"Saçmalama Asaf! Olmuş olsa bile bir günde değişmez hormonlar." Ağzında yine çarpık bir gülüşle iyice yüzüme yaklaşmıştı. Konuşurken nefeslerimiz birbirine çarpıyordu. "E o zaman karım küçük bir yalancı."

"Ne alakası var Emir Asaf?!"

"Asaf.. Sadece Asaf demeni sevdim karıcım." Artık dudaklarımız da birbirine değerken yine o tanıdık çekimin altına girmiştik. Emir Asaf daha fazla beklemeyerek mühürlemişti dudaklarımızı. Ah pardon ne demişti, sadece Asaf...

~~~~~~~~~~~~~

Beni uykumdan uyandıran çalan telefonum olmuştu. Yan tarafıma döndüğümde Emir Asaf hâlâ uyuyordu. Uyanmaması için çabuk davranarak telefonun sesini kıstım. Ardından üzerime geçirdiğim sabahlık ile balkona çıktım. Arayan yıllar sonra ilk defa babamdı. İçime çektiğim titrek nefesim ile birlikte açtım telefonu.
"Efendim.."

"Oooo kızımıza bak sen! Dağlı gelini olmuş da haber vermiyor!"

"Bunun için mi aradın?"

"Başka ne için arayacaktım Hira?! Hayatında ilk defa doğru bir şey yapmışsın. Sahi nasıl ayarttın Emir Asaf'ı? Hiçbir kadına bakmazdı o." İğrençliği midemi bulandırırken, bu kişinin babam olduğu gerçeği gözlerimin dolmasına sebep olmuştu. Emir Asaf haklıydı sanırım, ben sulu gözün tekiydim..

"Diyeceğin başka bir şey yoksa kapatıyorum." Neşeli kahkahası doldurdu kulağımı. "Ah doğru ya bu saatte kocanın koynundan aldım seni." Artık göz yaşlarım bir bir akarken konuştum. "Ciddi misin?.. Cidden beş yıl sonra söylediklerin bunlar mı? Görmeyeli daha da şuursuzlaşmışsın Orhan Göksu.." Bir şey demesine müsade etmeden telefonu kapatmıştım. Her defasında canımı yakmayı başarıyordu. Bu sefer de orospu muamelesi görmüştüm. Harikaydı!

Göz yaşlarımı silip odaya geri döndüğümde Emir Asaf da uyanmıştı. Kaşları çatık bir şekilde bana bakarken ayağa kalkıp yanıma geldi. "Ağlamışsın. Ağrın mı var? Neden uyarmadın beni? Dur Dilek ilaç getirsin-" kapıya yönelirken elini tutmamla bana döndü. "Gayet iyiyim. Ağrım falan yok Emir Asaf. Sadece... Rica etsem sarılır mısın?.." Tekrar dolan gözlerimle beklenti içinde yüzüne bakıyordum. Çatık kaşları düzelmiş, telaşlı hâli gitmiş ve kolları bedenimi sarmıştı. Bunu beklemiş gibi kafamı göğsüne gömüp usulca ağladım. Bir süre ne o konuştu ne de ben. Geri çekilecekken daha sıkı sarılmamla vazgeçmişti. Ardından saçlarım arasında dudaklarını hissetmiştim. Şu anda sadece ilgili bir adam vardı yanımda. Sorgulamadan destek olan, baba şefkati ile yaklaşan bir adam. Sahi, babalar böyle mi olur Emir Asaf?..

Hafif gülerek konuştu. "Sanırım bir değil, iki küçüğün babası oldum.." Kafamı göğsünden kaldırarak gözlerinin içine baktım. "Olsana Emir Asaf... Hem babam hem kocam ol.. Bir tek sana sığınayım, olmaz mı?" Öyle bir baktı ki... Yemin ederim öyle bir baktı ki gözlerinde yeniden doğdum, hayat buldum.
"Olur.. Kim bilir belki de çok güzel olur..."

Bu sefer de alnımı öpmüştü. "Hadi bakalım toparlan ve hazırlan. Yusuf uyanmıştır." Konuyu kapatışına defalarca kez teşekkür ettim içimden. Sorgulamadığı için minnettardım. Kafamı sallayıp önce elimi yüzümü yıkadım. Ardından giyinme odasına gidip günümü güzelleştirmesini umduğum elbiselerimden birini giydim.

Emir Asaf ise takımlarından birini giymiş ve hazırdı

Ops! Esta imagem não segue as nossas directrizes de conteúdo. Para continuares a publicar, por favor, remova-a ou carrega uma imagem diferente.


Emir Asaf ise takımlarından birini giymiş ve hazırdı. Beni bekleyip, inmemiş olması bile şu an çocukça sevinmeme sebep olmuştu. Bugün sevgiye muhtaç bir çocuktum..

Birlikte aşağıya indiğimizde Yusuf salonda oyun oynuyor, Hülya da ona eşlik ediyordu. Bizi görünce koşarak kucağıma geldi. "Günaydın birtanem."
"Güyandınn annem." Günaydın demeye çalışması yüzümü güldürürken elma yanaklarını bir bir öptüm. "Günaydın Hülya." "Günaydın efendim. Kahvaltınız hazır, dilerseniz çaylarınızı servis edelim." "Olur teşekkürler." Emir Asaf'ın varlığını unutarak öylece konuşmuştum. Ona döndüğümde ise yüzünde memnun bir ifade ile masaya gidiyordu. Ne yani, evi sahiplenmem hoşuna mı gitmişti? Belki de sabahki konuşmam bazı şeyleri ilerletmişti. Bu iyi bir şeydi değil mi?

Yusuf'u yanımdaki sandalyeye oturtarak hem ben yemiş hem ona yemesinde yardım etmiştim. "Bugün şirkete gitmem gerekiyor." Kafamı sallayarak çayımdan bir yudum aldım. "Benim de düzenlemem gereken dosyalar var. Yusuf'la evdeyiz." "Gideceğin bir yer olursa haber ver." "Sanmıyorum ama olursa haber veririm." Yerinden kalktığında eğilip Yusuf'un saçlarını öpmüştü. Ardından bana yöneldi. Ne yapacak diye beklerken konuştu. "Bugün söylerim, birkaç tane test alıp getirirler eve." Doğru ya! Bu benim aklımdan tamamen çıkmıştı. Allah'tan Emir Asaf akıl etmişti.

Ne olduğunu anlamadan dudağımdan öpülmüştüm bile. "Akşam geç kalmamaya çalışırım, yemeği birlikte yeriz." Bir şey dememi beklemeden çıkmıştı. Sanırım bu evlilik işine çabuk adapte olmuştuk...

Bölüm sonuu.

Nabersiniz canlarım?

Yazarınız iki gündür hastane hastane dolaşıyor kdksksk. Hazır tatildeyken tüm hastane işlerimi halletmek istedim. Sizlerin sağlığı umarım yerindedir.

Bölüm nasıldı?

Ben bu bölüm Emir Asaf ve Hira ilişkisine yumuş yumuş oldum valla.

Bakalım yeni bölümde neler bekliyor bizi... Yeni bölümde görüşmek üzere sevgili okurlarım ❤️


Bî- misâl HayatOnde as histórias ganham vida. Descobre agora