Yabancı Bir Duygu

127 11 21
                                    



~

Keigo ile birkaç saat havadan sudan konuştuktan sonra bir doktor içeri girdi. Hawks'ı biraz kontrol ettikten sonra sağlığının yerinde olduğunu, gidebileceğini söyledi.

Keigo tabiki yerinde duramayan bir karakteri olduğundan hemen ayaklandı. Kolunu boynuna doladı, ve de hastane odasından böyle çıktık.

Hastanedeki bütün kızların gözü üzerimizdeydi. Hayır, benim üzerimdeydi. Sinirlerimi bozmuyor değildi. Kim üzerinde yiyecekmiş gibi bakan bir sürü göz ister ki?

~

Konuşa konuşa Hawks'ın evine geldik. Doktor birisinin yanında durmasının iyi olacağını söylemişti, bu yüzden yanında ben olacaktım. İşime de gelmiyor değildi. Onu daha çok görecektim, ve de bu en iyisi olacaktı.

Hawks anahtarla kapıyı açtı, içeri girdi ve de gelmem için bana döndü. Ben de olabildiğince çabuk davranarak içeri girmeye çalıştım. Tabiki, bunu da batırmıştım.

Eve apar topar girmeye çalışırken ayaklabı bağcığıma bastım ve de yere düştüm. Ayağa kalkmaya çalışırken kanadım kapının koluna sıkıştı, bir de onu çıkarmayı denedim.

Alelacele bir şekilde girmeye çalışırken bana uzatılan bir el gördüm.

"Minori, yeni tanışmışız gibi davranmana gerek yok. Sabaha kadar bile girmen için bekleyebilirim."

Bu sözler beni baya iyi hissettirmişti. Elini tuttum, ve de ayağa kalktım. Ayakkabılarımı çıkarıp sakin bir şekilde içeri geçtim. Burada, onun yanında olmak artık daha rahatlatıcıydı. Sadece onunla aynı ortamda olmak bile bana yetiyordu.

Bütün gün ayakta olduğum için yorgundum. Eve geldiğim gibi kendimi koltuğa attım, ve de gözlerimi kapattım.

Bir süre bekleyince üstümde bir sıcaklık hissettim. Gözlerimi aralayıp baktığımda üstümde bir battaniye vardı. Daha fazla kendimi zorlamayıp gözlerimi tekrar kapadım ve de kendimi uykuya bıraktım.


~

Burası eskisinden daha yumuşak hissettiriyor. Ya da belki ben deliriyorumdur. Neyse, ben kalkıp Keigo'ya yemek yapayım.

Gözlerimi açtım, fakat büyük, geniş bir salon yerine bir dolapla karşılaştım. Biraz gözlerimi kırpıştırdım, ve de sonra doğrulup etrafa baktım.

Etrafta Endeavour ile ilgili her şey vardı. Duvarlarda Endeavour posterleri, dolaptaki rafta da bir tane küçük Endeavour peluşu vardı. Dur bir saniye, burası Keigo'nun odası mı?!

Hemen ayağa kalktım. Buraya ben gelmediğime yemin edebilirim. Bekle- o zaman... Beni buraya Keigo mu getirdi?!

Kapı kapalıydı, o zaman ben biraz burayı karıştırsam mı? Evet evet, bunu yapayım. Bir tane dolap gördüm, yanına gidip açmaya karar verdim.

Dolabın kapağını açtım, ve de dolapta Keigo'nun ceketi vardı. İlk başta biraz saçma gibi görünen bir fikir geldi aklıma, fakat sonra yapmaya karar verdim.

Dolabın içine girdim, ve de ceketine sarıldım(sarılmak derken işte üstüne örtüyor). Sıcacıktı. Ceketi alıp dolaptan çıktım. Fakat sonra Keigo'nun sesi duyuldu.

Ceketi alıp yatağının altına saklandım. Olacakları izlemek istiyorum. Odanın içine adım attı, ve de sonra yatağa baktı. Yatakta olmadığımı görünce biraz şaşırır gibi oldu, fakat sonra düzeldi.

