AMELYA: 11 ve 12. BÖLÜM

Start from the beginning
                                    

"O ölmüştü," dedi. "Sen herkesi ayağa kaldırdığın için ölmemiş gibi davranıyorlardı. O adamın, Yankı'nın... Annemle konuşmasını duymuştum. Oğlunuz çoktan öldü, dedi. Oğlunuz artık burada değil."

Oğlunuz artık burada değil.

"Yine de yaptım bunu, Meyra," dedim ağlamaklı bir şekilde. "Bunu yapabildim. Ve bununla yaşayamadım. Bunu kabullenemedim. Kendime itiraf edemedim. Bu yüzden senin yüzüne de bakamadım. Kafamın içinde kendimi kandırmak daha kolay, senin bencil olduğunla ilgili kendimi ikna etmek daha kolay. Ama gerçek bu, senin yüzüne bakamadım, gözlerini görmek istemedim. Onun yüzünü unutmak istedim." Sızan gözyaşlarını iki elimle birlikte sildim. "Bunlar için üzgünüm," diye mırıldandım. "Özür dilerim. Ona bunu yapmış olmak geri alamayacağım en büyük pişmanlığım. Belki de onu anlamak için başıma gelmiş en büyük imtihandı. Sürekli, bunu nasıl yapabilir diye sorup duruyordum. İnsan çok şey yapabiliyormuş. İnsan çok şey yapmak durumunda kalabiliyormuş. Artık tek bir pencereyi görmüyorum."

Artık sadece onun gözlerinden ibaret bir gökyüzünün altında yaşamıyorum.

"Maya, ben her zaman senin sadece abim için yanımda olduğunu düşündüm, abim olmasa benimle hiçbir zaman arkadaşlık etmeyeceğini. Sen benim için bize gelmedin hiçbir zaman, hep Doruk için oradaydın."

Gülümsedim. "Ben kendim için bile herhangi bir yerde değildim ki," diye ağladım. "Ben hep Doruk için oradaydım. Sadece Doruk için. Güneş Doruk için doğuyordu. Yağmur Doruk için yağıyordu. Bütün dünya bile Doruk için." Kendi kendime gülümsedim. "Ama böyle hissettiğin için üzgünüm. Sanırım bu anlaşılabilir. Ama sana her zaman değer verdim, yemin ederim verdim. Bu abin için değildi ama abin zaten benim nefes alma sebebimdi."

"Bu çok garip." O da gözlerini sildi. "Onu geride bırakmış gibi konuşman çok garip. Bıraktın da. Bunun için seni suçlamıyorum. Çok daha önce yapmalıydın. Onu sevdiğini görebiliyorum." Fetih'ten bahsederken güldü. "Bu olanların hepsi..." Başını iki yana sallayıp daha çok güldü. "Hayatımızın böyle olacağını asla düşünmemiştim," dedi. "Doruk'un sonunda hep seninle olacağını düşünmüştüm. Siz evlenecektiniz. Ve ben de kendi beyaz atlı prensimi bulacaktım. Sıkıcı ama mutlu bir sondu."

Daha çok ağlamaya başladığında, cümlesi yarım kaldığında ona doğru bir adım atıp kollarımı etrafına doladım. Gözlerim yaşlarla çevrelenmişti. Kirpiklerim titriyordu. Kalbim hızlanıyordu.

"Ben de öyle olacağını düşünmüştüm," diye itiraf ettim. "Onun sonunda benim olacağını, senin aptalın birine âşık olacağını."

Kollarını sıkı sıkı etrafıma sarıp başını omzuma yaslayarak ağladı.

"Çok özlüyorum, Maya," diye burnunu çekti. "Onu çok özlüyorum. O gittikten sonra ailemizden geriye bir şey kalmadı. Hepimizi bir arada tutan oymuş."

"Biliyorum." Başımı salladım. "Biliyorum. Çok üzgünüm."

Hepimizi bir arada tutan oymuş. Senin aileni. Benim ailemi. Ailelerimizi. Şimdi hepimiz birbirimizden kilometrelerce uzaktayız. Annem burada değil. Babam orada. Ablam kapılarını benim için kapattı. Kardeşim benimle tehlikeli suların içinde. Sen buradasın. Annen ve baban bambaşka yerlerde.

"Sen iyi misin?" diye soludu. "Burada çok şey konuşuyorlar ama ben gelince susuyorlar. Seninle ilgili konuştuklarını biliyorum ama ne konuştuklarını anlamıyorum."

"İyiyim," diye güvence verdim. "İyiyim. Ve hikâyenin sonunda hepimizin iyi olması için uğraşıyorum. Bütün bunların bitmesi için."

"Böyle bir ihtimal var mı?"

GECENİN HİKAYESİWhere stories live. Discover now