BÖLÜM 46 "PATLAMA"

Start from the beginning
                                    

"Erteleme olmaz mı?"

"Maalesef," dedi Nazlı Hanım. "İki yıla kadar olan hapis cezalarında hükmün açıklanmasının geri bırakılması söz konusu oluyor. Bu durumda, beş yıl suç işlenmemesi durumunda, önceki ceza düşüyor. Ama Ceylin Hanım'ın durumunda, cezası iki yıldan fazla olacağı için mümkün olmayacak."

Ali sakallarını sıvazladı. "Kendi rızasıyla durmazsa?"

"Nasıl yani?" Benden önce tepki gösteren Nazlı Hanım oldu.

"Ben zorla alıkoymuşsam onu, en başında beni şikayet eden oydu, daha sonrasında boşanma davası açan da." Doğruları söylemesine rağmen, bir yumru boğazıma oturdu. "Polislerle karşılaştığımızda da, korktuğunu gidemediğini iddia edersek."

"Suçlarınıza bir yenisi daha eklenir, hürriyeti tahdit suçunu işlemiş olursunuz. Üstelik savcılık iddianamesinde Ceylin Hanım'ın hamilelik durumuna da yer verecektir."

"Ceylin'in psikolojisinin iyi olmadığını, yanımda kendi rızasıyla kalmadığını, onu tehdit ettiğimi, sağlıklı düşünemediğini iddia edersek-"

Şaşkınlık içerisinde gözlerim büyüdü. "İddia ederiz ama yine Ceylin Hanım için bir adli tıp raporu almamız gerekir." Bakışları bana çevrildi, gözlüklerini taktı. Endişemi hissetti. "Ama tabii ki bunlar, son alternatiflerimiz. Benim şu an çabam, sizi aklamak olacak. Dediğim gibi, Haldun Bey'in ölüm saatiyle sizin giriş çıkışlarınız arasındaki uyuşmazlık en büyük kozumuz olacak."

"Sadece," dedi Ali. "Ben teslim olduktan sonra, her şeyi düşünmemiz gerekecek. O andan sonra, Ceylin'in ceza almasını istemiyorum. Bana ne olacağı umurumda değil, ne yapın ne edin bunu sağlayın, sizden tek isteğim bu."

"Ceylin Hanım hamile olduğu için yasa hükmün gereğince, hapis cezasının infazı, gebe olan veya doğurduğu tarihten itibaren bir yıl altı ay geçmemiş bulunan kadınlar hakkında geri bırakılır. Merak etmeyin Ali Bey, en kötü durumda bile Ceylin Hanım'ın ceza almaması için elimden gelenin çok daha fazlasını yapacağımdan şüpheniz olmasın."

"Ben de buradayım!" dedim konuşmaların arasında istemsizce sesim yükselirken. "Odaklanmamız gereken nokta, sizce de Ali'nin suçsuz olması değil mi? Haldun Keskiner'in hemen ölmesi gerekmesine rağmen, ölümü saatler sonra olmuş, Ali oraya girmeden önce. Bunu kimin yaptığı, yaptırdığı üzerinde durmamız gerekmiyor mu? Asıl bu çözülürse, delillerimiz kuvvetlenir ve Ali zaten beraat eder. Benim özgür kalmam hiçbir şeyi değiştirmeyecek, Ali bir ömür hapiste geçiremez."

"Her ihtimali düşünüyorum Ceylin Hanım," dedi. "Önceliğimiz, delilleri ortaya çıkarmak, adli tıptan yeni bir rapor istemek ve kamera kayıtlarını, plakaları incellettirmek. Öyle bir olay ki bu, Ali Bey bile emin olamıyor, her şey olmuş olabilir ama dediğim gibi şu an için eldeki veriler böyle gösteriyor. Ama tam aksini gösterirse bile her duruma hazırlıklı olmalıyız."

Ali'nin suçsuz olduğuna ilişkin tek delilimiz, adli tıp raporunda ölüm saati uyuşmazlığıydı. Bu nedenle, gelecek ikinci rapor her şeyden önemli olacaktı.

"Biz de bir uzman tutacağız," dedi. "Onun görüşlerini de bir rapor hâlinde sunacağız. Hiç merak etmeyin. Ama olay çok hassas bir durum ve yeni rapor Ali Bey'den kaynaklandığını söylerse, bu sefer benim elimden hiçbir şey gelmez. Sadece sizi kurtarmak için çalışabilirim."

Üzerime kara bulutlar çöktü. Bilmiyordum, neden böyle hissediyordum ama bir şeyler çok zorlama geliyordu. Ne yani, Haldun Keskiner Ali'yi önce depoya çağırmış, Ali'yle kavga etmişler, ona silah çekmiş ve Ali ona şiddet uyguladıktan sonra oradan çıkıp gitmiş miydi? Daha sonra bunu bilen biri de gelip sırf suç Ali'ye kalsın diye onu öldürmüş müydü? Bilmiyordum, zayıf bir ihtimaldi ama yine de avukatın söyledikleri kafamda binlerce şüphe tohumu ekmişti. Cihangir Ali'nin orada olduğunu nereden biliyordu? Tam Ali geri dönmüşken, ben neden o depoya girmiştim? Bu işin içinde burnuma gelen kötü kokular vardı.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Jul 02, 2023 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

MAĞLUPWhere stories live. Discover now