21.Bölüm

81 26 3
                                    

O günün ardından Chaeyoung neredeyse kapımda yatıp kalkmıştı ve kendini bir şekilde affettirmeyi başarmıştı şapşik arkadaşım. Delirmiştim ama yine de sevgim ağır bastı affettim ve kesinlikle gitmeme yemini ettiğim doğum günü partisine gitmeye karar vermiştim ama tamamen sürpriz olacaktı. En son aradığında gelmeyeceğim diye çemkirip telefonu yüzüne kapatınca benden vazgeçmişti. 

O kalabalığa tabiki Areum'ı götürmeyecektim. Anneme bırakmayı düşündüm ama annem çok yüksek ihtimalle Jihyo partiye gelmeyecekse arayıp ona satacaktı çocuğu. O yüzden direkt onlara bırakmaya karar verdim hem Chanyeol dedesi de onu çok özlüyordu. Jihyo'yu aradım o günkü tehditimin ardından ilk defa konuşacaktık. 

''Efendim.'' dedi süper gergin bir sesle. 

''Sen Chaeyoung'un doğum gününe davetli misin küçük hain?'' tersçe söylemiştim. 

''Aşk olsun yenge ben sadece yeniden aşk olsun diye uğraşıyorum kırma beni.'' 

''Kes.'' dedim buz gibi bir sesle. ''Soruma cevap ver. '' 

''Abimle haber göndermiş gelsin diye ama kendi aramadığı için gitmeyeceğim biz o kadar planlar yaptık beni arama zahmetine bile girmedi tripliyim.'' 

''O konu sonra tartışılacak çanta boy ex görümce gel benden Areum'ı al arabam bakımda ben getiremiyorum önce size gelmeye kalkışırsam geç kalırım daha hazır değilim.'' 

Aşırı mutlu bir ses çıkardı ve telefondan dışarıya bağırdı. ''Anne ben Areum'ı almaya gidiyorum.'' Sonra tekrar bana döndü. ''Fazla trafik yoksa 10 dakikaya oradayım yenge.'' 

''Yenge deme bana.'' diye tısladığımda küçük bir gülüş kulaklarıma doldu. ''Gülme Jihyo!'' diye çemkirdiğimde sustu. ''Özür dilerim eski yengelerin en sevdiğimi.'' dediği an bağırdım. ''Başka kaç tane eski yenge var?!'' Gergin gergin güldü. ''Sıfır tabiki. Sanki bilmiyorsun yenge doğduğunuzdan beri tanışıyorsunuz.'' 

''Abinin üniversite defteri fazla kabarık ve sen de bunu çok iyi biliyorsun ilk sevgili olduğumuz zaman yirmi yıldır tanıdığın bana Minji abla diye seslendiğini unuttum sanma sakın.'' 

''Oha yenge on iki sene önceki olayı nasıl hatırlıyorsun fil hafızası mı bu? Ayrıca yirmi değil on sekiz yaşındaydım siz ilk sevgili olduğunuzda.'' 

''Bana yenge deme!!!''

''Tamam ya sustum.'' 

''Kapat hadi çabuk gel.'' 

''Tamaaaam.'' 

Telefonu kapatıp yatağımın üzerine fırlattım. İki saniyede sinirlerimi zıplatmayı nasıl da becermişti ama. 

Dediği gibi 10 dakika içerisinde gelip Areum'ı alıp gitti. Areum da halasını gördüğüne çok mutlu olmuştu. Onlar gittikten kısa süre sonra da evden çıkıp partiye gittim. Chaeyoung geldiğime çok şaşırmış ve beni öpücüklere boğmuştu sonrasındaysa Mina ile ikimizi birkaç arkadaşıyla tanıştırıp yanımızdan gitmişti. Hepsi bekar arkadaşlardı ve o bar senin bu bar benim gezmelerinden bahsediyordu ve bu sohbet biz iki evliyi fazlasıyla darlamıştı. Gerçi ben de bir süredir bekardım. En iyisi şu cümleyi ben, biz iki anneyi fazlasıyla darlamıştı olarak değiştireyim. 

Biraz sonra canına tak etmiş olacak ki beni dürttü ve sessizce söyledi. ''Patladım sıkıntıdan hadi bizimkilerin yanına gidelim.''  Bizimkiler dediği Yixing, Jongin, Jongdae ve Kyungsoo'ydu tabiki. Jongdae'nin eşinin annesi hasta olduğu için o bugün gelememişti malesef. Ben duraksayınca tekrar konuştu. ''Nayeon uzatma, Kyungsoo senin düşmanın değil.''

Başımla onayladım onu ve bizimkilerin yanına gittik. Herhangi bir şey olmamıştı canım arkadaşlarımla kendi dünyamızın sohbetini ettik bir süre. Kyungsoo sessizdi aklım o günden sonra onda kalmıştı. Her gün akşam aramak istedim onu ama içimde bir şeyler engel oldu bana ve aramadım. Bu düşüncelerim sırasında uzun süre ona bakmıştım ve bunu fark ettiğinde sorarcasına bana baktı. Hemen kaş göz yaptım ve birlikte biraz uzaklaşıp rahat konuşabileceğimiz bir yere gittik. Hemen sordum. ''O günden sonra bir daha kabus gördün mü?'' 

''Dün gördüm sadece.'' Dedikten sonra sırıttı. ''Seninle uyumak iyi geldiyse demek. '' Hızla koluna vururken çemkirdim. ''Yılışma!''  Şamarı yiyince ciddileşmişti. ''Teşekkür ederim o gün için. Şaka bir yana gerçekten iyi geldi.'' Sesi biraz daha derinleşip devam etti. ''Biliyorsun zaten bana iyi gelen iki kişi var biri Areum biri sen.'' 

Huzursuzca gözlerimi başka yerlerde gezdirirken ''Ben de bunu konuşacaktım.'' dedim ve zorlukla tekrar ona bakıp devam ettim. ''Kabusların kesilene kadar Areum seninle yaşayabilir.'' 

''Gerçekten mi?'' dedi gözleri parlayarak. Başımla onaylayınca boşluğumdan faydalanıp bana sarıldı. Hemen ittirdim. ''Manyak mısın? Bizimkiler yanlış anlayacak.'' 

''Ne var? Eski karıma sarılamaz mıyım?'' dedi ağzı kulaklarında gülerek. ''Sarılamazsın.'' Neredeyse tıslayarak söylemiştim. Hala karışımda sırıtmaya devam ediyordu. Bir daha vurdum koluna. ''Şimdi kararımdan vazgeçeceğim bak.'' Anında sırıtmayı kesti. ''Tamam tamam sustum.'' 

''Areum'ın kolundaki alçı 2 gün sonra açılıyor ertesi gün gelip alabilirsin.'' 

Başıyla onayladı beni ve işaret parmağıyla yanağıma dokunup çekti hemen. ''Şurana bir teşekkür öpücüğü verebilir miyim?'' 

Delici bakışlar gönderdim. ''Şansını fazla zorluyorsun. Yapma.'' 

''Tamam.'' dedi. 

İlk geldiğimdeki durgun hali gitmişti artık gözlerinin içi gülüyordu. Areum'ın ismini duymak bile ona iyi geliyordu. Belki de onları birbirinden çok ayırıyordum. Bir süre Kyungsoo ile kalmak Areum'ı da mutlu edecekti eminim.

Don't Fight The Feeling | Twice × ExoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin