5

796 34 5
                                    

"evet?" ona döndüm

"emin misin?" hala kapıda duruyordu, bu kadar rahatsız etmekten çekinmesi güzel bir şeydi.

"yani istersen dışarda ıslanabilirsin" kapıyı açık bırakıp içeri geçtim, arkamdan geldi ve evime girince bi göz gezdirdi. "evin güzelmiş" duvarda ki fotoğrafları inceliyordu. Camları kapattım içeri yaprak falan dolmasın diye ve perdeleri çektim. Bir anda gök gürültü duyunca irkildim. Farkına varmamıştı çok şükür.

"Cenkin oğlu mu bu?" Ardeni gösterdi parmağıyla, yanına gidip fotoğrafa baktım ve fotoğrafı görünce gülümsedim. "Evet, Arden Cenk" kendi dediğime kafamı salladım.

"Büyüyünce baya can yakar kesin, şimdiden baya yakışıklı" fotoğrafa bakıp gülümsedi.

"Yok ya sanmiyorum, kıyamaz benim kuzum" diyip koltuğa bıraktım kendimi bay yayılmıştım ama sonuçta benim koltuğumdu yani, o da yanıma oturdu "bu arada sormayı unuttum, bir şey içer misin?"

"çay var mı? yapabiliyor musun?" tek kaşım havaya hemen havaya kalktı.

"ben yarı trabzonluyum oğlum" kafasına vurdum, bu ani hareketime şaşırdı.

Pek bunları konuşmayı sevmediğimden başka soru sormasın diye kalkıp direkt mutfağa gittim ve hiç ocağımın üzerinden eksik olmayan çaydanlığıma su koydum, demlendiğine emin olunca bardaklara koyup servis ettim.

Beni izliyordu dikkatlice, izlenmeyi pek sevmem ama ses etmedim. Yeterince çocuğa kötü davranmıştım zaten.

"sağol" çayından bi yudum aldı ve etrafında göz gezdirdi, sonra gözü bana takıldı.

Oda'ya bi sessizlik çöktü, bende arkama yaslanıp çayımı yudumladım daha sonra kafamı cama çevirdim ve yağmuru izledim bu görüntüye bayılıyorum tam uyumalık havaydı benim için. Mertin gözlerini üzerimde hissedebiliyordum, ama asla bozuntuya vermedim.

güzele bakmak sevaptır .s

"bu arada teşekkür ederim cidden, beni evine davet ettiğin için" elini sol göğsüne koydu, bu hareketi benim için gerçekten değerliydi. Ona gülümseyince o da gülümseyerek cevap verdi.

"fırtına çıktı bende seni öyle gönderemezdim, o kadarda katı değilim" dediğime güldü, evet baya gıcık biri olabilirim ama hasta olmasını istemezdim.

"sen baya komik kızsın he" koluma hafifce vurdu, kaşımı kaldırdım

Bu ne samimiyettir yahu

"kadınlara vurulmaz, hiç öğretmediler mi sana bunu?" geri vurdum, inledi. Biraz fazla kaçırmıştım sanırım. Alnımı kaşıdım.

"senin elin fena ağırmış" kolunu tuttu, onu böyle izleyince sesli güldüm.

Kocaman adam benim bi vurmamla devrildi pushahhaajjswjja

"kolumu sakatladın resmen " hala kolunu tutuyordu acılar içinde, biraz üzülmüştüm şimdi ama çaktırmamalıydım

"off ne abarttın be" göz devirdim, vicdan azabı çekiyordum çok az.

yalancı köpek

"ben seni nazik sanmıştım, sen baya erkek fatmaymışsın ya" tek kaşımı direkt havaya kalktı ama aldırmadım, tipik erkek yorumu işte.

"ne ağladın be" bu dediğime baya gülmüştü baya eğeleniyordu bu çocuk, çok fazla olmaya başladı bu.

Aniden telefonum çaldı, elime alıp hemen mutfağa geçtim.

