10. Bölüm

11.7K 807 248
                                    

Bölüm şarkımız (Girdap- Buray)

Keyifli okumalar dilerim 🧋


Ali'yi yolcu ettikten sonra eve geri girdiğimde Hülya hanım beni kapının orada bekliyordu. Dudaklarını birbirine bastırdı ve "Onu özlemiş olmalısın." Dedi üzgün ses tonuyla.

Gülümsemeye çalışarak "Sanırım biraz." Dedim oturma odasına doğru geçerken. Kerem üsteğmen "Bu kadar sık görüşmeleri doğru değil. Ne kadar bana düşmese de onlar bize emanetler ve nikah kıyılmadan bu kadar sık görüşmeleri bana doğru gelmiyor. Zaten yeterince görüşmüşler." Dedi.

Hülya hanım "Aman sen de Kerem sanki sen beni görmeden durabiliyordun şimdi ahkam kesiyorsun. " Dedi ve bana bakarak içtenlikle gülümsedi.

Ertesi gün olduğunda yine her zamanki gibi evde takıldım kendi kendime ve o araba sevdası adlı kitabını bitirdim. İnanılmaz bir kitaptı keyifle okumuştum. Kitap bittikten sonra akşam Hülya hanım ve Kerem üsteğmen geldiğinde onlara kek ve çay yapıp önlerine sundum. Yanlarında biraz ben de oturup muhabbet sohbet ettikten sonra yattığım odaya geçip uzandım. Artık bu ev beni iyice bunaltıyordu. Duvarlar git gide üstüme geliyordu. Ne yapacağım bilmiyorum. Köyümde en azından dışarı keçi gütmeye falan çıkıyordum ama burada ne dışarı çıkabiliyorsun ne de rahat bir nefes alabiliyordum. Buradan çıkıp gitmek kurtulmak istiyorum ama yapamıyordum...

Birden odamdaki camı birinin tıklaması ile korkuyla titreyerek yüzümü ses gelen cama cevirdim. Bu da neydi? Korkuyla "K-kim o-o? Orada b-biri mi var?" Dedim.

Uzun bir sessizlikten sonra camı tekrar biri tıkladı. Perde, kim olduğunu anlamda zorluk çıkarırken endişeyle yataktan kalktım ve derin derin nefes almaya çalışarak endişeyle "K-kim oradaki?" dedim ve adımlarımı yavaşca cama yaklaştırıp perdeyi yavaşca araladığımda karşımda gördüğüm şapşal asker ile göz göze geldim. Camı hızla açıp şaşkınlıkla "Senin ne işin var burada?" dedim.

Ali camı açtığımda biraz kendini ileriye doğru eğerek "Kerem üsteğmenim izin vermiyor ben de böyle bir çözüm buldum." Dedi sırıtarak.

"Ya sen delirdin mi? Ya yakalanırsan?" dedim endişeyle.

Ali "Yakalanmam ben." Dedi şapşal sırıtışıyla birlikte.

Onun bu haline gülümseyip "Neden geldin?" diye sordum.

Ali bana göz devirip "Dün de aynı şeyi yaptın. Gelene neden geldin denmez ukala hanım." Dedi ardından bir köpek misali içeriye doğru eğilerek koklamaya başladı ve "Kek mi yaptınız?" diye sorudu.

"Evet. Limonlu. " dedim gülümseyerek ona bakarken ve Ali'nin yutkunduğunu fark ettim.

"Getirmemi ister misin?" diye sorduğumda bana hızla cevap vermişti "Hiç sormayacaksın sandım."

Gülümsedim ve "Tamam burada sessizce bekle getiriyorum. " dedim. Beni başıyla onayladı ve eliyle okey işareti yapıp beklemeye başladı ben ise odadan sessizce çıkıp Kerem üsteğmen ve Hülya hanımın yanlarına geçtim. Hülya hanım beni gördüğünde "Ayşegül uyumadın mı sen daha?" diye sordu şaşkınca.

"Ee... Şey uyuyacaktım da kekin tadı damağımda kalmış..." dedim ve gözlerimi kek tabakalarında gezdirildim fakat hepsi boştu. "ama sanırım bitmiş." Dedim gülümsemeye çakışarak.

Kerem üsteğmen "Hülya hepsini yedik mi?" diye sordu karısına.

Hülya hanım benim gibi tabaklara bakıp "Ay Ayşegülcüm o kadar güzel yapmışsın ki hepsini silip süpürmüşüz resmen! " dedi hayretle.

Askerim (Kitap Olmayı Hedefliyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin