya çalışıyordu.

''Magic, madness, heaven, sin! Saw you there and i thought...'' diyerek başını dik dik ona bakan Taehyung'a çevirdi. ''Oh my God! Look at that face! You look like my next mistake!'' dediğinde Taehyung güldü ve elindeki su şişesini mikrofon gibi tutarak devam ettirdi şarkıyı. ''Love's a game wanna plaaaaay? Ayyy!''

Aynı anda arkada çırpınan adamı umursamadan bağırdılar. ''NEW MONEY SUIT AND TIE I CAN READ YOU LIKE A MAGAZINE! Ain't it funny? Rumors fly!'' Sonra Jungkook bir eliyle kendisini işaret edip Taehyung'a baktı gülerek. ''And I know you heard about me.'' dedi. Sonra da elini Taehyung'a uzattı. ''So hey, lets be friends.'' dediğinde Taehyung gülerek çocuğun uzattığı eli sıktı ve şarkıya devam etti. ''I'm dying to see how this one ends.'' dedi. ''Grab your passport and my hand.'' Jungkook da bunu duyunca göz kırptı. ''I can make the bad guys good for a weekend.''

Sonra ikisi de aynı anda yola bakıp bağırdı. Aynı zamanda başlarını sallaya sallaya dans ediyorlardı. ''SO ITS GONNA BE FOREVER..! OR ITS GONNA GO DOWN IN FLAMES! YOU CAN TELL ME WHEN ITS OVER, Mmm... IF THE HIGH WAS WORTH THE PAIN!'' Sonra Jungkook başını yana doğru yatırdı ve sesini incelterek söylemeye devam etti. ''Got a long list of ex-lovers, they'll tell you im insaneee!'' Taehyung da devamını getirdi. ''Cause you know i love the players and you love the game!''

Daha sonra ikisi de kahkaha attı. Şarkı devam ederken Taehyung Jungkook'a döndü. ''Taylor Swift dinleyeceğini hiç düşünmezdim.'' dedi. Jungkook da yola bakarken ona cevap verdi. ''Dinlemiyorum zaten. Ev arkadaşlarım çok dinliyor. İster istemez takılıyor ağzıma benim de.'' Sonra da göz ucuyla siyah saçlı oğlana baktı.

''Ya sen?'' dedi. ''Taylor Swift dinliyor musun?''

''Çok değil.'' diye yanıtladı Taehyung ve başını arkaya doğru yasladı. ''Ama eminim başka bir evrende hayranıyımdır.''

Bir süre daha şarkı dinlediler ve sohbet ettiler. Sonra Jungkook kamyonu bir anda durdurdu. ''Tost almalıyız yoksa açlıktan öleceğim.'' dedi yandaki büfeyi göstererek. Taehyung başını eğdi ve büfeye baktı. Sonra da Jungkook'a döndü. ''Hangi parayla alacağız Jeon?'' diye sordu. Jungkook hemen ''Bu sapığın parasıyla.'' dedi arkada çırpınan adamı başıyla göstererek. Koltuğun yanında duran cüzdana uzandı ve içini açıp baktı. Paraları görünce ''İyi iyi. Yeter de artar.'' dedi. Kapıyı açtı ve inmeden önce dönüp sordu. ''İçecek bir şey de istiyor musun?''

''Su?''

''Anlaşıldı!'' dedi Jungkook gülerek ve kapıyı kapatıp yalpalayarak büfeye doğru yürüdü. Taehyung kamyonda yalnız kalınca-o sapık adamın varlığını görmezden geliyordu- dikiz aynasından yüzüne baktı. Gözünün etrafında koca bir morluk vardı ve dudağının kenarı yaraydı. Burnu kanayıp kurumuştu. Alnının kenarı da fena görünüyordu. Kendisine bakarken yüzünü buruşturdu ve burnuna dokundu. Dokunduğu gibi de acıyla inledi. ''Kırıldı mı lan bu gerçekten?'' dedi kendi kendine. ''Yok kırılsa duramam...'' diye de devamını getirdi ve koltukta arkaya yaslandı.

Camdan dışarı baktı ve Jungkook'un çoktan tostları ve suları aldığını gördü. Büfedeki adamlarla sohbet ediyordu. Taehyung kaşlarını çattı onu izlerken. ''Sosyalleşmesen ölürsün...'' diye mırıldandı. Bir süre sonra da Jungkook büfedeki adamlara el sallayarak kamyona doğru yürümeye başlamıştı.

except you | taekookWhere stories live. Discover now