Ani Değişiklik

102 9 50
                                    

(Sapıtacam snrm biraz lütfen no küfür 🔇🔇)


Özgünlüksüz çocuğun ardından birkaç hafta geçmişti, ve de ben hiç tempomu bozmadan terfi sınavına çalışıyordum.

Keigo ile de uzun bir zamandır düzgün bir konuşma yapamamıştık. Herkesin kendi işleri vardı sonuçta.

Fakat ilk defa bu kadar uzun zaman ayrı kalmıştık. Benim kendime özel ofisim olmuştu, ve de bu yüzden Keigo'nun yanında değildim.

Daha acemi kahraman olduğum için görevlere de fazla gönderilmiyordum. Resmen sekreterlik yapıyordum!

Hemen pro kahramanlığa terfi edip görevlere gönderilmek istiyorum artık. Ofiste boş boş oturup villainler hakkında bilgi yazmak istemiyorum. Kim isterdi ki!

Sen o kadar çalış kahraman olmak için, götünü yırt, ama görevlere gönderilme. Olmaz olsun o zaman kahramanlık.

Bir an önce Keigo ile bu konuyu ya konuşmam gerekiyordu, ya da hızlıca terfi etmem gerekiyordu.

Terfi sınavına da az kalmıştı zaten. Gerçi ben ne kadar az kaldı desem bile bu zamanı azaltmayacak, ama her neyse.

Devriye sürelerim azaltılmıştı. Nedenini ise anlayamıyorum. İşimde bir hata mı yapmıştım? Hayır, asla sınırlarımdan çıkmamıştım.

O zaman ne olabilirdi ki? Keigo onun ajansında kahramanlık yapmamı beğenmiyor muydu? Başka bir ajansa mı geçmeliydim?

Gelen bir ihbarla düşüncelerimden kurtuldum. Ben gitmek için hazırlanacaktım, ama önümden Keigo uçarak gitti bile.

Oflayarak sandalyeme geri oturdum. Neden böyle olmak zorundaydı ki? Neden eskisi gibi görevlere ben de gidemezdim?

Onu kızdıracak bir şey mi söylemiştim, veya bir hareket mi yapmıştım?

Bu hiç hoşuma gitmiyordu. Tüm gün ofiste oturup bekliyordum. Telefonumla da oynayamıyordum, ne kadar sıkıcı!

-

Ajanstakilere haber verip bugünkü üçüncü sınava çalışma seferimi gerçekleştirdim. Keigo zaten görevdeydi, o yüzden rahattım.

Ajansın kapısından dışarı çıkıp çalışma alanına doğru yürümeye başladım. Yolda da bu konuları düşünmemek için yoluma odaklanmayı denedim. Şu anda moralimi bozacak hiçbir şey yoktu.

Terfi sınavını geçip görevlere gidebilecektim. Ve de artık o ofiste durmak zorunda kalmayacaktım. Bunu aklıma koymuştum.

Tabi, başarabilecek miydim? Bu belli olan bir şey değildi.

Sınava hazırlanıyordum, fakat belki geçemeyecektim. Ve de bu, yine o ofiste oturmak zorunda olmam anlamına gelecekti.

Bunu istemezdim, ve de o yüzden daha fazla çalışacaktım. Diğerlerinden daha hazırlıklı olup, sınavı geçecektim. Bunu yapmak zorundaydım. Yoksa o ofisten asla çıkamazdım.

Bir an durdum, ve düşünmeye başladım. Ben neden ofisten çıkamıyordum? Keigo'nun ajansında olanlar da pro kahraman değildi ki.

Yanlış bir şey yapmıştım. Kesinlike öyleydi. Yoksa başka sebebi olamazdı. İyi hoş, yanlış bir şey yapmışım da, ne yaptım ki?

Birkaç hafta önceki davranışlarımı düşündüm. Pek de yanlışa benzeyen bir davranılta bulunmamıştım. Tabi Keigo'nun ne anladığını, veya düşündüğünü bilemem.