Ceketinin olduğu dolabını açtı. İçinde ceketi bulamayınca biraz sorgular gibi oldu. Umarım şüphelenmez.

"Garip, buraya koyduğuma emindim. Neyse, Minori'ninkini alsam kızmaz herhalde."

Bir saniye, ne?! Yani benim ceketime bütün kokusu sinecek mi?! O ceketi yatarken bile giyeceğim. Ama bir dakika- lütfen sağ cebine bakmasın!

Sağ cebinde birkaç fotoğrafını saklıyordum. Neden yaptığımı bilmiyorum. Ve de en kötüsü fotoğrafların bir tanesinde kalp de vardı!

"Hey, güzel durdu aslında!"

Aynaya geçip kendine baktı. Sonra ellerini ceplerine koydu. Bir de öyle bakmaya başladı. Gerçekten bu adam hep çıkmadan öyle kendine aynada bakıyor mu?

Ellerini ceplerde gezdirmeye başladı. Aha sıçtın Minori. Ne diyeceksin sana sorarsa? Ve de fotoğrafların olduğu zarfı buldu. Bari özeldir deyip açmasın!

Ama tabiki de açtı. Sonuçta Keigo'dan bahsediyoruz. Zarfı açıp fotoğraflara bakmaya başladı. Fotoğraflara baktıktan sonra büyük bir kahkaha patlattı. Tabi ben ani sesten dolayı kafamı yatağa çarptım.

Keigo eğilip yatağın altına baktı. Ben tabi beni göremesin diye yatağın en köşesine çekilmiştim. Fakat tek zeki ben değilmişim. Keigo tüylerinden birini yatağın altına gönderdi ve de her yerde gezdirdi.

Tüy şu anda benim olduğum bölgede geziniyordu. Sadece benim olduğum köşeye gelmemesi için dua ediyordum. Ama tabiki de eninde sonunda gelmek zorundaydı.

Tüy burnumu gıdıkladı. Hapşırmamak için kendimi zor tutuyordum, fakat sonra bıraktım kendimi. Hapşırmamdan sonra Keigo zaferle güldü.

Yatağın altından ona bakmak için çıktığımda etrafta görünmüyordu. Ben de dışarı çıktım. Fakat her gördüğünüze inanmayacaksınız.

"Ceketimi alabilir miyim Minori~?"

Diye sordu. Ben ani gelen sesle irkildim. Arkama baktığımda Keigo arkamdan sırıtarak bana bakıyordu. Meğerse bunca zamandır yukarıda uçuyormuş.

Ceketi kızararak ona uzattım. Utanç verici bir durumdu. Ceketi gülünseyerek elimden aldı. Ve de kendi ceketimi bana geri verdi.

Ceketi giydi ve de bana döndü. İlk başta gülümsedi, sonra konuşmaya başladı.

"Ben birazcık dışarıya çıkıyorum, tamam mı?"

Başımla onayladım. Fakat hastaneden yeni çıkmamışmıydı? Dinlense daha iyi olabilirdi, fakat eğer bu onu mutlu edecekse çıkması daha iyi olur.

~

Keigo bir saattir dışardaydı, ve de hala gelmemişti. Bir şey mi oldu diye merak ediyordum, fakat sonra dışardan bir gülme sesi geldi. Pencereden dışarı baktığımda Keigo benim tanımadığım bir kızla birlikteydi. Ve de gülüyordu.

Kalbimde bir baskı hissettim. Bu üzüntü değildi. İlk defa böyle bir şey hissetmiştim.

-

Tanrım! Hala konuşuyorlar! Ne konuşuyor olabilirsin ki bu sürtükle? Sürtükle göz göze geldik, ve de bana sırıttı. Ardından ise Keigo'nun göğüslerine dokunmaya başladı?!

Şu anda her ne hissediyorsam, hiç de iyi bir şey değildi.

Another Wingy - Hawks x Reader (Cringe)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin