16. Bölüm

11.4K 709 535
                                    

Bölüm şarkımız ( Gel- Mert Kıyak)

Keyifli okumalar dilerim 🧋

"Baba?"

Bedenimi yavaşca ve acı vererek ele geçiren bu korku tırnaklarımın ve dudaklarımın morarmasına sebep olurken bir yandan da karşımdaki bu manzarayla birlikte nefesim kesiliyordu. Evden gelen kahkaha sesleri ve karşımda bana nefretle bakan 3 çift öfkeli göz vardı... Korkunun verdiği his ile hızlanan nefes alış verişlerim göğüs kafesimi zorlarken arkamda hissettiğim birkaç kişiye aldırış etmeden öylece babamlara bakıyordum. Gözlerinden öfke ve nefret akıp giderken ufak bir özlem ya da pişmanlık duygusu aradım. Hani belki bana yaşattıklarından pişman olmuşlardır, beni özlemişlerdir de o sebeple gelmişlerdir buraya kadar diye düşünmek için ama özlem ve pişmanlık nafileydi. Bana bakan bu 3 çift gözde sadece öfke, nefret ve kin vardı...

Arkamda duyduğum Hülya ablanın sesiyle birden irkilerek titredim "Ayşegül kim bunlar?"

Ailem diyemedim çünkü aile bambaşka bir şeydi... Bambaşka bir duyguydu... Bu insanlar ailem diyemezdim, bir insanın ailesi kızını ölüm ile tehdit eder miydi? Eğer ediyorsa o ailesi miydi? Ya da kızının istemediğini bildiği halde onu zorla biriyle evlendirmeye kalkar mıydı? Hiç sanmıyorum!

"Ayşegül?" diyen Ali'nin sesini duymam ile gözlerimi yumdum. Arkamda toplanan herkes merakla bu insanların kim olduğunu öğrenmek için beklerken ben onlara bu durumu açıklayamıyordum...

Gözlerim kapalıyken karanlık gecenin serin havasını içime çektim ve boğazımdaki dikenlerden kurtulup zor bir hal yutkunduktan sonra gözlerimi geri açtım ve evin kapısından dışarıya bir adım atarak babama doğru yürürken "Öpeyim baba..." dedim.

Dudaklarımdan bu iki kelimenin çıkmasıyla Ali'nin ve birkaç kişinin daha "Baba mi?" diye mırıldandığını duydum ama onlara kulak vermeden babamın sağ eline doğru uzandım. Babama yaklaştığım sırada yanağıma aldığım darbe ile daha babamın eline öpmek için uzanamazken yüzüme aldığım sert darbe, yüzümün sağ tarafa savrulmasını sağlamıştı. Ayakta birkaç kez sendeledim ve yüzüm o anda yanmaya başlamasıyla birlikte sızlarken bana tokat atışının ardından arkamda bir endişe çığlıkları kopmuştu. Yüzüme aldığım bu acı ve sert tokat, sol gözümden bir tanecik yaş düşürmüştü kuru toprağın üzerine.

"ne yaptığını sanıyorsun lan sen!" diye bağırarak yanıma gelen Ali beni kollarının arasına alırken öfkeyle solarak babama bakıyordu.

Gözyaşlarım art arda yanağımdan süzülüp Ali'nin beyaz tişörtüne damlayarak devam ediyordu.

Ali sıkıca kollarını bana sararken babamın nefret kusturan sesiyle "Kızıma terbiye veriyorum! Çekil şimdi! " diye bağırdı.

Ali "Bir daha...karıma dokunursan dokunduğun parmaklarını göt-" derken Ali'ye birden sımsıkı sarılmam ile Ali'nin sözlerini yarıda kesmesini sağlamıştım. Bu kadar ağır konuşmasını istemiyordum... Çünkü saçma bir şekilde onun bana yaptıklarına rağmen babam olduğunu unutamıyordum.

Babam "Ne diyorsun lan sen! Ayşegül gel kız buraya! " dediğinde Ali daha da sıkı sardı kollarını bana.

Göz yaşlarımı ses çıkarmadan akıtırken annemin sesini duydu kulaklarım. "Yüz karasısın yüz! Hiç mi utanman yok kız senin? Babanın karşısında yabancının biriyle sarılıyorsun! Terbiyesiz! " annem bile hala babam ile aynı kafadaydı.

Ali tam öfkeyle anneme bir şeyler söyleyecekken birden İbrahim babanın sesini duydum "Yabancı dediğiniz kişi kızınızın kocası sizin de damadınız oluyor hanımefendi!" Diyerek aileme karşı dikleşmişti.

Askerim (Kitap Olmayı Hedefliyor)Where stories live. Discover now