Bir yıldır kahramanlık yapıyordum, görevde bir sıkıntı yapmış olsaydım azar yerdim zaten. O zaman kahramanlık yapmıyorken yaptığım davranışlardan mı böyleydi?

Bu da olamazdı. O zaman neden görevlere gönderilmeyerek cezalandırılayım ki? Başka bir şey olması lazımdı.

Kafamı iki yana sallayıp düşüncelerimden kurtuldum ve yoluma devam ettim. Şu anda sınava odaklanmam gerekiyordu, başka işlere değil.

Çalışma alanından içeri girdim. Her zamankinden daha kalabalıktı. Tabi terfi sınavı yaklaşıyordu, ondan herkes çalışmaya gelmişti.

Hafifçe gülümseyip hep gittiğim alana gittim. Burada olabilmek en azından daha özgür hissettiriyordu.

Kapıyı ardımdan kapayıp çalışmaya başladım. Şu anda hiçbir şey moralimi bozamazdı. Bozmamalıydı da zaten.


~


Uzun ve yorucu bir çalışmanın ardından saate baktım. Saati görmemle gözlerimin fal taşı gibi açılması da bir oldu.

Kendimi o kadar kaptırmışım ki, üç saatin nasıl bu kadar hızlı geçtiğini anlayamamıştım.

Çantamı alıp alandan dışarı çıktım. Çalışma alanındaki bir çok kişi çoktan gitmişti. Etrafıma son kez bakınıp çalışma alanından çıktım.

Hava azar azar kararmaya başlamıştı. Adımlarımı hızlandırıp ajansa doğru ilerledim.

Zaten azaltılmış olan devriyemi tamamlamıştım, o yüzden pek acelem yoktu. Ama Keigo'ya yakalanmak pek istemezdim. Ajanstan ayrılmamı pek istemezdi de kendisi.

-

Birkaç dakikaya kalmayıp ajansın önüne gelmiştim. Derin bir nefes alıp içeri girdim. Keigo'nun olmamasını, olsa bile ofisinde olmasını umuyordum.

İçeri bir göz attığımda Keigo ortalıkta yoktu. Rahat bir nefes verip kendi ofisime doğru ilerlemeye başladım.

Kapıyı açıp içeri girdim. İşte yine geldik bu güzelim ofise. Bunun verdiği rahatsızlıkla oflayarak sandalyeme oturdum.

İşta başlıyorduk yine villainleri araştırıp bilgi geçirmeye. Bok mu vardı da böyle işleri hep ben yapıyordum?

Diğerlerindem daha küçük olduğum için miydi? Benim de kanatlarımın olduğu için miydi? Diğerlerinden daha sonra geldiğim için miydi?

Yoksa bunların hiçbiri değil miydi? Güç mü kaybetmeye başlamıştım?

Yoksa hepsi Keigo beyefendinin keyfi için miydi?

Aklıma gelen düşünceler sinirimi bozmaya başladığından daha fazla bu konu hakkında düşünmemeye karar verip bilgisayarı açtım.

-

Ekrana uzun süre bakıp bilgi aktarmaktan gözlerim kızarmıştı artık. Kendimi bu işe ya çok adamaktan, ya da sıkkınlıktan kapının açılma sesini duymamıştım.

Keigo'nun sesini duymamla yukarı baktım.

"Minori."

Kafamı yana eğdim. Neden bu kadar bıkkın görünüyordu ki?

Yanlış bir şey yapmıştım. Kesinlikle yanlış bir şey yapmıştım.

"Evet?"

Gözlerine bakıp cevap bekledim. Beklediğimden uzun sürmüştü cevabın gelmesi.

Dalmış gibiydi, acaba cevap vermemi duymamış mıydı?

"Kei-"

"Terfi sınavı iptal edilmiş."



Sapıtma fantezisi 2837284728642974. Evet, yüzyıl sonra yb attım. Yb isteği şu arkadaştan geldi.

animeeliftr

Yb isteği verdiği için gidin ona tşk edin. Ben yoksa atmayacaktım.

Another Wingy - Hawks x Reader (Cringe)Where stories live. Discover now