"Merhaba Hanımefendi, bugünden itibaren istanbul içerisinde türk vatandaşı olmayan herkesin oturum izni dondurulmuştur. Size haber vermek istedim, maalesef oturum izniniz ve vizeniz ile beraber belirsiz bir süre dondurulmuştur."

bi saniye ne???

"ee iyide ben tüm düzenimi buraya göre kurdum, nasıl bir anda böyle değişebiliyor her şey?" endişeliydim, çünkü gerçekten yarin direkt sınır dışı edebilirlerdi. Yine sokakte kalmaktan korkuyordum, başıma gelmişti daha önce ve hiç güzel zamanlar değildi.

"Maalesef bizler de yardımcı olamiyoruz, burda kalmak istiyorsanız ya türk vatandaşlığı almak için başvurucaksınız bu da en az 3 ay sürebilir - veya türk vatandaşı olan biriyle evli olmanız gerekiyor ama bu da aniden gelişen bir şey olmadığı için maalesef elimizden başka bir şey gelmiyor hanımefendi"

gercekten bayılıcam şuracıkta şimdi

sinirden ağlamamak için, dudaklarımı ısırdım sonra dişlerimin arasında
"Çok sağolun ya cidden çok yardımcı oldunuz" diyip telefonu yüzüne kapattım. Son gücümle mutfak dolabına yaslandım.

Ne yapacaktım ben şimdi?

verdiğim tüm emekler gerçekten boşa gidecekti, londraya geri dönerdim dönmesine de şuan ki arkadaşlarıma ve işime çok bağlanmıştım

"Bir sorun mu var?" Mert kapıya yaslandı, yüzümü ellerimin içine koydum. Offladım. Anlatamam ki böyle bir şeyi, çok saçma gelir.

"Londraya geri dönmem gerekiyor, hemde temelli" gözleri ve ağzı aynı anda açılmıştı. Ellerimi Saçlarımda gezdirdim stresten şuracıkta bayılabilirdim.

"peki neden?" cevap bekliyordu, haklıydı da tabi ama ben asla böyle bir şeyi anlatmazdım. Daha önce de anlatmadım, hep kendim zorlukların eşiğinden geçtim bundan sonrada öyle olacaktı.

"boşver ya mert seninde kafanı yormiyim, zaten çantalarımı toplamam lazım bi de iş yerime email falan atmam lazım" yerimden kalktım sonra ise yanından geçip salona gittim. O da arkamdan geldi.

Ensesini kaşıdı "peki ben gideyim ozaman, fırtına falanda kalmamış zaten" çayını yudumladı ve mutfağa götürecekti ki onu durdurdum "ben yaparım" bardağı sol elimle elinden aldım.

Mert'e elimi uzattım "gerçekten her şey için sağol mert" o da elimi sıktı "rica ederim bir şey yapmadım ki" hafif gülümseyip ayakkabılarını giydi ve sonra gitti. Arkasından biraz bakıp kapıyı kapattım.

Tüm gece boyunca çantalarımı topladım ve şimdi ise bilgisayarım kucağımda işime veda etmek üzereyim. Ağlamak hissi asla bedenimi terketmiyordu, ama ben direniyordum.

Ağlamayacaktım.

Satırları yazmaya başladım ve gözlerim doldu, burada edindiğim tüm arkadaşları, yıllar sonra aile ortamını bırakıp gitmek gerçekten kalbimi kırıyordu. Tavana bakıp, burnumu çektim.

Kapı çaldı, saçlarımı bağlayıp kapıya gittim. Derin bir nefes alıp kapıyı açtım.

"Mert?"

"Ela beni bi dinler misin?"

--------------------------------------------------------

Merhaaaabalaaaaar💖💖💖💖💖

yeni bölümle geldim💖

oy verip beğenmeyi unutmazsanız çok sevinirim😊

cafuné - mert hakan yandaş Where stories live. Discover now